-SEKİZİNCİ KİTAP-

403 11 10
                                    


Karşı Darbe

I

MÖSYÖ MADELEINE SAÇLARINA HANGİ AYNADA BAKIYOR

Gün doğmaya başlıyordu. Fantine, ateşli ve uykusuz ama mutlu hayallerle dolu bir gece geçirmişti, sabahleyin uyuyakaldı. Bütün gece onu bekleyen Simplice Hemşire, onun uyumasından yararlanarak yeni bir kınakına şurubu hazırlamaya gitti. Mübarek hemşire, birkaç dakikadır revirin laboratuvarında eczalarıyla şişeleri üzerine eğilmiş, alacakaranlığın nesneler üzerine yaydığı bir çeşit sis yüzünden yakından baka baka iş görüyordu ki, birdenbire başını çevirdi ve hafif bir çığlık attı. Mösyö Madeleine karşısında duruyordu. Sessiz sedasız girmişti içeriye.

- Siz miydiniz sayın Başkan! diye haykırdı.

Adam alçak bir sesle karşılık verdi:

- Kadıncağız nasıl?

- Şu an fena değil. Ama endişeli zamanlar geçirdik gene de, neyse!

Olup bitenleri ona bir bir anlattı. Bir gün önce Fantine in durumunun kötüleştiğini, şimdiyse Belediye Başkanı'nın MontfermeiFe çocuğunu almaya gittiğini sandığından daha iyi olduğunu söyledi.

Hemşire, Belediye Başkanı'na sormaya cesaret edemedi ama halinden, hiç de oradan gelmediğini açıkça anladı.

- Hepsi iyi bunların, dedi başkan, ona yanıldığını söylememekle doğru yapmışsınız.

- Evet ama, dedi hemşire, şimdi sizi görüp de çocuğunu göremeyince, ona ne diyeceğiz?

O, bir an dalgın kaldı, sonra:

- Tanrı bir yolunu gösterir, dedi.

Hemşire hafifçe mırıldandı:

- Ama herhalde yalan söyleyemeyiz.

Gün ışığı odayı iyice aydınlatmıştı. Tam karşıdan Mösyö Madeleine'in yüzüne vuruyordu. Hemşire tesadüfen gözlerini kaldıracak oldu.

- Aman Tanrım! diye haykırdı. Mösyö size ne oldu böyle? Saçlarınız bembeyaz!

- Beyaz mı?

Simplice Hemşire'nin aynası yoktu; bir alet çantasını karıştırdı, revir hekiminin hastaların nefesini kontrol ederek ölüp ölmediklerini anlamakta kullandığı küçük bir aynayı çıkardı. Mösyö Madeleine aynayı alıp saçlarına bakarak "Vay vay!" dedi.

Bu sözü kayıtsızca, başka bir şey düşünüyormuş gibi söylemişti.

Bütün bunlarda meçhul bir şeyler sezinleyen hemşire buz gibi oldu. Mösyö Madeleine sordu:

- Onu görebilir miyim?

Nihayet bir soru sormak cesaretini kendinde bulan hemşire:

- Sayın Başkan onun çocuğunu getirmeyecek mi? dedi.

- Elbette, ama en az iki üç gün gerek.

Hemşire çekine çekine tekrar konuştu:

- Eğer sayın Başkan'ı o vakte kadar görmezse, onun bu arada döndüğünü bilmez, böylece sabretmesi kolaylaşır. Çocuğu geldiği zaman da, tabii olarak, sayın Başkan'ın çocukla birlikte döndüğünü düşünür. Yalan söylemeye de böylece gerek kalmaz.

Mösyö Madeleine biraz düşünür gibi durdu, sonra sakin ciddiyetiyle:

- Hayır, hemşire, onu görmem gerek, dedi. Acele etmeliyim belki...

Rahibe, Belediye Başkanı'nın sözlerine karanlık ve garip bir anlam veren bu "belki" kelimesinin farkına varmış görünmedi. Gözlerini ve sesinin tonunu saygılı bir şekilde indirerek cevap verdi:

SefillerDonde viven las historias. Descúbrelo ahora