BÖLÜM 6

3.3K 184 64
                                    

Bu bölüm ONKA17 adlı okuyucuya ithaf edilmiştir☺☺

Şu an gerçekten öfkeliydim. Sinirden kızaran suratımı tahmin edebiliyordum. İçinde bulunduğumuz durum belli ki onun hoşuna gidiyordu. Benim ateş saçan gözlerime karşın o gayet keyifliydi. Derin bir nefes alıp kendimi sakinleştirdim, istediğini vermeyecektim. " Doğrusu seni tebrik etmek istiyorum. Onca savunmayı aşıp evime kadar nüfuz edebilmen beni etkiledi!" Özgüven ile duruşunu daha da dikleştirdi. " Teşekkürler canım. ( Aniden ciddi bir ifadeye geçerek) Ama sen adil oynamıyorsun. Ben seni ciddiye alıp güçlü hamleler yapıyorum, sen ise basit bir ifriti yakmak dışında bir şey yapmadın. Gücenmeye başlıyorum ama!" Bir cümle içerisinde kızın suratında en az dört duygu değişimi gördüm.

Psikolojik açıdan normal olmadığını anlamak zor değildi. Ani duygu değişimleri deliliğin göstergesidir. " Merak etme daha yeni ısınıyorum!" " Öyle olsa iyi olur. Anlaştığım ifrit seni epey övmüştü. ..... kabilesinin liderini yakman ve savaşa bir Rahmani dahil etmiş olman boş olmadığını gösterir." " Anlaşma demişken neden durduk yere bize saldırdığını merak ediyorum. Biraz heyecan yaşamak için değildir herhalde!" Birden herkesin bize bakmasına sebep olan gür bir kahkaha patlattı. " Çok tatlısın. Hayır heyecan sadece ekstra bir kazanç. Bana Âsaf'ın elindeki bir şey lazımdı, anlaşma yaparken seni öldürmemi şart koştu! Sana yazık olacak, ama ne yaparsın işte, ticaret!"  " Sana bir sorum daha olucak. Voodoo yapmak için hedef alınan kişiden bir parçaya ihtiyacın vardı. Samet'e yapmayı nasıl başardın!"

" Arkadaşın çok dikkatsiz. Ona tahtayı verdikten sonra vedalaşırken sarılmıştım. O kadar heyecanlıydı ki saçından aldığımı fark etmedi bile!"
" Kurnazlığına hayran kaldığımı söylemem gerekiyor. Bu arada sanırım ihtiyacın olan şeyi elde edemeyeceksin " Tatlım" !" İşte onu kızdırmayı başarmıştım. Gerçi iyi bir şey mi yaptım orası tartışılır. " Sorun yok zoru severim. Kolay kazanılan ganimetin anlamı olmuyor sonuçta!" Sandalyesinden kalkıp kızıl saçlarını savurarak çıkışa yönelirken arkasını dönerek son sözünü söyledi. " Beni hayal kırıklığına uğratmayacağını düşünüyorum!"

Elinden geleni ardına koyma demek istiyordu. Ona kesinlikle iyi bir. Gösteri hazırlayacaktım. " Merak etme!" Elimdeki kızıl saç teline bakarken sessizce konuşmuştum. Anlaşılan heyecanlanınca dikkati elden bırakan sadece Samet değildi.

***

Akşam yemeğimizi yiyip salona geçmiştik. Onur ve Tahsin ortamı neşelendirmeye çalışıyorlardı ancak diğerleri yaşananlardan epey etkilenmişlerdi. Özellikle Samet voodoo büyüsü ona yapıldıktan sonra bir kez olsun güldüğünü görmemiştim. Resmen gözlerindeki ışık kaybolmuştu, aslında biraz empati yapınca onu anlamak zor değildi. Hayatın ne kadar kırılgan olduğunu ilk defa bu kadar net anlıyor olmalıydı. Kontrolümüz dışında gelişen olayların nelere mâl olabileceğini ilk anladığımda bende benzer durumdaydım.

Şimdi düşünüyorum da benim en baştaki halime benziyordu. Yitirdiği umutların sebep olduğu karanlık içini yavaş yavaş kemiriyordu. Zehirli bir yılan tarafından ısırılmak gibi, zehrin damarlarında yayılışının verdiği ızdırabı son zerresine kadar hissedersin ancak elinden bir şey gelmez. Tek çözüm panzehiri verebilecek birilerini bulmak bunun hissettirdiği acizliği iyi bilirim. Ama o şanslıydı panzehir benim elimdeydi.

O kızıl cadıya gerçek gücü gösterecektim. Aynı sahneleri tekrar yaşamaya tahammülüm yoktu. Bu sefer arkadaşlarımın gözlerimin önünde günden güne kahroluşlarını izlemek niyetinde değildim. " Çıkıp biraz dolaşacağım evin içinde bizden bir kaç kişi olacak. Benden habersiz dışarıya çıkmayın ve bir sorun olursa hemen arayın!" " Meraketme patron emirlerinin dışına çıkan olursa diye giyotini hazır tutuyoruz!"
Onur'un söylediklerinin çevirisi, Çok baskıcısın ve seni kim patron ilan etti mânâsındaydı. Ancak şimdi onun saçmalıklarına ayıracak vaktim yoktu.

***

Evimize yürüme mesafesi ile yaklaşık yirmi dakika uzakta Peterson köşkü olarak bilinen eski bir köşk vardı. Bu saatlerde boş olacağını tahmin ettiğimden oraya gidiyordum. Yanımda biraz safran mürekkebi saman kağıdı ve sevgili kızıl cadımızın saç teli vardı. Sonuçta onu hayal kırıklığına uğratmamaya söz vermiştim, bakalım büyü yapmakta iyi olduğu kadar vefk bozmakta da yeteneklimiymiş. Binanın önüne geldiğimde hızlıca etrafa bir göz attım. Her şey yolunda gibiydi, üç katlı terk edilmiş betonarme bir köşktü. Ben bodrum katına inecektim, sessizliğe ihtiyacım vardı. Etrafına tel çekmişlerdi ama uyuşturucu satıcılarının ve sokak eşrafının uğrak mekânı olduğundan teller de delikler açılmıştı.

Saat henüz çok geç değildi 22:18 burada hayat gece yarısından sonra başlıyor olmalıydı. Yani güvenli olduğunu varasayıyordum. Teldeki bir delikten eğilerek içeri girdim. Yapı o kadar eski ve bakımsızdı ki artık ufalanmaya başlamıştı. Binanın kapısından içeri girdiğimde sol tarafımda aşağı ve yukarı uzanan iki merdiven ile karşılaştım. Hızlıca bodrum kata inmeye başladığımda sesler duydum orada birileri vardı. kapı eşiğinden yavaşça başımı uzattığımda iki kişi gördüm. " Ne dersin, halledebilirmiyiz?" Yanımda beliren Fatıma kendinden gayet emindi. " İşaret ver ve kenara çekilip cümbüşü seyreyle!"  Tamam anlamında başımı hafifçe eğdim. Ona güveniyordum bu yüzden hiç düşünmeden içeri daldım. " Sizden sakince burayı terk etmenizi istesem cevabınız ne olurdu?" Sesimi duyan iki kişi bana döndüler ellerinde tiner şişeleri vardı. Gözleri kan çanağına dönmüştü ve odakları yoktu. " Ne diyorsun lan!" Bıçaklarını çıkarıp üstüme gelmeye başlamışlardı. " Cevabınızın "Hayır" olduğunu varsayıyorum!" Cümlem bittiğinde üzerime gelen iki kişi de sertçe karşı duvara fırlamıştı. Çarptıklarında duyulan gümbürtü neredeyse onlar için üzülmeme neden olacaktı.

Zaten normal şartlarda bile ayakta zor duruyorlardı, yedikleri darbenin de etkisi ile yerden kalkamadılar. Hatta hareket bile etmiyorlardı. " Onları öldürmediğini umuyorum!" Hafif alaylı bir tonda konuşurken aynı zamanda gülümseyerek cebimden gerekli malzemeleri çıkarıyordum. " Ne yazık ki buna iznim yok." O da benzer bir alaycılık ile karşılık vermişti. " Evet bakalım o kızıl cadı bu günden sonra uyuyabilecekmi!"


YN: Ahmet fena kızmış anlaşılan:)) Umuyorum ki heyecanı hissettirebilmişimdir. Bölüm hakkındaki düşüncelerinizi belirtmeden geçmeyiniz, oy ve yorumlarınızı eksik etmeyiniz, hasta yazarınızı sevindiriniz. (Fena grip olmuşum) :))

DAVET2: Ateşten Gelenler Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin