6. Bölüm: Kriz

447 40 90
                                    

2,5 Yıl Sonra (Adrien)

İki buçuk yıl sonra sonunda Marinette'i ziyaret etme fırsatı bulabilmiştim.

Akuma sayısı azalmıştı, hatta yok bile denilebilirdi.

Anne ve babası öldükten sonra yanında olamamıştım ve kendimi hala suçlu hissediyorum.

Sesini bile duyamamıştım.

Ne o beni, ne ben onu ziyaret etmiştim.

Kapıya yaklaştım ve derin bir nefes aldım. Zili çaldım.

Kapıya geldi ve karşısında beni gördüğünde gözlerindeki aydınlanmayı, yüzündeki renklenmeyi istemeseniz bile fark edebilirdiniz.

Bu kadar kısa sürede (nah kısa aq iki buçuk sene geçiyor sen hala diyorsun değişmemiş uçarım lan üstüne geliyor bak terlik) ne kadar da değişmişti. Saçlarının uçlarını beyaza boyatmış, siyah ve beyaz giyinmeye başlamış. Beti benzi atmış, ama ben düzeltmesini bilirim.

Hemen üzerime atladı, az kalsın yere düşecektik.

Hızlıca kolumdan tutup beni içeri aldı. Kapıyı kapattı.

'Ne kadar uzun zamandır görüşmüyoruz?!'

'Ben de seni özledim.'

'Hadi odama çıkalım.' dedi kıkırdayarak.

Evinin siyah ve beyaz olduğunu fark etmek zor değildi. Tamamen siyah beyaz döşenmişti. Eski pembeliklerden eser kalmamıştı.

İçimdeki bu düşüncelerle odasına varmıştık.

Odasındaki pembelik de evi gibi yerini karalara bırakmıştı.

Oturduk ve sohbet etmeye başladık.

'Eee nasıl Türkiye'de olmak? Iran (ayran) içiyor musun?'

'Güzel güzel, gayet güzel. İçiyorum ama içime oturuyor biraz. Şişiriyor.'

Konuşmalarımız tazeliğini sürdürürken kapı çaldı.

Marinette aşağı inip kapıya baktı. Gelen postacıymış.

Zarfı aldı, yukarı çıktı.

'Neymiş?'

'Açalım bakalım.'

Zarfı açtı ve sesli okumaya başladı.

'Sayın Marinette Dupaing-Cheng, şirketimiz Agreste Holding'e kabul edildiniz. İşe 2 Ocak tarihinde başlayabilirsiniz.'

'Sen bizim şirkete iş başvurusunda mı bulundun?'

'E-Evet.'

'Bana söyleseydin ya.'

'Gerek yoktu.'

Gerek duymadıysa gerek yoktur bir şey diyemeyeceğim.

Onu sıkıca kucakladım.

'Hayırlı olsun Leydim.'

Ayrıldıktan sonra mutlu olmadığını fark ettim.

'Ne oldu?'

'Ben...annem...babam...'

Gözünden akan ve yavaşça süzülen yaşı hızlıca sildi ve masasındaki çerçeveyi aldı.

'Bunu bile...göremediler...' diyebildi sadece. Kocaman açılmış gözlerle karşıya bakıyor, çerçeveyi sıkabildiği kadar sıkıyordu.

En sonunda iyi olmadığını fark etmiştim ama ne yapacağımı bilmiyordum.

Duvar (Ladrien) ✔️जहाँ कहानियाँ रहती हैं। अभी खोजें