46.Bölüm - Tecavüz

350 36 9
                                    

Eylül Serkan'ın çıplak göğsüne kafasını koyup elini tutar. Serkan'ın da boştaki eli Eylül'ün sırtında bir ileri bir geri gidiyordu...

Serkan: Eylül... birşey sorucam ama nasıl soracağımı bilmiyorum...

Eylül: sor tabii Serkan...

Serkan: soracağım şey biraz özel aslında.

Eylül: birbirimizden gizlimiz saklımız olduğunu sanmıyorum... özellikle bugünden sonra

Serkan: aslında haklısın... Yağmur...yani şey senle Murat...

Eylül: Serkan bilmece gibi konuşma, anlayamıyorum. Direkt sor ne istiyorsan

Serkan: yani Yağmur... şey yani o tecavüz çocuğu mu?

Eylül böyle bir soru beklememişti. Ne diyeceğini bilemedi, kalakaldı..

Serkan : böyle pat diye sormam yanlıştı, pardon... boşver sen unut bunu sorduğumu

Eylül: hayır hayır... sadece bunu soracağını düşünmemiştim. Ve hayır, tecavüz çocuğu değil. Evet Murat'a aşık değildim ama sonuçta kocamdı ve bunu artık kabullenmiştim. Çocuk istemişti, ben de hak verdim sonuçta doğaldı bunu istemesi ama zorla olmadı. Yani Yağmur aşk çocuğu da değildi ama tecavüz çocuğu da değildi...

Serkan: anladım...

Eylül: peki o zaman ben de birşey sormak istiyorum, hazır konusu açılmışken...

Serkan : tabii ki ne istersen...

Eylül: Berenle severek evlenmedin ya, o zaman neden çocuk istedin ondan?

Serkan: aslında bir hataydı... senin bana hamile olduğunu söylediğin gün ben çok sinirlendim. Yani senden bir adım beklerken sen bana onun imkansız olduğunu söyledin resmen. Çok sinirlendim, hem de çok. Beren zaten geç olmadan çocuk istiyordu, ben de bir anlık sinirle kabul ettim...

Eylül: anladım...

Serkan, Eylül'ün saçlarına öpücükler bıraktı...

Serkan: nasıl tanıştınız? Muratla yani...

Eylül: ben ülkeme dönmek, gerçek ailemi bulmak istemiştim. Artık 18 yaşımı geçmiştim, yetişkindim, dolayısıyla bunu yapabilirdim, zaten buna hakkım vardı. Otobüsle İstanbul'a gelmekti planım. Ama daha önce tek başıma hiç böyle bir işe kalkışmamıştım. Orda tıp okuyordum, yarıda bırakıp İstanbul'daki bir okula geçiş yaptırdım. O sırada benden bir yaş büyük Muratla tanıştım, durumu anlattım, o da bana yardım edeceğini söyledi. İstanbula geldiğimde sudan çıkmış balık gibiydim, o ise çok zengindi, ailesinin ona aldığı bir ev bile vardı, beni orda ağırladı. Hatırladığım mahalleme geldim ama çok değişmişti. Artık tanıdığım kimseler kalmamış orada, annemi, Nazan teyzeyi, Ekrem amcayı sordum ama tanıyan kimse kalmamış o mahallede. Bu yüzden hayal kırıklığıyla geldim Murat'ın yanına. Hiç bir iz bulamayınca tüm ümidimi kaybettim. Ben okula gidip geldim, bir süre böyle aynı evde kaldık, hep yanımda oldu, destek oldu, çok iyiydi bana karşı. Bana evlenme teklif edince, daha önce kimseye aşık olmadığımdan, kabul ettim. Hem kalıcak bir yerim olacaktı, hem de bir sevenim. Yalnız kalmaktan iyidir diye düşündüm. Zaten ne farkederdi ki, zaten aynı evde yaşıyorduk, sevdiğim saygı duyduğum biriydi o. Ama tahmin ettiğim gibi olmadı, evlilik zormuş. Keşke evlenmeseydim, arkadaş olarak güzeldik dedim ama bunun için çok geçti.

Serkan: özür dilerim... kaybolmanın, bunları yaşamanın tüm suçlusu benim. Eğer böyle olmasaydı, aşık olmadığın bir adamla evlenmek zorunda kalmazdın...

Eylül : hayır saçmalama, hiçbiri senin suçun değildi Serkan...

Serkan: öyle Eylül öyle... aşık olmadığın bir adam dokundu sana, o öptü seni...

Eylül: zordu ama sonu güzel oldu... bak, burda seninleyim...

Serkan: bunları yaşamana gerek kalmadan da benim yanımda olabilirdin Eylül... çünkü ben seni bırakmazdım

Eylül: belki de iyi oldu...

Serkan : iyi mi oldu? Nasıl yani?

Eylül: kötü gibi görünüyor, haklısın. Ama herşeye, tüm bu yaşananlara bir de iyi yanından bakmak lazım.

Serkan : ben iyi bir yan göremiyorum...

Savrulan Yapraklar ?Where stories live. Discover now