Ali, odadan dışarı çıkmış, içecek birşeyler almaya gitmişti. Bu sırada Eylül odada kızları arıyordu.Meral telefonu açar.
Meral : Eylül, bomba bir haberim var...
Eylül : nooldu Meral?
Cemre : ya Meral, dur bi önce sor bakalım Eylül nasıl, naapıyo falan, dimi?
Eylül: ya ben iyiyim kızlar.
Kader : İzmir nasıl İzmir... anlatsana
Eylül: bi dakika siz nerden biliyosunuz?
Meral : biz biliyorduk zaten canısı.
Eylül : inanmıyorum. Biliyordunuz ve söylemediniz mi?
Meral : ay şimdi bunu boşver, anlatsana kızım...
Eylül: ya aslında çok gezemedik henüz, pek vakit bulamadık
Kızlar güler...
Cemre : eh, bu sıcakta gezilmez zaten, otelde kalmak en iyisi...
Eylül : yok otele daha yeni geldik... saatlerdir karakoldaydık...
Meral : oha ne karakolu kızım, nooldu?
Eylül : ya dolaşırken kayıp bir çocuk bulduk Ali'yle
Kader : siz de dayanamadınız, karakola götürdünüz
Eylül: aynen... çocuk ordaki polisi pek sevmedi, konuşmuyordu. Biz konuşturduk, ailesini bulana kadar da bekledik
Kader : neden sevmedi ki?
Eylül: bilmiyorum... zaten çok garip bir durumdu
Cemre : nasıl yani?
Eylül: polis Ali'nin eski sevgilisiymiş...
Kızlar : oha!
Cemre : ee naaptın?
Eylül: naapıcam Cemre? Geçmiş gitmiş zaten... balayında bunu mu düşüneyim?
Kader : aynen, boşver kardeşim...
Meral : ay nasılsın faslı bittiyse ben bombayı patlatıyorum
Eylül: nooldu ya?
Meral : o pislik Güney var ya, sevgili yapmış... Songül'ü unutmuş, bir kızı takmış koluna geziyormuş
Eylül: ya kızlar mümkün değil bu
Cemre : gözlerimizle gördük. Yani ben başta arkadaşıdır dedim ama samimi duruyolardı
Kader : el elelerdi ya! El ele! Bir de bizi suçlar Songülün ölümünden dolayı... o çoktan unutmuş, başka kızlarla...
Eylül: yanlarına gittiniz mi peki? Konuştunuz mu?
Cemre : Kader gidecekti ama engel oldum. Songül'ü yeni görmeye başladık zaten...
Eylül: bence de... kızlar anlamadan dinlemeden atlamayın. Güney'e sorarız...
Meral : ay ben dayanamıyorum canısı.. biz de Güney bunalımda sanıyoruz, beyefendi çoktan atlatmış...
Eylül: Cemre, noolur onları sakinleştir...
Cemre : tamam, senin aklın burda kalmasın, eğlenmene bak sen..
Eylül: tamam..
Eylül, telefonu kapattığında Ali de gelmişti. Eylül'ün düşünceli olduğunu farketmişti...
Ali : Eylül, canım, iyi misin sen?
Eylül: hı? Evet evet iyiyim... birşey düşünüyordum da
Ali : nooldu?
Eylül: kızlar Güney'i bir kızla görmüşler... tuhaf oldum işte
Ali : ya arkadaşı falandır belki
Eylül : ben de öyle dedim ama kızlar baya samimilerdi dediler... yani belki de sevgilisidir... gerçi olsa noolcak, olabilir, aradan kaç yıl geçti...
Ali : yani orası öyle
Eylül: yine de tuhaf oldum işte, ne biliyim...
Ali, Eylüle sarılır...
Ali : ya işte bu yüzden telefonları açmayalım demiştim...
Eylül: tamam tamam haklısın... gerçi bugün telefonları açmasak da yoğun bir gündü (imalı bir şekilde)
Ali : sen kıskanmadın dimi?
Eylül : hı?
Ali : Hale'yi diyorum, kıskanmadın dimi?
Eylül: y- yok... niye kıskanayım ki?
Ali güler...
Ali : hiç inandırıcı değilsin...
Eylül: ya kıskanmadım diyorum...
Ali : bir polisi kandıramazsın, ayrıca seni çok iyi tanıyorum...
Eylül: ya tamam kıskandım... bula bula onun çalıştığı karakolu mu bulduk ya?
Ali güler...
Eylül: gülme Ali gülme...
Ali : sen bana kıskanç değilim demiştin dimi?
Eylül : evet değilim zaten...
Ali : hı hı...
Eylül : ya benim sana güvenim tam da... ne biliyim işte meslekleriniz aynı, yaşıtın falan ya... bi de güzel kızmış...
Ali : ah Eylül ah... sen çok daha güzelsin
Öper...
Ali : akıllısın
Yine öper...
Ali : iyi kalplisin
Yine öpünce Eylül gülmeye başlar...
Ali : yardımseversin...
Ali, Eylülü yeniden öper...
Ali : daha sayayım mı?
Eylül: ya tamam tamam.. (gülerek)
Ali : ya ama birşey söyleyeyim mi? Kıskanman hoşuma gitti...
Eylül : Allah Allah
Ali yeniden Eylül'ü öpünce bir daha konuşmazlar...
