24 * # Dönüm Noktası #

2K 218 57
                                    

YN: Bu bölüm Jin'in bölümü 💜

Rapor olayını çözmek yerine çikolatacıyla buluşmaya geldiğine inanamıyordu. İlaçları Dr. Hyde yazmıştı, bunu net bir şekilde biliyordu ancak raporlar yoktu ortada. Jungkook eskilerini bulmak yerine gizlice yenisini yaptırmanın daha iyi olacağını söylemişti.

Jungkook. İletişim kuruyordu, gülüyordu. Gerçek olamayacak kadar güzeldi.

Yıpratıcıydı da. Jin yorulmaya başlamıştı. Mimiklerini kontrol edememekten, Jungkook'u öpüvermekten deliler gibi korkuyordu. Jimin.. Minnettardı Jimin'e. Onu da üzmek istemiyordu. Hayatına devam ettiğini göstermeliydi, buluşmada olmasının en büyük nedeni de buydu.

Kapı açıldı, içeriye mesajında belirttiği gibi beyaz gömlek giyen ve kırmızı fular takan 1.50 boylarında bir kız girdi.

*******

Kız belirgin bir neşeyle konuşuyordu. Annesi Belçikalıydı, bu da çikolataları açıklıyordu büyük ölçüde. Jin büyük bir nezaketle dinledi onu. Güzel gözleri vardı, aynı bölümde lisans öğrencisiydi, tatlıydı. Jin onu incelerken aklına Jungkook dışında hiçbir şey gelmiyordu. İşe yaramayacaktı işte. Aşık olmak zaten mucizeydi, böyle durup izleyince köşede Eros belirip onları okla vuracak değildi ya.. Aptaldı Jin. Tam bir aptal.

Kibarca kıza mektup yazmamasını, hoşlandığı biri olduğunu söyledi. Hesabı ödeyip kafeden çıktı.

Gökyüzü dar geliyordu. Milyarlarca insan yaşıyordu ama Jin sığamıyordu yeryüzüne. Ezildiğini hissediyordu, her parçasının üstünde tonlarca ağırlık vardı sanki. Soluklandı biraz ama yeterli olmadı. Gözünün önü karardı bir anda, Kim Seok Jin acı eşiğinin sınırına ulaşmıştı.

*******

Gelir seviyesi pek yüksek olmayan, modern şehir tarafından biraz dışlanmış bu semtte herkesin en çok uğradığı yer yan yana duran eskimiş iki banktı. Banklar eskiden bir çocuk parkının içindeydi, ortalarında büyükçe bir ağaç vardı; ancak sonra park yıkılıp yerine balık pazarıyla yukarı mahalle arasındaki ulaşımı rahatlatmak için yol yapılmıştı. Bu banklar da ayaklarına yapıştırılmış cikletlerle pazardan dönenlerin soluklanabileceği bir yer olmuştu. Galiba özellikle yaşlıların hayır duasını aldıkları için tuhaf bir şekilde bir tür huzur merkezine dönüşmüşlerdi; bir çok mahalle sakini o bankların üstünde yapılan dedikoduların çok daha keyifli olduğu konusunda hemfikirdi.

Saat gece yarısına geliyordu, iyi giyimli genç bir adam sallanarak banklara yaklaştı. Midesinde ne varsa bankların arasındaki ağacın dibine kustu.

Gitmek istediği bir yer vardı anlaşılan. Büyük bir gayretle doğrulup yürümeye devam etti, soldan ilk dönemece sapıp üçüncü binanın merdivenlerini çıkmaya başladı. Çatı katına ulaşınca eski bir kapının önüne gelip bir şifre girdi. Kapı açılmıştı. Girdiği daire küçücüktü, ortalık oldukça dağınıktı. Sarhoş genç tuhaf bir çabayla etrafı düzeltmeye girişti, tam kitapları düzeltiyordu ki banyo kapısı açıldı. Banyodan çıkan ilk önce yalnız olmadığını fark etmedi, yerdeki bir tişörtü alıp kokladı. Yeterince temiz olduğuna karar vermiş olacak ki üstündeki havluyu çıkarıp tişörtü kafasından geçirdi. Kollarını giymeye fırsat bulamadan bir çığlık kulak zarını delip geçti. Hayretle elinde kitaplarını tutan kişiyi fark ederken adrenalin pompalandı vücuduna.

-Kimsin lan sen?!

Çöp yığınının içinden boş dondurma kabını elleriyle gözlerini kapatmış yabancıya fırlatıp tuhaf bir şekilde isabet ettirdi. Yabancı hiç tepki vermedi, elleri yüzünde hafifçe sallanmaya başladı. Onun bu savunmasızlığında yabancıya göz atma fırsatı buldu; üstü başı temizdi, iyi giyimliydi, kolundaki saat Rolexti, kapının kilidi de zorlanmamıştı. İçki kokusu aldı sonra.. Kaşları daha da çatılırken yabancı yere çöktü ve ağlamaya başladı.

-Küçüğüm gelecek şimdi. Onu bırakmama izin verme. Küçücüğüm gelecek. Gönlümün baharı.

Ellerini yüzünden çekti yabancı. Çok temiz bir yüzdü bu, çok güzel bir yüz. Dışardan bakacak herkesin canını yakacak o dipsiz acı vardı ama. Kollarından tişörtü geçirip yabancının yanına çöktü. Onun hırsız olduğundan şüphelendiğini unutmuştu. Teselli edecek bir şey gelmedi aklına, orda çaresiz yabancının ağlamasını izlerken kapı vuruldu.

Sesi duyan alt komşu gelmişti. İçeriye geldiğinde yabancıyı gördü, önceki kiracıyı tanımıştı.

Nedense komşunun yabancının acısını görmesi rahatsız etti genci. Sorun olmadığını söyleyip geri yolladı.

Saatlerdir ağlıyormuş gibiydi yabancı. Çok güçsüz gözüküyordu. Onu evden atmaya gönlü el vermedi, sakinleşene kadar yavaş yavaş sırtını sıvazladı. Uyuklamaya başlayınca kendi yer yatağına yatırdı, kabanını üstüne çekip odanın diğer köşesinden uyuyan yabancıyı izlemeye başladı.

Bu güzel çocuğun üzüldüğü dünyada kendisini çatır çatır harcarlardı.

~~~~~~~

Jin'in etrafında dönen bölüm yazmayı özlemişim.. 😂 😂
Şimdi @lomusmaxima nın yazdığı yorumlara bakmaya gidiyorum çok mutluyum 😍😍😍😍😍

Being Alive ~ JikookWhere stories live. Discover now