'EVEEET' Diyorum !

115 7 1
                                    

1

Final haftası gelmişti ve yarın son sınavıma girecektim. Buraya geldiğim gün daha dün gibiydi. Zaman ne hızlı ve ne çok da anıyla geçmişti. İrem'le karşılaştığım ilk gün Ali ile de karşılaştığım ilk gündü. Sonra Ezgi ile tanışmam ile kendimizi Antep yollarında bulmamız... Konser, projeler, sevgi... Ne çok şey birikmişti bir seneye. Dönem bitiyordu ve herkes yine evlerine dağılacaktı. –En azından ben öyle sanıyordum- Geçen 15 günde bizimkilerde tuhaf, anlayamadığım bir hareket vardı. Toplanıp bir şeyler konuştukları belliydi. Ben yanlarına gittiğimde de susuyorlardı. Neler olduğunu kestiremiyor, bana öyle geliyor herhalde diyordum. Ali de bu günlerde benimle hiç vakit geçirmez olmuştu. ''Ders çalışacağım'', ''Biraz işlerim var'' diyerek gidiyordu sürekli. Bir ara ''Acaba Ali başka biriyle mi görüşüyor?'' diye paranoya bağladığım bile oldu. ''Bizimkiler de bunu benden nasıl saklarlar diye konuşuyor olmasınlar?'' diye düşünüyordum. Tabi sonra bu düşüncelerden kendi kendime vazgeçiyordum. Başkalarına anlatsam gülerdi bana. Bu arada Ali yarın Suna Teyze'yi ziyaret edelim dedi. Hemen İstanbul'a dönecekmiş. Gitmeden görmek istemiş. Tamam evet İstanbul'a dönecekti ama bu kadar acelesi neydi ve bizim 15 gündür vakit geçirmememize rağmen o son gününde Suna Teyze'yi ziyarete gitmek istemişti. Garip şey! Neyse tabi ki çok sevinmiş gibi yaptım. – Normal şartlarda buna gerçekten çok sevinirdim. Ama son günümüzdü sonuçta- Neyse yarın otogarda vedalaşırız artık...

2

Ali sınavdan sonra beni almıştı ama yola çıkana kadar o kadar oyalanmıştı ki biz gidene kadar akşam olacağı belliydi. Kafeye uğradı, evde bir şey unutmuşum dedi, Burak evden bir şey istedi dedi. Oradan oraya dolaştık. Hatta yoldayken ''buranın manzarası çok güzelmiş Duru. Fotoğraf çekilelim. '' diye birkaç kez arabayı durdurduğu da oldu. Böylece köye akşam çöktüğünde ulaşmayı garantilemiş olmuştuk. Ali fotoğraf çekilmeyi sevmezdi ki. Neden böyle davranıyordu? Erkenden İstanbul'a gideceği için vicdan yapıp hatıra olsun diye mi fotoğraf çekilmek istemişti? Bilemiyordum. Köye ulaştığımızda arabadan inip Suna Teyze'nin evine doğru yürümeye başlamıştım ki kolumdan tutup farklı bir yöne çekti beni.

-Suna Teyzelere gitmiyor muyuz Ali?

-Biraz yürüyelim ya. Temiz hava falan.

Karanlık olmuştu. Nereye yürüyecektik? Bir dakika annemlerin ağacının oraya gelmiştik. Işıklar mı geliyordu oradan? Evet evet fenerler asılmıştı. Karanlıkta öyle güzel bir görüntü vardı ki. Fenerlerin saçtığı kırmızı ışıklarla ağaç şimdi bir başka görünüyordu. Bu nasıl olmuştu? Ali bana böyle bir sürpriz mi yapmak istemişti? Ama bunu nasıl yapacaktı ki? Ne zaman yapacaktı buraya gelip? Ağacın altına geldiğimizde bana dönüp elimi tuttu.

-Duru sana birazdan söyleyeceklerimi sana başka başka yerlerde de söyleyebilirdim belki ama buranın senin için her yerden daha değerli olduğunu biliyorum.

Ne söyleyecekti ki?

-Yani bu söyleyeceklerimi senin için önemi olan bir yerde söylemek istedim. Sen bir şey deme şu an tamam mı? Çok heyecanlıyım. Zor konuşuyorum. Duru artık birlikte yaşamaya ne dersin?

Ne diyordu bu çocuk böyle. Sinirlenmiştim.

-Of. Heyecanlıyım. Dur yanlış cümle kurdum. Dur söylüyorum. Duru benimle evlenir misin? Yani evlenip bir ömür birlikte yaşayalım.

Bu köye ambulans hemen ulaşır mı? Şuraya düşüp bayılabilir miyim? Bu karanlıkta da kaçamazdım tek başıma.

-Ali sen ciddi misin?

-Evet. İkimiz de birbirimizi seviyoruz.

-Seviyoruz tabi ki de.

-Eee?

-Beklemediğim bir şeydi.

-Duru benimle evleniyor musun?

-Ali ben sana güveniyorum. Seninle mutluyum. Seninle ilgili hiçbir kararımdan pişman olmadım bugüne kadar.

-Yanii?

-Eveeeet!!!

Evet dememle etrafta bağrışlar koptu.

-Bravooo.

-Oleyyyy be.

-Düğünümüz var a dostlar.

Konfetiler patlıyordu etrafımızda. Nereden çıkmıştı bu deliler? Kızlar koşarak sarılmaya geldiler. Öyle heyecanlıydılar ki neredeyse düşecektim. Mert'le Burak'ın ıslıkları köyde yankılanıyordu ve birazdan köylüler tüfeklerle gelecekti kim bu deliler diye.

Mert:

-Aldı be kızı.

-Hepinizin haberi vardı değil mi?

İrem:

-Tabi kızım. Organize işler.

-Umut nerede?

Ayşe:

-Yanımızdaydı. Umuuut?

Bir kenara çökmüş oturuyordu. Kalabalıktan ve karanlıktan görememiştim.

-Umut? Ağlıyor musun sen?

-Yok.

-Ne oldu sana? Mutlu olmadın mı?

-Beni bırakacaksınız artık değil mi?

-Umut elbette seni bırakmayacağız. Ali de yanımıza gelmişti. Bizimle yaşamaya devam edeceksin. Değil mi Ali?

-Yeni evimizde odan olacak. Hem o evde Duru da olacak. Hala ağlamak istediğinden emin misin?

Gözyaşlarını sildi. Parmaklarıma baktı.

-Yüzüğün nerede Duru Abla?

-Yüzüğüm mü?

-Tabi ya yüzük. Ben heyecandan unutmuşum.

Cebinden yüzüğü çıkarıp parmağıma taktı. Islıkların sesini bu sefer de gülme sesleri almıştı.

Ali:

-Hadi artık bu sefer gerçekten Suna Teyze'ye gidelim.

-Bence de. Köydekiler kovacak yoksa bizi.

Aynı YoldaNơi câu chuyện tồn tại. Hãy khám phá bây giờ