geçkalmak

2.1K 160 18
                                    

Anlayamadığım boğuk sesler ve karanlık.. Sızlayan vücüdumu hareket ettiremiyordum. Gözlerimi açmak istesemde sanki tutkalla birbirine yapışmıştı kapaklarımın. Bir kaç saniye daha bekledim. Sesler dahada netleşmişti. Yavaş yavaş yerine gelen hafızam en son olan anı tekrar canlandırdı.

"Nezaman uyanacak bu herif!"

"Ne bileyim ben ya! Su felan döksek ayılır mı acaba?"

"Saçmala adamı boğmak mı istiyorsun!"

Gözlerimi açtım. Bileklerimde olan ipler hareket etmemi zorlaştırıyordu. Ağzımdaki kumaş parçası oldukça rahatsız ediciydi. Karşımdaki koltukta oturan adamla göz göze gelince heyecenla konuştu.

"Sonunda uyandı! Şimdi patrona haber verebilirsin!" karşındakide bana baktıktan sonra heyecanla dışarı koştu bir yerdende elindeki telefonu tuşluyordu. Adam ayaklanarak tam önümde durdu.

"Kız baya zorladı ama seni elimizden alamadı. Geç kaldı yani seni anlayacağın. O koşarken biz çoktan seni götürüyorduk" bunu dedikten sonra büyük bir kahkaha patlattı. Onun sesini kesen 40'larında olduğunu tahmin ettiğim bir adamın odaya girmesiyle kesilmişti. Bana baktıktan sonra sinirle adamlara döndü.

"Sizi aptallar! Misafire böyle mi davranılır!"

O öyle söyler söylemez adamlar hızlıca beni çözdü. Daha tam olarak neyin ortasımda olduğumu anlamış değildim. Ağzımdaki kumaş parçasınıda çekip çıkardım. Patronları olan adam hızlıca yanıma gelip el uzattı.

"Sen onların kabalığına bakma. Aptal oldukları için kendilerince aksiyon filmi çekmek istemişler. Hoşgeldin." uzattığı eli tabikide tutmamıştım. Oda tutmayacağımı anlayınca yavaşça indirdim. Bu adamı bir yerden gözüm ısırıyordu ama şuan okadar yorgun hissediyordum ki hala beynim düzgün çalışamıyordu.

"Beni neden kaçırdınız?" adam güldü.

"Kaçırmadık. Sadece benim aptallar seni görünce böyle birşey yapmış. Birkaç şey söyleyeceğim sonra gitmekte özgürsün"

"Dinlemek istemiyorsam"

"Sen bilirsin. Baban hakkında söyleyeceğim şeyleri umursamıyorsan gitmekte özgürsün"

Babam. Ölmüş adamı hala rahat bırakmamakta kararlı olan bu insanlar beni sinir ediyordu. jungkookla yaşadığımız o küçük evde gerçekten mutluymuşuz onu anladım. Zorlanıyorduk, yoruluyorduk bazen hayatta kalmak bile istemiyorduk ama yinede o sessiz sakin olan düzenli hayatımızı geri istiyordum.
Babam.. Babam.. Babam.. Sürekli bunu duyuyordum. Tam olarak babamın önemini bilmiyordum ama şunu iyi biliyordum ki biz babam değildik ne istiyorlarsa oda bizde değildi.

"Çok merak ettim acaba siz ne söyleyeceksiniz babam hakkında"

"Söyle oturalım ve birşeyler içelim" adamlarına gözüyle işaret etmişti. Tek elimi kaldırıp onları durdurdum.

"Birşey içmek istemiyorum sadece konuşalım"

"Öyle olsun. Siz çıkın" adamlar dışarı çıkınca bana döndü.

"Önce kendimi tanıtayım. Ben Kim Yun.. Muhtemelen adımı duymuşsundur." şimdi hatırladım ünlü iş adamı olan adamdı. Babamın hakkımda haber hazırladığı adam. Ölmesini sağlayan adam.

"Beni zaten tanıyorsun. Asıl konuya gelelim" gülümsedi ve ceketinin iç cebinden çıkardığı zarfı önümdeki masaya koydu.

"Babanla yakın arkadaştık Taehyung.. Sonra seni benden önce bulan o adam. Choi minhwan. Ozaman yükselmek isteyen bir muhabirdi. Fakirdi ve iş sahibi olmak istiyordu. Karapara işlerine başladı. Ve babanda bunu öğrendi. Çünkü onun bulaştığı adamın haberini yapacaktı. Onu birlikte görünce yıkıldı. Çünkü onuda çok seviyordu. Benimle olduğu kadar onunlada yakındı. Doğru olana karar verip haberi hazırladı. Ama o adam bunu öğrenince deliye döndü ve babana tuzak kurdu. Sonrasını biliyorsun"

Nepenthe/Kim Taehyung✔Where stories live. Discover now