73.Bölüm - Keyif

218 31 7
                                    

Eylülle Serkan çocukları pusete bırakıp karşılarına alırlar ve onları izlerlerken bir yandan kahvaltılarını yapıyorlardı...

Eylül: şansıma hava da çok güzelmiş...

Serkan: evet... ağacımız da kocaman olmuş... gölge yapıyor hepimize...

Eylül: evet... burası öyle güzel ki...

Serkan: hayalin bu muydu? Burda oturup birlikte piknik yapmak mı?

Eylül: evet... bu... sadece bu

Serkan : ben daha zor bir şey sanmıştım..

Eylül: Serkan, ben demedim mi sana bu halimle mutluyum diye? Şu velayet davası bir sonuçlansa, bir de Yağmur'um iyi olsa.. o zaman çok daha mutlu olucam...

Serkan : o da olacak canım... az kaldı..

Eylül: biliyorum... ee sürprizimi beğendin mi?

Serkan: bayıldım... sen ben çocuklarım biraradayız. Bir insan daha başka ne ister ki?

Eylül başını Serkanın omzuna koyar...

Eylül : aslında Songülle Güneyi de aradım, hep beraber gelicektik ama işleri varmış. Hep beraber olsaydık eğer, daha güzel olabilirdi. Sonuçta eskiden hep beraber burdaydık...

Serkan: evet ama iyi de olmuş... biz de burda yalnız kaldık...

Serkan hızlıca Eylül'ü öper...

Eylül: Serkan! Naapıyorsun?

Serkan : karımı öpüyorum... ne var bunda?

Eylül güler ve etrafına bakınır uzunca. Etraftaki evler dikkatini çeker....

Eylül : eskiden bu kadar yakında evler yoktu. Hep boştu buraları... şimdi her yer ev dolmuş ufacık bir alan kalmış... Şimdi bizi böyle piknik yaparken görenler deli diyordur...

Serkan : ben garip bir şey göremiyorum. Bir adam, karısı ve çocuklarıyla bir ağacın altında oturmuş, piknik yapıyor...

Eylül: ama burda garip değil mi? Yani biz böyle...

Serkan: onlar da bakmasınlar o zaman... zaten onlar nerden bilsinler bizim burdaki geçmişimizi? Değil mi?

Keyifle yemeklerini yiyip çocuklarıyla ilgilenirlerken Serkan gülerek aklındaki soruyu sorar Eylüle...

Serkan: Eylül, söyle bakalım, hani bana buraya birini getirmek istediğimi söylediğimde kimi getireceğimi sordun ya, kimi getireceğimi sandın gerçekten? Moralin baya bozuldu çünkü... farkettim...

Eylül : bilmiyorum... ben bir an sandım ki...

Serkan : ne sandın?

Eylül: bilmiyorum... o avukat olan arkadaşını çağıracağını düşündüm bir an...

Serkan : avukatı mı? Hale'yi buraya neden çağırayım ki Eylül? Neden böyle bir şey düşündün?

Eylül : bilmiyorum.. öyle geçti içimden işte... neyse boşver Serkan, tamam...

Serkan : Eylül, ben Hale ile sadece iyi bir avukat olduğu için görüştüm, bir öneriydi sadece. Bundan sonrası sende zaten, beğenmezsen, içine sinmezse de senin kararın bunu biliyorsun dimi? Her an avukatını değiştirebilirsin... ama Hale tanıdık olduğu için ücret konusunda yardımcı olacak. Hem de güvendiğim, bildiğim başarılı bir arkadaşım, hepsi bu. Ama buraya çağıracak kadar da yakınım değil...

Eylül : tamam... haklısın... ben çok yanlış şeyler düşündüm Serkan.. özür dilerim, gerçekten saçmaladım

Serkan : ne gibi şeyler düşündün?

Eylül : bilmiyorum.. yani şey... ne biliyim. Hale.. yani o güzel bir kadın, işinde başarılı... üstelik çekici, alımlı ve bakımlı... bir ona bir kendime bakınca sandım ki..

Serkan : ne yani? sana değil ona bakacağımı falan mı düşündün?

Eylül : tam olarak öyle değil, sonuçta sen benim kocamsın, bu yüzden sana çok güveniyorum ama.. kendimle onu karşılaştırınca...

Serkan: ne? sana inamıyorum Eylül gerçekten...

Serkan sinirlenmişti...

Eylül: dedim ya, saçmalamadım, bir an aklımdan öyle geçti...

Serkan: hem de aşırı saçmalamadın...daha ne yapmam gerekiyor Eylül? Sana kendimi ispatlamam için daha ne yapmam gerekiyor?

Eylül: Serkan hayır öyle değil...

Serkan birden ayağa kalkar, sinirlenmişti...

Serkan: akıl alır gibi değil...

Eylül: hayır Serkan hayır, noolur...

Serkan, sinirle Eylül'e arkasını döner...

Savrulan Yapraklar ?Where stories live. Discover now