Red <FİNAL>

482 33 24
                                    

İki Yıl Sonra

"Ama o gün Yoosang'ın heyecanını görmeniz gerekiyordu."
Diye anlatmaya başladı Jimin. Göz devirip kahvemden bir yudum aldım.
"Başlama yine Jimin."
Dedim sitem edercesine. Babamlar ve Jiyeon abilerin tanışmasını herkese anlatıp duruyordu. Off!!
"Yah!! Yoosang ben dinlemek istiyorum. Kapat çeneni. Jimin devam et hadi."
Heyecanla konuşan Seulbi'ye kızgınca baktım. Sevgilisi Hakyeon ise gülüyordu.
"Hadi Jimin devam et."
Dedi sevgilisini desteklemek için.
"Gece güzel gidiyordu. Yemeği falan yedik. Bu arada babası çok güzel yemek yapıyor ya. Her neyse... Gecenin sonunda evi polis bastı. Biz hala konuşuyoruz tabi. Polisler girdi içeri. 'Eller havaya. Kimse kıpırdamasın' diyorlar. Biz şoktayız. Yoosang şok olmuş."
Jimin lafını kesen Seulbi oldu yine. Hem dinlemek istiyor hemde durmadan lafını kesiyor. Bu kızı anlamak gerçekten çok zor.
"Oha!! Polis niye gelmiş?"
Jimin sabır çekip devam etti.
"Dinlersen geliyorum oraya da. Asılsız ihbar. Birisi öylesine bir adres vermiş. Ama Yoosang'ın kalbine iniyordu. Kız şoktan çıkamadı uzun süre."
Onlar bu SAÇMA ana gülerken ben kahvemin son yudumunu içiyordum. Komik mi? Yani... evimizi polisler basmış. Normal olarak şoktaydım. Yoksa gülünecek bir şey yok.
"Devamı var durun. Polisler girdi içeri. Yoosang nasıl bir şoktaysa 'Polis bey biz sadece birbirimizi seviyoruz. Yanlış bir şey yapmadık' dedi. Ayy biz koptuk zaten o an."
Büyük bir kahkaha attılar. Tamam dediğim şey çok saçmaydı. Ama... YETER... Şok anında denmiş bir şeyi bu kadar uzatmak anlamsız. Gerçekten!!
Ve evet. Üniversite birinci sınıfa gidiyoruz. Maalesef (!) Jimin ile aynı üniversitede aynı fakültede okuyorum. Mimarlık. Muhteşem!(!)! Ve burada edindiğimiz arkadaşlarımız Seulbi ve Hakyeon. Seulbi hukuk fakültesi birinci sınıf, Hakyeon ise tıp fakültesinde ikinci sınıfta okuyor.
"Neyse... Sang baya bozuldu. Artık kalkalım. Ders çalışmamız gerekiyor."
Dedi Hakyeon gülmeye devam ederken. Göz devirip ayağa kalktım. Seulbi ve Hakyeon ile vedalaşıp evin yolunu tuttuk. Yolda yürürken dirseğim ile Jimin'in karnına vurdum. O iki büklüm kıvranırken bir yandan da söyleniyordu.
"Ne insafsız bir şey oldun sen ya. Niye vurdun bu sefer?"
Omuz silkip devam ettim yürümeye.
"Şu aptal olayı herkese anlatma diyorum sana."
"Ama sevgilim..."
"Bana sevgilim deme Jimin. Bir daha döverim bak."
"Seni seviyorum birtanem."
"Yalakalık işe yaramaz Bay Park. Uğraşmayın boşuna."
Yanıma koşup yanağımı öptü.
"Peki bu işe yarar mı Bayan Park?"
"Bayan Park?? Evli değiliz aptal. Ve hayır!! Bu da işe yaramaz."

Eve gidip yatağa yattım. O da hemen yanımdaki yatağa yattı. Ayrı eve çıkmıştık. Doğru. Telefon elimde titrediğinde ekranı açtım.

Kimden: Sevgilim❤🐂
Bir daha kimseye anlatmicam.

Kimden: Sevgilim❤🐂
Sevgilim barıştık mı?

Yataktan kalkıp Jimin'in yanına yattım. Yanağından öpüp güldüm.
"Barıştık sevgilim."
Anında beni altına aldı. Ben şok içinde ona bakarken onun arsız elleri bluzumu açmaya çalıyordu.
"Hey!! Seni yaramaz çocuk. Evlenmeden olmaz. Anladın mı?"
Jimin gülerek elini çekti ve dudaklarıma yapıştı.
"Pekala sadece öpüşürüz biz de. Daha öncede birçok kez öpüşmüştük değil mi?"
Cevap vermemi beklemeden öpmeye devam etti. Dudaklarımı öpmüyor adeta sömürüyordu. Pislik ya!! Öpüşüne karşılık verdiğimde yüzünde belli belirsiz bir gülümseme oluştu.

Üç Yıl Sonra

"Ah!! Unni nasıl oldum?"
Dedim heyecanla.
"Harikasın güzelim. Her zaman olduğu gibi."
Hemen ardından Seulbi'ye döndüm.
"Harika oldun Yoosang."
"Yaa ben çok heyecanlıyım."
Kalbim çok hızlı atıyordu. Sanki ölecek gibiydim. Aynadan bembeyaz gelinliğime baktım. Nihayet evleniyorduk Jimin ile. Kapının çalması ile hemen o tarafa döndüm. Jiseon gelmişti. Ağzı açık bana bakmaya başladı.
"Tanrım!! Çok güzel olmuşsun Yoosang. Jimin bayılabilir."
"Ondan önce ben bayılıcam sanırım oppa."
Jiseon kahkahalar içinde eşi Miyeon'un yanına geldi.
"E hadi gidelim artık."
Odadan çıktığımda babam gözleri yaşlı bekliyordu. Önce ona sarıldım. Sonra koluna girdim. Mekana geldiğimizde babam ile içeri girdik. Jimin'n gözleri benim üzerimdeydi. Şok içinde bakıyordu. Babam beni Jimin'in önüne getirdi ve yanımızdan ayrıldı. Jimin'in elini tuttuğumda ancak kendine gelmişti. Gülümseyerek yanağını öptüm.
"Ç-çok güzel o-olmuşsun Yoosang."
Kekeleyerek söylediğinde güldüm. Çok tatlı görünüyordu. Baştan aşağı süzdü.
"Beyaz sana çok yakışmış güzelim."
"Sende çok yakışıklı görünüyorsun birtanem."
"Artık senin kırmızı prensinim bebeğim."
"Evet benim kırmızı prensimsin. Ve her zaman benim prensim ol."
"Her zaman senin yanında olucam bebeğim."

>>Son<<

Jimin ve Yoosang hayallerinde olduğu gibi evlendiler ve mutlu yaşadılar. Tabii... arada ufak kavgalar oldu. Veya... polisle yaşanan komik anlar... Umarım Jimin ve Yoosang'ı okurken mutlu olmuşsunuzdur. Çünkü ben onları yazarken çok mutlu oldum. Ve özür diliyorum güzel bir final olmadı. Yine de beğenmeniz umuduyla.
İyi okumalar...

Red~Park JiminWhere stories live. Discover now