110.Bölüm - Doğum

229 37 45
                                    

Serkan, Eylül'ün bağırmasıyla kendisine gelmişti.

Serkan: Eylül, doktor sancı olabileceğini söylemişti. Otur... dinlen şöyle

Eylül: suyum geldi Serkan...

Bunun ne anlama geldiğini anlamayan Serkan, Eylül'e aval aval bakıyordu...

Eylül: doğuruyorum yani!

Serkan : Eylül ne diyorsun sen, daha çok erken...

Eylül: biliyorum! Bir şey yap!

Serkan'ın eli ayağına dolanmıştı. Eylül'ü bırakıp arabaya yönelir ama araba yağıştan çamur olan yola saplanmış, çıkmıyordu... Serkan sert bir hareketle direksiyona vurdu...

Serkan: Allah kahretsin!

Serkan tekrar eve döndü. Evden çıkamayacaklarını anlamıştı. Bu yüzden ambulansı aradı...

Eylül: arabayla gidebiliriz.. iyiyim ben

Serkan: araba çamura saplanmış... çıkartamıyorum

Eylül: o zaman... ambulans da gelemez

Serkan : gelecek, gelmek zorunda Eylül.

Eylül: bilmiyorum, ah! Çok zor... korkuyorum...

Serkan : korkma... bulucaz bir yolunu...

Ambulans gelmek bilmiyordu...

Eylül: dayanamıyorum ben artık! Serkan bana yardım et

Serkan: nasıl?

Eylül: yatağa gitmeme yardım et...

Serkan, Eylül'ü kucaklayıp yatağa yatırmıştı.

Eylül: sana ne yapman gerektiğini anlatıcam. Bana yardım etmen gerek.

Eylül, bacaklarını kendine çekip açtığında Serkan, Eylül'ün niyetini anlar...

Serkan : hayır hayır... bekle Eylül, sık dişini. Ambulans gelene kadar doğuramazsın

Eylül: suyum geldi Serkan! Bekleyemez.

Serkan başının döndüğünü hissetti. Gördüğü tek doğum 6 yaşında annesiyle çarşıya gittiğinde bir köşede gördükleri sokak köpeğinin yaptığı doğumdu. Görür görmez korkup bayılmıştı zaten...

Ama karşısındaki çaresiz karısıydı. Soğukkanlı olması gerekiyordu.

Serkan : tamam tamam... ne yapmam lazım?

Eylül: sen karnıma bastıracaksın...

Serkan: yapamam Eylül... ya bir şey olursa?

Eylül: bastır Serkan! Bastır dedim!

Eylül öyle bağırmıştı ki, Serkan anında yapmaya başladı... Eylül çığlıklar attıkça, Serkanın korkusu katlanıyordu. Kızının kaybolduğunu öğrendiğinden beri kendinde değildi zaten. Hiçbir şey daha kötü olamaz derken bir de bu erken doğum gelmişti başlarına... hem de bu havada, dağın başında, bir başlarına...

Eylül'ün bağırmasıyla Serkan tekrar düşüncelerden sıyrıldı...

Eylül: ahhh! Bak Serkan... kontrol et.

Serkan: aha! Eylül başı...

Eylül: tamam... az kaldı... ah!

Serkan bunu görür görmez başının karardığını farketti. Bu olanlar onun gibi bir komisere rağmen çok fazlaydı...

Eylül: Serkan! Serkan kendine gel!

Serkan kafasını sallasa da kendini iyi hissetmiyordu, yine de Eylül'e yardım etmeye çalışıyordu. Böyle hayal etmemişti. Her şey zamanında olacaktı, Eylül hastanede doğuracaktı, oğlu da o da iyi olacaktı. Kızları, kardeşini görüp onu öpecekti... dördü de iyi olacaktı ama şimdi iyi olan kimse yok gibiydi...

Bebek doğduğunda Serkan Eylül'ün dediklerini yapar. Işık sonunda ağlamıştı...

Eylül: oh... çok şükür... Işık...

Serkan : başardık... başardık Eylül...

Eylül yorgun haliyle gülümsedi...

Eylül: sanki sen doğurdun...

Serkan: senden beter haldeydim... ömrümden ömür gitti...

Eylül: gördüm... bir ara bayılıyordun...

Serkan: her gün doğum yaptırmıyorum herhalde... tek gördüğüm doğum köpek doğumuydu...

Eylül: bak, tecrübeli sayılırsın

Serkan: görür görmez bayılmıştım...

Eylül gülmeye hal bulamadan gülümser sadece...

Eylül: Işık... kucağıma versene...

Serkan, Işık'ı Eylül'ün kucağına verdikten sonra Eylül oğlunu öper, sıkıca sarılır...

Serkan: iyi dimi?

Eylül: iyi gibi... yani dışarıdan bir şey görünmüyor. Ama hastaneye gidince öğreniriz...

Serkan pencere kenarına gitti... dışarıya baktı, birkaç saat önceki havadan eser yoktu. Güneş açmış, yağmur dinmişti...

Serkan: şansa bak... birkaç saat önce böyle değildi hava. Yağmur dindi...

Eylül: ya...

Serkan : güneş bile açmış... ambulans da gelir birazdan umarım...

Serkan hala havanın haline bakıyordu...Işık'ın ağlamasıyla tekrardan arkasına bakar. Eylül uykuya mı dalmıştı?

Serkan: sevgilim, uyuma kalk, arabayla götüreyim sizi hastaneye

Eylül cevap vermez... Işık'ı tutan elleri gevşemiş, yana düşştü... Serkan endişeyle Işık'ı Eylül'ün kucağından alıp yatağın yanına bırakır ve Eylül'le ilgilenir. Korkarak nabzını kontrol eder, ama bir şey hissedememişti....

Savrulan Yapraklar ?Where stories live. Discover now