43

9.6K 731 346
                                    

Medya: Manga; Hüzün Şehri

Yorum şey edersiniz dimiiii?

  Kendimi çoğu zamanlar severdim. Yani neden sevmeyeyim ki canım ben. Müthiş olmak dışında tek kusurum bazen ufak tefek salaklıklar yapabilmemdi. Bunlar kadı kızında da olacak kusurlardı fakat ben kadı kızı değildim işte. Zaten iyi ki de kız değilidim. Çınar o zaman bana sümüğünü atmazdı. 

  Canım sevdiğim ortalarda yoktu. Sabahtan beri koskoca şehirde onu arıyordum ama bulamamıştım. 

 Ümit bana yardım için başka bir yandan arıyordu. Onun da Fırat ile arası açılmıştı ama olayı neden abarttıkları hakkında en ufak bir fikrim yoktu. Tamam benim eşekliklerim yüzünden Çınar ile aramız bozuktu ama o amına koduklarıma ne oluyordu anlamıyorum. 

 Aklıma gelen her yere bakmıştım. Okula bile gitmiştim. Benim hafta sonu okulda ne işim olurdu aq. 

 Yoktu. 

 Tekrar İtalya'ya gitmiş olması beni ölümüne korkutsa da yapmayacağını biliyordum. Bana kızdı diye babasının yanına dönmezdi. Yani umarım öyle salakça bir şey yapıp benim de oralara gidip mafyayla burun buruna gelememe neden olmazdı. 

 Yol kenarına arabayı çekip dörtlüleri yaktım. Kafamı direksiyona yaslarken ona tekrar mesaj atmayı, aramayı düşündüm. Faydası olmayacaktı. Çünkü telefonu kapalıydı. 

 Telefonum titrediğinde hızla yan koltuğa uzanıp aldım. 

 Ceren mesaj atmıştı. 

 Allah'ım Çınar onlarda mıydı?

 Bu ne diye aklıma gelmemişti benim! 

 Ona uzunca teşekkür içerikli bir mesaj yazım. En kısa sürede onu ve kardeşini yemeğe götürecektim. 

  Onlara doğru giderken hız limitini biraz aşmış olabilirim. Ama ulaşmam gereken bir ağaç vardı. 

 Çoktan kapının önüne geldiğimde çiçek yaptımadığım için pişman oldum. Gerçi Çınar onun için bana kızabilirdi. Boş boşuna çiçeklerin koparılmasına karşıydı. Doğa severim benim. Zili çaldığımda Ceren kapıyı açtı. Bana gülümseyip "Hoş geldin. Sen içeriye geç. Kardeşim kursa gitti. Bende işe gideceğim. Çınar içeride. Ne sorun varsa halledin. Evimi batırmayın. Küçük çocuk yaşıyor bu evde. Yoksa seni annene söylerim." dedi. 

 Arada ettiği tehdidi görmezden geldim. 

 Eve girdiğimde salonda oturan siyah tşörtlü siyah saçlı çocuğa baktım. Omuzlarını düşürmüş bir şeyler düşünüyordu. 

 Yavaşca karşısına geçtiğimde yorgun yeşilleri bana dönmüştü. Gözlerinin altı simsiyah olmuştu. İçim acımıştı. 

 Ne demem gerekiyordu emin değildim. ''Seni çok merak ettim." Ben yavaşca halının üzerine tam karşısına oturdum. 

 Gözleri beni süzdü. Ondan farksız değildim. Dağılmıştım. Gözlerim şişti. Dünden beri su bile içmemiştim ve susuzluk beni zerre etkilemiyordu. Biraz dudaklarım çatlamış olabilirdi o kadar. Bir şey söylemiyordu. Söylemesini istiyordum. Bana bağırıp kızmasını istiyordum. 

 "Özür dilerim Çınar." 

"Dileme." 

Pürüzlü ve kısık sesi kulaklarıma dolduğunda bunu duyabildiğim için şükrettim. 

"Dileme. Çünkü burada tek suçsuz sensin." 

Ne dediğini anlayamıyordum. Ona yaklaşmak istediğimde elini uzattı. "Yaklaşma. Sadece beni dinle Behlül Utku. Bilmen gereken şeyler var." 

Geri Vites // Boy×BoyOn viuen les histories. Descobreix ara