22.BÖLÜM: Acı

382K 11.5K 1.7K
                                    

Eve döndüğümüzde Pehlivan amca ocağın başında düşünceli bir ifadeyle duruyordu. Geldiğimizi fark ettiğinde irkilerek, "Yemekleri soğuttuk," dedi. "Hemen geçin de yiyelim."

Pusat ilk önce beni masaya oturtup, ardından Pehlivan amcayla uyum içerisinde masayı tekrar hazırladılar. Bu defa kalkmak yerine bakmakla yetindim. Parmak uçlarım uyuşmuştu, hareket etmekte zorluk çekiyordum.

Masayı tamamen hazırlayıp oturduklarında Pusat üç bardağın içine su doldurup konuşmadan yemeğe başladı. Pehlivan amcada temkinle bana bakıp yemeğe başladığında, elim kaşığa uzanamadı. Tek bir lokma yiyesim yoktu. Boğazımdan hiçbir şey geçmeyecekti ama şimdi öylece durursam, dikkatleri üzerime gereksiz yere çekmekten başka bir işe yaramayacaktı.

Kaşığı elime aldım. Kaseden bir kaşık alıp, ağzıma götürürken o kadar yavaştım ki Pusat sinirle homurdandı. Bu daha fazla yavaşlamama sebep olunca son derece keyifsiz bir yemek safhası geçirmiştik. Onlar doyup kalktıklarında bende yiyemediğim yemeği bırakarak yerimden kalktım. Bulaşıkları tezgaha koyup kollarımı sıvadığım sırada Pehlivan amca hemen durdurdu beni. "Gerek yok kızım, bahçeye çıkalım. Sonra toplarız."

Toplayalım demek için ağzımı açmıştım ki, "Geç Arya," dedi Pusat. "Zaten ruhum çekildi, en azından kafamız dağılsın." Pehlivan amcaya doğru döndü, "Sakız var mı? Yoksa arabadan getireceğim."

"Var var," deyip açtığı çekmeceden bir paket çıkarıp Pusat'a doğru attı. "Sigarayı bıraktın bırakalı sincap gibi her yere istifledin."

Bahçe kapısını açtığında geçmem için bekledi. Dışarı çıkıp serin hava yüzüme çarpınca bir an kendimi daha iyi hissettim. İçerinin boğucu ve yorucu havasına karşılık burası iyi hissettiriyordu.

Kenara konmuş koltuklardan birine oturduğumda çaprazıma Pehlivan amca, yanıma Pusat oturdu. Elinde tuttuğu sakız paketini açıp bana doğru uzatınca kafamı iki yana sallayarak reddettim. Yapay meyvelerden oluşan şekerli şeylerle hiç aram yoktu.

Sessizlik aramızda farklı bir boyuta geçmek üzereyken, "Tatlı yapayım mı?" diye sordu Pehlivan amca.

"Yorma kendini. Konuşmaya devam edersen Arya için yeterli olacaktır." Rahatsızca yerinde kıpırdandı. "Arka tarafa bir baksa mıydım?"

Neden yanında konuşmamızdan bu kadar rahatsızdı? Söylenenler yaşananlardı. Gerçekleri gün yüzüne çıkartmayı ısrarla söylese de acaba bu bir hata mıydı? "Gitmek istiyorsan gidebilirsin," dedim. Bunu içimden geçtiği için söylemiştim ama Pusat tepki olarak söylediğimi düşünerek kaşlarını çattı. "Yoo istemiyorum."

"Neye devam etmeliyim?" diye kararsız bir ifadeyle konuştuğunda Pehlivan amca, "Babam öldüğünde mezarlığında sizde var mıydınız?" diye sordum. Kafasını salladı. "Beni tanıyorsunuz yani."

"Evet. O zaman sadece uzaktan görmüştük ama son zamanlarda aklımız fikrimiz sensin kızım," dediğinde Pusat'tan itiraz nidaları yükseldi ama onu umursamadı. "Aylardır yanında oturan adamın bi ayarları kaçtı. Normalde dengesiz biri değildir ama şu günlerde ayrı bir manyak. Yirmi yedi yaşında değildi, on beş yaşında gibi. Arada sırada kafasını duvara falan vuruyor."

"Tamam baba!" diye araya girdi aceleyle. "Anladık. Konu benim ne halt etmiş olmam değil."

Arkasına yaslandı, "Bu arada, legal olarak çalıştığını biliyorsun değil mi?"

Son derece keyifsiz olmama rağmen bu soruyu duymak güldürdü, "Evet, dört yıldır. Unutmam imkansız, neredeyse her görüştüğümüzde bir kez söyler."

"Ha iyi. Legal çünkü."

"Babam vefatından sonra Pusat neden değişti?" diye sorunca, gözleri otomatik olarak Pusat'a kaydı. Sanırım bu sorunun cevabı ondan başka kimsede değildi. Bakışlarımı ona doğru çevirdiğimde derin bir nefes alarak gözlerini kapattı ve başını koltuğa yasladı. "Baban bana bir gün değer vermek istediğin biri karşına çıkacak, demişti. Ona bu halinde gidemezsin, değişmen gerekecek."

SİYAHHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin