altıncı saat -m-

12.2K 804 1K
                                    

I think I'm lost without you
I just feel crushed without you
I've been strong for so long
That I never thought how much I needed you

smutu nasıl ayıracağını bilemeyen yazarın dramı ksdljgkfds ben yine yıldızla ayırdım, umarım olmuştur :x ayrıca başta da belirttiğim gibi aşırı detaya girmemeye çalıştım

-sadece çalıştı-

——

"O halde yanalım, yanalım ve yeniden beraber doğalım." diye karşılık vermişti Draco Malfoy Harry Potter'ı dudaklarından öpmeden hemen önce. Bu eski, var olduğu sürece çok fazla şeye tanık olmamış hardal rengi kadife koltuk bir barışmaya şahit oluyordu şimdi, barışmaya ve doğuşa. Draco'nun eli nazikçe Harry'nin belini kavradı ve genç adamı kucağına çekti. Şimdi koltukta Draco oturuyor ve Harry onun kasıklarının üzerinde oturuyordu. 

"Sen istemediğin sürece sana dokunmam, hem sen bana dokunmaktan nefret etmiyor muydun?" dedi Draco alayla ve saklayamadığı bir mutlulukla. Harry utançla kızardı, söylediği cümlelerden anında pişman oluyordu ama geriye almak kolay değildi işte.

"Ama şimdi bana dokunmanı istiyorum Malfoy, dokunmazsan asıl nefret edeceğim bundan."

Draco sırıttı, gözlerinde tehlikeli parıltılar vardı ve pencereden yansıyan ışıkla güneşin doğmasına sadece bir saat kaldığını anlamak zor değildi. Draco Harry'i kendisine bastırdı ve dudaklarını genç adamın boynuna bastırdı. 

"Sana öyle bir dokunacağım ki, beni ve sana dokunuşlarımı düşünmediğin tek bir anın dahi kalmayacak."



***


Dudakları tekrar büyük bir tutkuyla buluştuğunda Harry inlemesini tutamadı ve dudakları yumuşak dudaklarla ezilirken karnının kasıldığını hissetti. Bu hissi anlatabileceği tüm kelimeler zihninden kaçışmıştı sanki, kalbi delirmiş gibi tepki veriyor ve bu an bitmesin istiyordu. Kasıklarına oturduğu adamın an ve an daha da belirginleşip büyüdüğünü de hissediyordu ancak kalbinde büyük bir heyecan vardı, korkutmuyordu olacak şeyler onu. 

Draco'nun elleri nazikçe Harry'nin süveterini çıkardı, bir yandan da Harry onun kıyafetlerinden kurtuluyordu. Odanın sıcaklığı daha çok mu artmıştı yoksa Draco sonunda gerçekten alev almaya mı başlamıştı karar veremiyordu. Dudakları tekrar ayrıldı, şimdi ikisi de sadece iç çamaşırlarıyla kalmışlardı ve Harry'nin teni buğday gibiyken Draco'nun bembeyaz vücuduyla birleşip sütlü kahveyi andırıyordu. Ne güzel de yakışıyordu vücutları. 

Draco Harry'i koltuğa yatırdı ve gözlerini zümrüt yeşili gözlerden bir an olsun ayırmadan dudaklarını göğsüne, tam kalbinin olduğu yere bastırdı. Sessiz bir anlaşma olmuş gibi hissediyordu Harry. Sessiz bir anlaşmayla Draco dudakları aracılığıyla sahip olduğu yeri işaretlemiş gibiydi. Harry ellerinin titremesini bastırmak için Draco'nun omuzlarına tutundu. Sarışın adamın dudakları şimdi göğüs ucunu öpüyor, çekiştiriyor ve onu tatlı bir işkencenin içine çekiyordu. 

"D- draco!"

Dudaklar ıslak bir yol izledi, kasığına kadar gelmiş ve sonra gözleriyle onay vermesi üzerine parmakları iç çamaşırını çıkarmıştı. 

"İsmimi dudaklarından duymayı daha çok istiyorum Harry. Gecenin devamında söyleyeceğin tek kelime buymuş gibi hem de."

Harry Draco'yu ensesinden kavradığı gibi kendisine çekti ve dudakları tekrar buluştu, Harry'nin bu dünya üzerinde gördüğü en güzel surat Draco'ya ait olabilirdi, öyle ki öpüşürken bile gözlerini açmak ve onu izlemek istiyordu. "Gecenin devamında değil, bir hayatın devamında bile ismini kendime mühürledim Draco."

call out my nameWhere stories live. Discover now