neler dönüyor burada?

2.9K 214 43
                                    

Gecenin karanlığı yoğunlaştıkça gözlerimin içine bakan bir kimsesiz.. Bırakıp gidemiyordum işte. Yapamıyordum herkes gibi arkamı dönüp gitmeyi. Karekterime uymuyordu sırtını dönüp olmamış gibi davranmak.

"Sessiz kaldığına göre bu beni istemediğin anlamına mı geliyor? Sanırım o anlama geliyor. Ozaman tekrar kurtardığınız için teşekkür edip kendi yoluma gidiyorum" eğilerek selam verdi ve arkasını döndü. Bende bu vicdan oldukça daha ne tür işler başıma gelir bilemiyorum.

"Sadece bir gün" hızla arkasını dönüp büyük gözlerle bana baktı.

"Sadece bir gün kalacaksın. Sonrasında başının çaresine bak" koşarak üzerime atlayıp teşekkür nidalarını karanlığa haykırıyordu.

"Teşekkür ederim. Çok teşekkür ederim. Bana büyük bir iyilik yaptın tanrım sonunda başardım" derin bir nefes alıp kafasından tuttum. Ne olduğunu anlamak için susup öylece bakıyordu.

"Ellerini üzerimden çek. Bana dokunulmasını sevmem. Özellikle bir yabancınım dokunmasından hoşlanmıyorum. Ve de ne bu heyecan... Sadece bir gün! anladığını varsayıyorum" başıyla beni onaylayıp kafasını ellerimin arasından kurtardı. Ve bir kaç adım geriledi. Bu iyidi. Söz dinleyen insanları severim.

"Ozaman beni takip et" elimle gideceğimiz tarafı işaret ederek yürümeye başladım.

"Afedersin!" tekrar arkamı dönüp ona baktım.

"Valizimi de alabilir miyiz?"

"Cidden başbelası çıktın! Nerede?"

"Üzgünüm. O arasokakta" eliyle az önce adamın onu sıkıştırdığı yeri işaret etti.

"Bekle alıp geliyorum" yürümeye başlayınca koşarak yanıma geldi.

"Bende seninle geleceğim. Yalnız kalmak istemiyorum"

"Dibime kadar girmesen?" elimle uzaklaş işareti yaptım ona.

"Oh! Peki" biraz uzaklaşarak beni takip etti. Arasokağın ortalarına doğru duran mavi valizin kulpundan tuttum. Kendimle birlikte sürüklerken oda sessizce yanımda yürüyordum.

"Jungkooka ne söyleyeceğim şimdi ben?" kendi kendime mırıldandım.

"Gideceği bir yeri olmayan biri olduğumu acıdığını ve bir günlüğüne evde kalmamaa izin verdiğini söylersen seni anlayacağına eminim nede olsa vicdanlı biri" olduğum yerde durup şaşkınlıkla ona baktım. Söylediği kelimeler beni ürkütmüştü.

"Sen jungkooku tanıyor musun?"

"Ne! Şey.. Hayır tabikide!"

"Ozaman vicdanlı olduğunu nerden biliyorsun?"  tek kaşımı kaldırıp merakla baktım.

"Sadece tahmin ettim. Adıyla hitap ettiğine göre kardeşin akraban veya arkadaşın diye düşündüm. Ki sen beni kurtardığına göre onunda vicdanlı biri olacağını düşündüm"

"Neden dediklerini anlamakta güçlük çekiyorum?" tekrar yürümeye başladım. Oda beni takip etmişti.

"Boşversene bende kendimi anlayamıyorum ki sen anlayasın"

***

Anahtarlarımı cebimden çıkarıp kapıyı açtım. İlk onun girmesi için çekilirken içeriden jungkookun sesi geliyordu.

"Hyung? Sonunda gelebildin! Seni beklerken açlıkta..." taktığı mutfak önlüğünle mutfaktan çıkınca sözü yarıda kesilmişti.

Önce bana sonra kıza bakıp tekrar bana döndü. Bakışları meraktan beni yerken daha fazla uzatmadan konuştum.

Nepenthe/Kim Taehyung✔Nơi câu chuyện tồn tại. Hãy khám phá bây giờ