Red <25>

361 29 12
                                    

Redprince: Günaydın prensesim.

Red_love: Günaydın mı??

Saat 11 oldu sevgilim ne günü ne ayı?

Redprince: Siktir!!!

Saat 11 oldu mu??

Red_love: Ee günaydın beyefendi.

Redprince: Niye uyandırmadın beni ya???

Okula da gelemedim. Offf!!

Red_love: Evine geldim Bay Kırmızı Prens.

Miyeon uyuduğunu söyledi. Önemli dersinin olup olmadığını sordu.

Önemli dersin olmayınca da bırak uyusun dedi.

Bende tamam dedim.

Redprince: Çıkışta seni almaya gelicem.

Kai denen ite dikkat et.

Red_love: Bende seni seviyorum birtanem.

Redprince: Bende seni seviyorum güzelim.

Okul çıkışında Jimin ile birlikte yürüdük. Elimi tuttu ve beni kendine döndürdü. Bakalım ne diyecek yine?
"Sevgilim..."
"Efendim sevgilim?"
"Diyorum ki sen benim ailem ile tanıştın. Bende senin baban ile mi tanışsam acaba?"
Şok içinde Jimin'e döndüm. Ciddi mi bu aptal???
"Hem baban sakin biri. Kızacağını sanmıyorum güzelim."
Haklı babam gayet sakin ve anlayışlı bir adam ama... bilemiyorum. Erkek arkaşımı babam ile tanıştırmak garip geliyor. Ben daha cevap bile vermemişken Jimin elimden tuttu ve çekiştirmeye başladı. Bir süre sonra bizim evin önüne gelmiştik. Kalbim hızla atıyordu. Her an tanıştırma fikrinden vazgeçebilirim. Tam kapının önünde durduğumuzda Jimin elini uzattı zile basmak için. Tamam korkuyorum... Belki de şimdi tanışmamalılar. Elini tutup durdurdum. Bana sırıtarak baktı.
"Bak... korkmana gerek yok tamam mı?"
"Jiminie yapmayalım. Hadi evine git sen."
"Hayır sevgilim. Babanla tanışıcam."
Derin bir nefes alıp verirken kapı açıldı. Bir dakika... daha zile basmadık ki biz.
"Kızım geç gel..."
Babam şoka girmiş gibi bir bana bir de Jimin'e bakıyor. Yaktın beni Jiminie...
"Bu kim güzel kızım?"
"Şey... mmm... yani... şöyle... Bu..."
Diye gevelerken Jimin araya girdi.
"Efendim izin verin kendimi tanıtayım."
Babamdan onay alınca devam etti.
"Adım Park Jimin. Son sınıfım ve kızınızı çok seviyorum. Ve sevdiğim kızın babası ile tanışmak istedim."
Yuh!!! Bu ne hızdır yiğidim? Yavaş ol bir. Babam anladığını belli edercesine kafasını salladı. Jimin'i baştan aşağı süzdükten sonra içeriyi işaret etti. Ah!! Kesin içeride öldürecek bizi. Bittik ya!!
Geçip koltuğa oturduk. Babam da karşımıza oturdu.
"Jimin'di değil mi?"
Diye söze girdi babam.
"Evet efendim."
"Bak oğlum, temiz birine benziyorsun. Yoosang neşeli bir kızdı. Ama annesinin ölümünden sonra içine kapandı, neşesi soldu, sık gülmez hale geldi. Ne yaparsam yapayım onu eski haline getiremedim. Ama görüyorum ki sen onun neşesi olmuşsun. Kızım şimdi içten gülüyor. Gerçekten mutlu olduğu için gülüyor. Bu yüzden sana teşekkür ederim. Ve bana haber verdiğiniz için de teşekkür ederim. Ama... Bana bak Jimin... kızımı üzmek yok tamam mı?"
Ben şok içinde babamı dinlerken Jimin gülerek başını aşağı yukarı salladı. Ben hala kendimde değilken babam devam etti.
"Oğlum babanı anneni al akşam yemeğine gelin."
"Efendim... annem trafik kazasında hayatını kaybetti. Babam ise yurt dışında çalışıyor. İsterseniz abim ve eşi ile gelebilirim."
Babamın suratı asıldı.
"Üzgünüm. Annenin öldüğünü bilmiyordum. Ne olur kusura bakma oğlum. Akşam da abini ve eşini beklerim."
"Sorun değil efendim. Akşam geliriz. Teşekkür ederim her şey için."
"Kızım Jimin'i uğurla kapıya kadar."
Ben hala şoktaydım. Jimin kolumdan tutup beni sürükledi. Kapıya geldiğimizde Jimin sırıtıyordu.
"Bak hiçbir sey olmadı. Baban kızmadı."
"Evet Jiminie. Ama hala heyecanlıyım."
"Akşam yemekte görüşürüz canım."
"Görüşürüz sevgilim."
Kapıyı kapatıp hızlıca odama çıktım. Babanın karşısına çıkmak istemiyorum. Çok utandım.

Üzerime kırmızı bir elbise giyip kendime baktım. Saçlarımı düz bırakıp taradım. Evet gayet güzelim. Zil sesini duyunca odamdan çıktım.
"Kızım kapıya bakar mısın?"
"Bakıyorum baba."
Hemen kapıya koşup kapıyı açtım. Jimin kırmızı bir gömlek, siyah pantolon-ceket giymiş ve saçını siyaha boyatmış. Miyeon siyah pantolon ve mavi bluz ve altına mavi topuklu ayakkabı giymiş. Ve çok güzel görünüyor. Jiseon ise siyah dizi yırtık pantolon mavi bluz siyah ceket giymiş. Eşi ile oldukça uyumlu görünüyor. Miyeon ve Jiseon'a sarıldıktan sonra Jimin'e de sarıldım. Babam ise koşarak yanımıza geldi. Siyah beyaz bir takım giymişti. Ve harika görünüyordu. Babam Jiseon ve Jimin'e sarılıp Miyeon'un elini sıktı.
"İçeri geçin gençler."
Salona geçip oturduk. Bu gece çok güzel geçecek...

Red~Park JiminWhere stories live. Discover now