•13•

7.1K 409 68
                                    

Acaba bu Taehyung muydu:

"Kimmiş?"
"İsmini söylemedi. Ama bizimle konuşmak istiyor."

Young-Nam atıldı:

"O da Y/N gibi biri olmalı. Konum at."
"Yine de tedbir almanız gerekmez mi? Ama beni bayılttığınız gibi değil. Dış görünüş olarak zaten insansınız diyebilirim. Biraz insan olarak konuşsanız iyi olabilir. O sırada ben de gelen kişiye balarım. Çünkü tanıyor olabilirim. "
"Peki tamam, öyle olsun. Ama gizlice bak yanımızda olma. Taehyung olduğundan mı şüpheleniyorsun?"

"Evet. Ama Yoona unni de olabilir."
"Chunga sen de gelme o zaman. İkinizde gizlice izleyin. Kısa bir süreliğine yanınıza geleceğim. Eğer bir fikriniz olursa söylersiniz."

Chunga ile onaylayarak başımızı salladık.

İçeri bir kız girdi. Saçlarını arkaya attı ve maskesini çıkardı. Soo-Min...hayır, olamaz. Eğer öğrenirlerse teker teker öldürebilir. Öyle bir manyak o.

Elini uzattı:

"Merhaba ben Soo-Min. Canavarlarla ilgileniyorum. Ayrıca arkadaşımın buraya girdiğini gördüm."
"Nasıl yani? O zaman neden hemen girmediniz. "
"Sadece biraz araştırmak istedim."
"Arkadaşınızın burada olduğunu sanmıyorum. Bir dakika telefonum mesaj geldi. Buna bakmam lazım. "
"Sorun değil. Ben de diğerleri ile tanışırım."
Seung: "Üzgünüz bizimde çok işimiz var. Sadece karşılamak için geldik. Burda bekleyin lütfen. Kwang sen de onunla dur. Merkalısındır zaten."
"Tabiiki adamım."

Yanımıza geldiler. Hemen anlattım Young-Nam onu geri göndermek için yanına geri gitti. Tam konuşacaktı ki Soo-Min:

"Sizin dışınızda da canavarlar var."
"Ne saçmalıyorsunuz küçük hanım?"
"Hepinizin canavar olduğunu biliyorum. Ya yardım etmeme izin verin ya da ölün."
"Bunu nerden uyduruyorsun?"
"Bu Kwang denilen aptalın vampir dişlerini görmek zor olmadı. Çok akıllı olsa gerek sırıtıp sırıtıp durdu. Ayrıca sizde de bir gariplik olduğunu sezdim. Eğer yardım etmemi kabul ederseniz söz veriyorum siz hiçbir zararım dokunmayacak."
"Ne yardımı?"
"Neler yaşadığınızı öğrenmek istiyorum. Ve yine huzurlu yaşamanızı istiyorum. Aslına sizin hakkınızda pek iyi düşünmüyordum ama sanırım fazla acı çektiniz. Çünkü saklanan tarafan sizsiniz."

Gözlerim kocaman açıktı. Bu kız cidden durmak bilmiyordu. Ama sanırım doğru yolu yavaş yavaş buluyordu.

Derin bir sessizlik vardı. Onları izlediğimiz yer fazla tozluydu. İstemsizce hapşırdım. Saklanmıştım ama sanırım kılpayı beni görmüştü.

"Y/N?"

Başka çarem yoktu. Çıkmak zorundaydım:

"Soo-Min senin burada ne işin var?"

Gözlerini kısarak gülümsedi:

"Size yardım edeceğim."
"Yalan söyleme!"
"Y/N cidden ben çok özür dilerim. Annemin canavarlar tarafından öldürülmediğini öğrendim. Geçen gün evde bir gazete parçası buldum. Annemin resmi, adı ve büyük bir trafik kazası yaptığı yazıyordu. Babam canavarların varlığına inanıyordu ve korkuyordu. Beni uzak tutmak için öyle bir yalan uydurmuş. Ben cidden iyi kalpliliğinize inanıyorum. Ne desen hakılısın Y/N . Ama bak ben artık anladım. Zaten bunu istemiyor muydun?"
"..."
"İnanmadın değil mi? Bunu düşünmüştüm. O yüzden o gazete parçasını da getirdim. Al."

Dikkatlice inceledim. Sanırsam Soo-Min cidden inanmaya başladı.

Parçayı geri verdim:

"Böyle düşündüğüne sevindim. "
"Şey bu arada teşekkür ederim."
"Ne için?"
"Eğer orada o vampire silah sıkarken beni engellemeseydin çok fazla pişmanlık duyacaktım. "
"Önemli değil."

Bana kocaman sarıldı. Evet cidden doğru yolu seçmişti.

Hepimiz bir araya toplandık ve bildiğimiz her şeyi anlattık. Zaten ben çoğunu biliyordum. Tek bilmem gereken şey Chunga'nın neden kızını bıraktıyıydı. Ama onunla göz göze geldiğimde bile benden uzaklaşıyordu. "Biraz hava alacağım." diyerek dışarı çıktı. Ben de arkasından gittim. Bir şey söylememe gerek yoktu. O hazır olduğunda zaten anlatırdı.

"Eşim bir insandı. Onun iyi olduğunu ve beni hoşgörüceğini ummuştum. Ama ona hiçbir zaman bir cadı olduğumu söyleyeme cesaretinde bulumadım, ta ki o güne kadar. Evlenmiştik ve çocuğumuz olmuştu. Yoona'nın cadı olduğunu anlamıştım. Bu yüzden eşimi de alıp onu canavarların kaldığı yere götürdüm. Hani senin şu gittiğin yere. Hoş karşılamadı. Tüm evlerde silah bulundururduk. Çünkü eğer bir problem olursa canavar olarak saldırmakistemezdik. Yoksa bizim sonumuzu ne olursa olsun getirirlerdi insanlar. Eşim de silahı yerini gördü. Hemen aldı ve bize doğru ateş etti. Tüm canavarlar etrafımıza geldi. Taehyung'un ailesine Yoona'yı emanet ettim ve eşimi durdurmaya çalıştım. Yaralandım, bir süre kendime gelemedim. Kendime geldiğimde eşimi öldürmek zorunda kaldıklarını söylediler. Yoona ise odanın en köşesine oturmuş ve gözlerini kocaman açmıştı. Gözleri ağlamaktan kıpkırmızı olmuştu. Ama o an ağlamıyordu. Zorla kalkarak yanına gittim, ona ne olduğunu sordum. Bir süre sonra "Babamın kalbini gördüm." dedi. Gözleri kıpırdamıyordu. Bir çocuğun babasının ölümünü izlemesi hatta organlarının çıkarılarak ölmesini görmesi hiç iyi değildi. Onu bu acıyla büyütemezdim. Ona karışımı içirdim ve gittim. Silahtan çok korkmuştu. Bu yüzden ona sadece "Artık silah yok." yani korkmasına gerek olmadığını söylemelerini istedim."
"Bunu ona anlatmalısın. Sonuçta o yarı insan."
"Onu çok özledim. "
"Merak etme en kısa zamanda birbirinize sıkıca sarılcaksınız."
"Umarım. Sen onun yakın arkadaşı mısın?"
"Sayılır."
"Başka bunun hakkında bir şey dedi mi?"
"O da sizi çok özlemiş."

Chunga'nın gözleri dolmuştu. İçeri girdik ve o tuvalete gitti. Ben ise diğerlerinin yanına oturmuştum.

Kalın bir ses tonu:

"Y/N!!!"

Ya bir şey diyim mi, Seung'la Kwang'ı acayip shipliyorum slakasdl. Keşke gerçek olsalar :"). Onlara ship kitabı bile yazmayı düşünüyorum. Ama ilk önce görünüşlerini belirlemeliyim lsmsşspsl.
Ve cidden gözlerim acıyor :" Ama buna değer, değil mi?♡

Vampir | KTHOnde histórias criam vida. Descubra agora