4. bölüm

3K 236 122
                                    

"Ne çok büyü malzemen var senin!" Diyerek son derece haklı bir isyanda bulunmuştum.

"Bunlar yarısı bile değil, daha depoda bu kadarı daha var. Hala tişörtsüz çalışmama kısmında ısrarcı mısın gölge avcısı?"

"Sapık mısın yoksa beni deli etmek için mi yapıyorsun?"

"Sadece biseksüelim." Demesi ile ona yandan bir bakış attım. "Sorun etmezsin umarım."

"Neyi?"

"Seni kesiyor olmamı." Demesi ile raflara uzandığım için yukarı doğru sıyrılmış tişörtümü hızlıca aşağıya indirdim.

"Sorun ediyorum desem yapmayı kesecek misin?"

"Sanmıyorum. Yapma Mags, hoşuna gitmediğini söyleyemezsin."

"Gitmiyor."

"Biseksüel mi gay mi?"

Ona anlamadığımı belirten bir bakış attığımda kıkırdamıştı.

"Hangisisin diyorum."

"İkisi de değil." Diyerek hayatımın yalanını söyledikten sonra büyü malzemelerine geri dönmüştüm.

"Yemiş gibi yapacağım." Çıktığım sandalye aniden sallandığında düşmemek için dolaba tutundum ama dolapla birlikte düştüm. Ne harika değil mi?

Üstüme düşen birkaç büyü malzemesi tişörtümü yakmaya başladığı zaman hızlıca tişörtü üstümden çıkardım. O sıra Alec'in alaycı bakışları üstümde geziniyordu.

"Her yeri batırdın Mags, cidden çok beceriksizsin."

Bir sürü büyü malzemesi yere dökülmüştü ve bunları temizlemem gerekecekti.

"Sonuç olarak tişörtünü çıkarabildin. Şimdi şuraları temizle, ben biraz uyuyacağım. Başımı ağrıtıyorsun."

Giderken de parmağını şıklatıp yan tarafa bir tişört bırakmıştı. Cidden delirmezsem iyidir bugün.

Tüm işim bittiğinde kendimi salondaki üçlü koltuğa bıraktım. Yarın yine bu eziyet devam edecekti biliyorum o yüzden şimdiden kendimi hazırlamam gerekiyordu.

....

Sabah sağır edici bir sesle adeta yerimden sıçrayarak uyanmıştım. Alec başımda dikilmiş, büyüsü ile de yüksek tempolu bir müzik açmıştı.

"Ah kapa şunu!" Dedim söylenerek oturur pozisyona geçerken. Kulaklarım kanıyor...

"Bu kaliteli bir müzik Mags, ve sabahları bunu dinlemeden uykum açılmıyor "

"Belli, o kadar çok bağırıyor ki uykunun açılmaması imkansız."

"Her neyse, bana kahvaltı hazırla."

"Kahvaltı? Bunu istemezsin Alec çünkü bu konuda berbatım."

"O zaman yaptığın kahvaltıyı kendin yersin."

Cevap vereceğim sıra telefonum çalmaya başlamıştı. Annemin adını görmemle hızlıca ciddi konuma geçmem bir olmuştu.

"Alec lütfen konuşma, lütfen. İlk defa bir şey rica ediyorum senden."

Merakla beni süzmüş olsa da bir şey demedi.

Hızlıca telefonu açıp kulağıma götürdüm.

"Efendim anne?" Dedim ciddi bir tonla.

"Neredesin sen Magnus?" Sesi çok sinirliydi. "Enstitüye geldim ve sen yoksun."

"İşlerim vardı, geliyorum hemen."

"Burada olmaktan daha önemli ne işin olabilir ki senin? Kimin yanında geçirdin geceni?"

Gel de açıkla şimdi.

"Gelince anlatırım."

Cevap vermesine izin vermeden telefonu kapatmıştım. O sırada Alec'in sinir bozucu gülüşü gözüme çarptı.

"Anne kuzusu olduğunu bilmiyordum."

"Şu an seninle uğraşamam, gitmem lazım." Deyip kapıya yöneldiğim zaman hızlıca kolumu tuttu. Sinirle koluna bir bakış atıp kolumu ondan çektim.

"Hizmetinin bitmesine neredeyse 8 saat daha var Mags. Bir yere gidemezsin."

"Bak başka zaman ödeşiriz Alec ama şu an cidden gitmem lazım. Annem orada olmazsam tüm günümü hatta tüm hayatımı bana zehir eder anladın mı?"

"Geciktirdiğin her gün için 1 saat faiz işler, kabul ediyor musun?"

"Ediyorum, lanet olsun ediyorum tamam mı? Şimdi gitmeme izin veriyor musun?"

Bunu dediğim zaman önümden çekildi ben de rahatlayıp yanından geçip gittim.

"Geldiğin zaman kendi kıyafetlerini de alırsın."

...

malecxmalec bence hikaye güzel gidiyor.

Another WorldWhere stories live. Discover now