32. Bölüm- Korkunç oyunlar...

3.2K 137 8
                                    

YAZARDAN

Bazen küçük umutlarımız kalbimizde kocaman yer kaplar. Kaldıramayız, hayallerimizden kaçamayız. Gerçekleşsin isteriz. Çünkü tek umudumuz vardır. Birini görmeyi düşleriz. Biliriz olmayacaktır. Ama hala oturur hayal ederiz. Sonuna kadar gitmek isteriz. Sonuna kadar sadece onun olmasını. Çünkü onun yokluğuna gücümüz kalmamıştır.

GÖKHAN’DAN

Küçük bir çiçekçi dükkânı gördüm. Ayşe'yi bırakıp çiçekçi dükkânına koştum. Bir demet gül aldım. Heyecanla Ayşe ye doğru yürürken bir anda gözlerimin önünde yere düştü. Korku ile ona koştum. Endişe ile haykırmaya başladım. Bir yandan da onu sarsıyordum.

‘’AYŞEEEEE… BIRAKMA BENİ… HAYIRRR… UYAN HER ŞEYİM’’ dedikten sonra onu kucağıma alıp koşmaya başladım. Hastane yakındı. Koşarak acile girdim. Bir yandan da  ‘’sedye… Sedye… doktorrrr…’’diye haykırıyordum. Ayşe'yi sedyeye yatırınca acile aldılar. Bende ayakta volta atıyordum. Ona bir şey olmasın Allah ım ne olur! Ne olur bir şey olmasın… Diye içimden geçirirken bir yandan da ağlıyordum. Ayşe’nin doktoru koşarak gelip içeri girdi. Yeni bir doktor daha koşarak içeri girince heyecanla kapıya koşup vurmaya başladım.

‘’AYŞEEEEEE… NE OLUYOR? BİRİ BANA SÖYLESİN… AYŞEEEEEE’’ diye haykırıyordum. Bir hemşire beni oradan çekip ‘’lütfen sessiz olun bey fendi’’ deyip içeri girdi. Sinirle ellerimi saçlarımın arasından geçirdim. Kahretsin… Başımı koridora çevirdiğimde bir an Berili görür gibi oldum. O yöne gidecekken doktorun çıkması ile onun yanına gittim.

‘’doktor bey ne oldu?’’ dedim. Tanımadığım doktor konuşacakken Ayşe’nin doktoru onu susturup söze girdi.

‘’karınızın durumu kötü. Acilen kemoterapiye başlamamız lazım. Bir haftada bu kadar çok bayılması ve burnunun kanaması kötüye işaret. Karınızın rahatsızlığı ağır seviyede’’ demesiyle yıkıldım. Korku ile doktora ben bakarken yanında ki doktorla anlamadığım şekilde araların da kötü bakışma oldu. Yanımdan çekip gittiklerinde şüphe ile onlara baktım. Ayşe çıkarılıp odasına alınırken bende onların yanında yürüyordum. Ama yine Berili görmem ile gizlice onu takip ettim. Ayşe’nin doktorunun odasına girince bende o yöne koştum. Kapı aralık olunca içeri girmeden onları dinledim. Doktor tanımadığım doktor ile tartışıyordu.

‘’sen ne yapıyorsun Engin. Ne demek karınızın durumu ciddi.’’ Diye bağırdı. Karımın doktoru yani Engin beyde sinirle ellerini saçından geçirip ‘’mecburum. Bunu yapmaya mecburum.’’dedi. Beril ise bir köşe de oturmuş onları dinliyordu.

‘’mecburmuş. Ya oğlum kendi karını kurtarmak için başka birinin hayatını tehlikeye atıyorsun.’’deyince sinirle onlara baktım. Beril bir alkış çalıp ayağa kalktı.

‘’bu kadar duygusallık yeter. Bana bak uzun doktor. Adın neyse bilmiyorum. Ama çeneni tutacaksın. Bu konuyu biri bile duyarda benim planım batarsa ikinizi yaşatmam. O kız ölene kadar herkes onu hasta bilecek. Engin sana verdiğim ilacı yine ona verdin mi? ‘’ dedi. Engin ‘’evet’’ derken diğer doktor sinirden masanın üstündeki dosyayı yere attı.

‘’ya siz ne yapıyorsunuz. O kız gerçekte hasta değil. Verdiğiniz ilaç onu öldürecek. Engin kendi karın için başka bir insanı öldürüyorsun. Ben buna ortak olamam’’ deyip kapıya doğru gelirken ben sinirle kapıyı itip onlara baktım. Engin denen adama bakıp ‘’karım hasta değil ama siz bana hasta deyip karımı mı zehirliyorsunuz’’ dedim. Adam başını eğerken Beril şokla bana bakıyordu. Önce ilerleyip Berile bir tokat attım. Başı sağa dönerken tekrar onu itip yere düşürdüm. Sinirle bu kez doktora döndüm. Birkaç tane yumrukla onu yere serdim. Yeniden saldıracakken diğer doktor beni tuttu. Onu iterken ‘’çekil lan’’dedim. Tekrar yerdeki doktorun yakasına yapıştım ‘’neden yaptın lan bunu? Neden hasta olmayan karıma hasta dedin?’’ dedim. Adam ağlayarak ‘’çünkü senin karının kalbi benim karımın kalbine uyuyor’’demesi ile beynim dondu. Adam kendi karısını yaşatmak için benim karımı öldürecekti. Gözlerimden yaşlar akarken bir yumruk daha kanlı yüzüne indirdim.

‘’sizi hapislerde çürüteceğim’’ dedim. Adamı iterken sinirle kalkıp tekrar Berile döndüm. Ayağa kalkmış bana korku ile bakıyordu. Ben üstüne yürürken hızla koşup gitti. Bende peşine düştüm ama yakalayamadım. Sinirle babamı arayıp her şeyi anlattım. Babam polise haber verip her şeyi halledecekti. Bende koşarak Ayşe’nin odasına gittim. Yatakta uyuyordu. Hemen serumunu çıkarıp onu kucağıma aldım. Koridorda yürürken Ayşe ‘’Gökhan…’’diye yorgun bir sesle bana seslendi. Bende hem sinirliydim hem de çok mutlu. Karım hasta değildi. Beni bırakmayacaktı.

‘’Buradayım her şeyim. Bir daha sana zarar vermelerini izin vermem’’ dedim. Ellerini boynuma sararken ben mutluluk gözyaşları döküyordum. Benim inatçı keçim beni bırakmayacaktı. Beril nasıl bir insandı böyle. Nasıl bu kadar korkunç bir oyunu oynar? Bu kadar cani bir insan olduğunu ben  ben nasıl anlamam? 

BERİL’DEN

Karısı kalp nakli olması gereken arkadaşım Enginle anlaşma yapmam çok kolay olmuştu. Ayşe bayılınca hastaneye geldiğinde hala onu ikna edememiştim. Bana kızıyordu.

‘’böyle bir şeyi yapamam Beril. Nasıl sağlıklı birine öleceksin diyeyim.’’ Demişti. Zaten ben her şeyi ayarlamıştım. Oğuz un verdiği suyun içinde özel üretilen bir ilaç vardı. Ve bu ilaç bedeni yorgun düşürüyor ve bazı rahatsızlık belirtileri veriyordu. Neyse tekrar konumuza dönelim. Dört günlük bir zaman diliminde tahliller yapılırken Enginin karısıyla Ayşe’nin kalbi uyumlu çıktı. Benim sinsi planımla nihayet Engini ikna ettim. Çünkü dört yıldır karısına uygun kalp bulunamıyordu. Şanslıydım bu konuda. Ayşe her bayılıp hastaneye gelmesinde benim verdiğim ilacı ona veriyorlardı. Eğer bir sorun çıkmasaydı iki ay sonra Ayşe ölecekti. Belki de daha çabuk. Ama maalesef o aptal diğer doktor yüzünden her şey bozuldu. Gökhan üstüme gelince koşarak oradan çıktım. Şimdi ne yapacaktım ben? Planım suya düşmüştü. Hep o aptallar yüzünden. Ama asla intikam almaktan vazgeçmeyeceğim. Eninde sonunda Gökhan benim olacak. Olmasa bile onların mutlu olmasına göz yumamam…

TESADÜFHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin