giriş

14.4K 980 1.2K
                                    

I put you on top, I put you on top
I claimed you so proud and openly
And when times were rough, when times were rough
I made sure I held you close to me
——

Harry Potter tabağında oynadığı küçük sosis parçalarıyla kendisini etrafında dönen muhabbete veremeden yalnızca Slytherin masasını izliyor ve günlerdir alamadığı uykunun acısını tabağından çıkarmak istiyor gibi duruyordu. Yılın başından itibaren biliyordu, hissediyordu. Draco Malfoy bu yıl hiç olmadığı kadar sessizdi ve aynı zamanda alaycılığı kaybolmuş gibiydi. Adı kadar emindi ki bir şeyler planlıyordu.

"Dostum, Malfoy'a takıntılı hale geldin, farkında mısın?" dedi Ron kafasını onaylamaz bir şekilde iki yana sallarken. Tabağı hala dolu, yemeğe olan aşkı tükenmez bir seviyedeydi. Hermione de kitabından kafasını kaldırırken kafasıyla onayladı. "Ron haklı, tek ilgin onun üzerinde Harry."

Harry derin bir nefes verirken pes ederek çatalını tabağına bıraktı. "Bana güvenmelisiniz çocuklar, Malfoy'da bir şeyler var. Açığa çıkarmak istiyorum sadece."

İkili onu vazgeçiremeyeceklerinin bilincinde yemeklerine döndüler ancak Harry hala düşünceliydi. Öğrenciler yavaş yavaş akşam yemeğinden kalkarken tekrar Slytherin masasına baktı. Draco bir eli yanağına yaslanmış, sarı saçları her zamanki gibi düzenli ve gri gözleri her şeyi saklayan bir duvar gibiydi. Draco izlendiğini hissetmiş gibi gözlerini ona doğru çevirdi.

Zümrüt yeşiliyle gri buluştu, puslu bakışların ardında ikisi de çok düşünceliydi ve biri başındaki derdi düşünürken diğeri ne olursa olsun onu yakalamayı planlıyordu. Draco gözlerini kaçıran ilk kişi oldu ve bakışlarının her zamanki gibi iddialı olmaması Harry'i daha çok meraklandırdı.

Draco masasından kalktığında kendisine birkaç saniye verip arkasından o da kalktı ve onu uzaktan izlemeye başladı. Draco oldukça temkinli yürüyor ve arada bir izleniyor mu diye arkasına bakıyordu. Neyse ki Harry görünmezlik pelerinine sahip olduğu için o olduğunu anlamasına imkan yoktu. Akşam yemeğinden sonra yatakhanesine dönmeyeceğine dair bir his vardı içinde ve önsezisinin doğru olduğunu Draco'nun diğer koridora oranla daha ıssız koridorlara sapmasıyla anlamıştı.

Bir süre daha yürüdükten sonra Draco daha önce görmediği bir odanın ağır kapısını araladı ve etrafını kontrol ettikten sonra içeriye girdi. Harry kapı kapanmadan hızla kendisini aralıktan içeriye attı. Kalbi hızlanmıştı heyecandan. Burası çok geniş bir oda olmanın yanında oldukça dağınık bir odaydı da. Sanki içerisi bir çeşit hurdalık gibiydi, Draco ilerleyerek iki kapılı bir dolabın önünde durdu.

Neresiydi burası? Draco dolapla ne yapmaya çalışıyordu? Birkaç adım yaklaşmak istedi ancak ne yazık ki yerdeki hurda parçasını göremediği için peleriniyle takıldı ve yere yuvarlandı. Kahretsindi, burnuna bir tekme daha yemek istemiyordu o yüzden hemen ayaklandı.

"KİM VAR ORADA?"

Draco bağırdı ancak pelerin üzerinde olduğu için şanslıydı Potter. Ancak hesaba katmadığı bir şey vardı.

"Kahretsin Potter, senden de o lanet pelerininden de nefret ediyorum!"

Hesaba katmadığı şey Draco Malfoy'un oldukça zeki olmasıydı. Daha fazla orada durmamak için hızlı adımlarla kapıya yöneldi ancak saniyeler sonra Draco yüzünden pelerin üzerinden havalanmış ve vücudu ortaya çıkmıştı. "Nereye kaçtığını sanıyorsun?" diye alayla sırıttı Draco. Harry ona doğru döndüğünde gözlerini devirdi, "Kaçacağım son insan bile değilsin Malfoy." Bir eli aynı zamanda kotundan asasını çıkardı. Ona güvenmiyordu, hiç mi hiç güvenmiyordu hem de.

"Haklısın, yılın başından beri beni izliyorsun. Aşık olmamak imkansız farkındayım ama biraz daha cesur olmanı dilerdim, ne biçim Gryffindor'sun sen?"

Draco keyifli bir şekilde ona doğru yürüdü. Tüm bu hurdaların arasında onunla saçma sapan konuşmak garipti aslında. Yılın başından beri suratsız gezen çocuk neden söz konusu kendisi olduğunda bu kadar keyifli ve alaylı olabiliyordu?

"Sana aşık olmak? Çok beklersin, henüz kafayı yemedim."

Draco üzerine doğru yürüdükçe Harry biraz daha kapıya yaklaşıyordu. Bugün olmadıysa bile başka bir gün mutlaka amacını öğrenecek ve onu izlerken daha dikkatli olacaktı. Şimdi önceliği buradan çıkmaktı. "Şimdi sana burada hurdalarınla kötü eğlenceler Malfoy, görüşmeyelim, kötü geceler." dedi ve kapının kolunu kavradı.

Ancak kapı açılmadı.

İkisinin de hesaba katmadığı bir şey vardı. Bu oda, gecenin belirli saatinden sonra kendisini otomatik kitler ve asla açılmazdı. "Neden hala gitmiyorsun sevimsiz Potter?" diye sordu Draco kapının açılmadığını anlamamış bir halde.

"Çünkü kapı açılmadı, seni zeki."

Harry arkasını dönüp asasını kapıya doğru tuttu. "Alohomora" diye fısıldadı asasına ancak hiçbir etkisi yoktu, büyü hiç yapılmamış gibi kapı kilitli duruyordu. Draco da gelip kapıyı zorladı ancak büyüyle bile açılmamıştı.

"Harika, bizi bulmalarına kadar buradayız." dedi Draco sinirle.

Harry ise anlık şok yaşıyor gibiydi. Draco Malfoy'la saatlerce kilitli kalmak?

Pekala,

En fazla ne kadar kötü olabilirdi ki?

yn: merhaba güzellerim❤️

gördüğünüz gibi orjinal melez prens Draco'nun gittiği odadan biraz farklı aosnsksnskdnkw kurgumu değiştirdim yani ühü. Öncelikle bu bir mini fic olacak yani en fazla altı yedi bölüm olur ve bu konu tartışmaya kapalı aıdnwknekdneldm❤️

kilitli anlarını yazacağım için başka çift olmayacak, only drarry diyebilirim yani ehe

uzun bir araya çekilmiş olmam arada ağzınıza bal çalıp kaçmayacağım anlamına gelmez, umarım bunu da seversiniz❤️

call out my nameWhere stories live. Discover now