25.BÖLÜM: Beraber

370K 10.4K 1.5K
                                    

Resim; Aras. :):)

Kimi koyduğumu çok merak ettim ;(

🕊

Bir süredir nefes alamıyor olmalıyım. İçimdeki bu yakıcı acıya başka bir anlam bulamıyorum.

Pusat'ın söylediği her cümle durumu daha da kötü yapıyor. Bunu anlamış olmalı ki bir süredir konuşmuyordu. Sessizce oturuyorduk. 

Resmen hayatıma bir gerçeklik olarak girmişti ve geriye kalan her şey yalanlara boğulmuştu. Her şey yanlış, her şey hatalıydı. Benim dediğim, yıllardır sımsıkı sarıldığım anılar devasa bir boşluğun içinde kaybolmaya başlamıştı.

Onları kaybetmeye hazır değildim. Ama onlar bana ait olmadıkları için sanki aceleleri varmış gibi avuçlarımın arasından kayıp gidiyordu. 

Annem. Bir kaza olmalıydı. Vurulduğu hakkında babam bize tek kelime etmemişti, küçük olduğum için onu hiç görememiştim. Sıcak tenini hatırlıyorum hep, hiç soğuk tenini hissetmedim annemin. Babam bunu neden yapmıştı? Çocuklarının karşısına çıkıp anneniz vuruldu demesini beklemiyordum, beklemek anlamsız olurdu fakat bize sadece gerçekleri söylememekle kalmamıştı, tüm anılarımızı yalanlarla boyamıştı. 

Bir gün gerçekleri öğreneceğimiz aklının ucundan geçmemiş olmalıydı. Yoksa her şeyin bu kadar sahte olmasına izin verir miydi? 

"Seni uyumaya götüreyim," diye Pusat'ın sesini duyduğumda, başımı eğdiğim yerden kaldırdım. 

"Pek uykum yok," diye mırıldandım. Yemek yeme isteğimde tamamen yerle bir olmuştu. 

Yerinden kalkıp, "Gel," dedi ve mutfaktan çıktı. Uyuşuk adımlarla yerimden kalkıp peşinden çıktığımda salonda duran koltuklardan birine oturduğunu gördüm. Yanına doğru ilerleyip koltuğun bir ucuna oturduğumda, "Eve gitmek ister misin?" diye sordu. "Şule seni rahat hissettirecekse, o binaya adım başı birini koymam gerekse de götüreceğim."

Şule'ye hala bir şey anlatamazdım, yanına gidersem her dakikam benim için daha boğucu hale gelecekti ve Şule bana şakır şakır tüm olanları söylettirirdi.

"Nasıl bir teselli vermem gerektiğini bilmiyorum ve bu çok çaresiz hissettiriyor," dedi cevap vermediğimde. 

Yüzünü bakıp, "Anlatmaya devam etmeni tercih ederim," dedim. "Kaçmak yerine artık duymak istiyorum. Babam nasıl öldü?"

"Günde bir bilgi yetmez mi?" dediğinde, "Onları sevdikleri öldürdü demiştin," dedim. "Öyleyse babamı, halan mı öldürdü Pusat? Mektupları kim yakaladı? Yazılanlar ne hakkındaydı?" Omuzları kasıldı, cevap vermek istemediğini mimikleri adeta haykırıyordu. "Bu daha tatsız bir konu mu? Seni konuşman için zorlamayacağım."

"Tamamen boktan bir konu ama konuşalım," Dikleşti. Ardından aramızdaki mesafeye bakıp, ayağa kalktı ve tam yanıma oturdu. "Benden nefret etme, eğer olanları bilseydim ve olacakları biraz ön görebilseydim elimden geleni yapardım."

Konuşmasına böyle hazırlık yaparak girdiğine göre sanırım gerçekten babamın ölümü halasıyla alakadardı.

"Mektuplar... Pek bir şey yazmıyordu. İmkansız olduklarını ikisi de kabullenmişti, bu yüzden mektuplar veda cümleleriyle doluydu. Mektubu bulan kişi, kocasının kardeşiydi."

"Çok anlamsız ya, çok anlamsız," deyip güldüm. "Sen babamı dedemin yüzünden buldun. Bu olay nasıl birbirine bağlanacak? Halanın sevdiği adam babamsa, o zaman önceden haberinin olması gerekiyordu."

"Bunlar olurken ben İstanbul'da daha farklı işlerle meşguldüm," dedi sessizce. "Mardin'i on iki yaşımda geride bıraktım Arya, her şeyle beraber. Dedenle uğraşırken babanla tanıştım, beni ilk gördüğünde çok önceden tanıyormuş gibi davranmıştı. İşleri yoluna koyacağını, bir şeyleri değiştirmek için elinden geleni yapacağını söyledi. Onun kim olduğunu suçu üstlendikten sonra öğrendim, halamın sevdiği adamdı. Harekete geçmek istediğimdeyse geç kalmıştım."

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Feb 03, 2022 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

SİYAHHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin