8.5

2.7K 150 81
                                    

Günümüz

-Sarp'ın ağzından-

Hayat. Yaşam ve ölüm arasındaki ince çizgi. Binevi kumar masası. Tüm bahislerin oynandığı, insanların her şeylerini ortaya koyduğu, çirkinleştiği, hile yaptığı, ellerini kirlettiği bir dövüş meydanı.

Kalleşçe, acımasız, zamansız bir vurgun. Tanıma hayat dışında bu kadar uygun ne olabilirdi?

Başka şartlar altında olsaydım bu duruma isterik bir şekilde gülebilirdim.

Aslında anlamadığım bir şey vardı tüm bunlar arasında.

Amaç gerçekten de kazanmaktı fakat neyi?

Tarihin başından beri bize öğretilen olay: Büyük balık küçük balığı yutar. Doğal seçilim.

Ve işte kazandın.

Ama neyi?

Neden buradasın?  Bu hayatta neyi istemekten korkuyorsun?

Neye deli oluyorsun ama yaklaştığında seni korlarıyla kuşatacağını bildiğinden elde etmeye çekiniyorsun?

Sen. Bu hayatta. Neyi. İstemekten. Korkuyorsun?

Kazanmak değildi mesele. İnsanların çoğu neye sahip olduklarını bile bilmezlerdi çoğu zaman. Kaybedene kadar.

Yeni bir araba.

Yirmi birinci yüzyıldaysanız bunun anlamı dört tekerlekli yeni özelliklere sahip bir araç değildi.

Hayır, artık zaman kazanmayacaksınız. Veya işle ev arası mesafe kısalmayacak. Değişim fiziksel değil.

Yeni bir aracın var ve yuvarlak toplantı masasının etrafındaki her kravatlınınkinden daha üstün.

O halde tebrikler: Doğal seçilimde hayatta kaldın.

Daha güçlüsün. Sözün diğerlerinden daha çok geçecek. Seçilmedin; kendini seçtirdin.

Veya evlendin.

Yeni bir düzen. Artık ebeveyn görevini gören insanların senin için inşaa ettiği suni dünyada değilsin, tebrikler.

Kendi boktan beşeri harikalarını oluşturmak üzeresin: Yeni bir ev, çift kişilik yatak odası, yeni bir ofis, çocukların...

İşte kendi dünyan.

Şimdi kazandın, değil mi?

Ama hala neyi kazandın bilmiyorsun.

Çünkü bunları sen istememiştin. Toplum sana dayattı. Onlar senden istedi. Ev, iş, aile, çocuklar... Onlar mı diretti yoksa sen mi istedin?

İşte buna gerçek bir cevap verebilenler asla kendilerine ihanet etmezdiler.

Onlar şanslı olanlardı, hayatta kalanlar. Gerisi ise... onlar için durum maalesef ki oldukça sıkıcı bir döngüden ibaret olacaktı. Ömürlerinin kalan yılları boyunca.

Bense...

Sarp Eralp.

Neyseki hiçbir zaman böyle bir aldatmacanın içinde olmamıştım.

Çünkü bir ailem yoktu.

Asla görmediğim bir anne, ilgisiz bir baba...

Ve abisi tarafından terk edilmiş bir çocuk.

Düz bir hikaye.

Oldukça sevgisiz.

Birisi gelene kadar. Birisi gelene ve her şeyi değiştirene kadar.

'cause i love u // texting - #wattys2018Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin