•Bölüm/Episode2•

607 21 2
                                    

İçinde ki kişi camı indirdi:
-Hanımefendi..
Yüzüne pek bakmadan kafamı öne eğip duymamazlıktan geldim ve yürümeye devam ettim. Benimle aynı hızla arabasını sürmeye devam etti.
-Hanımefendi pardon, pardon bakar mısınız?
Sanki sesi ruhuma işliyor,kalbime can veriyordu.
Birden duraksadım:
- Buyrun beyefendi,ne istemiştiniz?
-"Sizi şu durakta ki yolun karşısında gördüm. Yol kenarında bir arkadaşımı bekliyordum, dikkatimi çektiniz. O mahalleye ulaşım şuanlık kapalıymış diye duydum. Sizi gideceğiniz yere götürmeyi isterim. Hava da soğuk hem üşümüşsünüz de belli. Umarım beni yanlış anlamazsınız. "
Oldukça kibar dilli bir konuşma yapmıştı ama hiç tanımadığım,görmediğim bir adamdan bahsediyoruz sonuçta. Bunu kabul edemezdim. Biraz fevri mi davransaydım acaba? Hödük müsün kızım ya! En iyisi uygun bir dil ile reddetmekti.
-"Teşekkür ederim ama bunu kabul edemem. Az ilerden binerim ben, çok sağolun bu zarif düşünceniz için,iyi günler."
Ben yoluma devam ederken arabasını sürüyor ve kendi halinde beni ikna etme arayışındaydı. Çok konuşuyordu..
-"Hanımefendi bakın amacım asla kötü bir şey değil. Sadece bir kadına yardım etmek istiyorum. Bu siz tarafından yanlış mı anlaşıldı bilmiyorum ama.. Beni anlıyorsunuz değil mi? Umarım anlıyorsunuzdur sonra vicdan azabı çekmesin şu adam.."
Dakikada binlerce kelime sayabilecdk potansiyele sahipti. Bu kadar çok konuştuğu için sinirlenmiştim açıkçası. Dişlerimi sıkmaktan çene kaslarım ağrımıştı bile. Sinirden alnımda ki damarlar şişmiş bir şekilde durakladım:
-Beyefendi! Size hayır dedim değil mi? Neden hâlâ buradasınız? İşiniz yok mu sizin ya?
Gülerek
-Hanımefendi daha kaç kere daha sadece yardım etmek istediğimi söylemeliyim? Bu ricayı kırmayın lütfen.
Telefonumu elime alıp saate baktım. "Haahh!" Çok vaktim kalmamıştı kafeye yetişmek için. Tam o sırada Zafer tekrar aradı:
-Hadi be kızım ya! Ağaç olduk burda. Neredesin? Almaya geliyim mi?
-"Of tamam Zafer. Sık boğaz etmeyin insanı. Siz verin siparişleri ben size yetişirim."
Telefonu kapayıp çantaya koydum. Gerilmiştin doğrusu. Hızlı hızlı yürümeye başladım. Sinirden arabayı bile unutmuştum. yüksek bir sesle "Öykü'de motordu ya zaten!"
-Demek adın Öykü.
-Sen nereden biliyorsun ya?
-Tekrak gülümseyerek Az önce kendin söyledin ya.
Sinirden gözlerime kırmızı perde inmişti. Yetişebilmek için arabasına binmekten başka çarem yoktu.
-Anlaşılan yetişmen gereken bir yer var öyle mi?
-Neyse ne teklifin hâlâ geçerli mi?
-Tabii buyrun.
Elimde ki şemsiyeyi kapatıp arabanın önünden dolandım. Ön koltuğa oturmak için kapıya elimi uzatıp geri çektim. Arka kapıya yöneldim:
-Öykü Hanım,korkmayın yemem sizi. Buyrun,öne geçin lütfen.
Tam ağzımı açtım, konuşacağım:
-Lütfen.
Ön kapıyı açıp, oturdum. İçerisi sıcaktı. Acı soğuk yüzüme çarparken, kızarmış tenim sıcak ile temas edince yumuşadı. Çok üşümüşüm gerçekten.
-Nerede bu gideceğiniz yer tarif eder misiniz?
Kafamı ona çevirerek (ismi neydi acaba?)
-Şu caddeyi geçince, iki sokak arkada. Yeşilçam Kafe.
İndirdiği camı kaldırarak arabayı sürmeye koyuldu.
-Normal hayatında da bu kadar agresif biri misiniz acaba Öykü Hanım?
Az önce ki ruh halime göre böyle bir soru sormuştu anlaşılan.
-Aslında oldukça sakin, şen şakrak bir insanımdır. Ama basınca geliyor,tutamıyorum kendimi.
-Alaylı ve tatlı bir tavırla
-Şen şakrak biri olduğunuz belli canım. O benim olduğumu unuttuğunuz anda ki gidişinizden belli.
Nedendir bilmiyorum ama hoşuma gitmişti aslında bu sözleri. Beni gözleri ile tanımıştı sanki. Gözleri demişken.. Gözleri yeşildi. Su gibi berrak ve temiz. Baktıkça bakası geliyordu insanın. O konuşmaya devam ederken kafeye yaklaşmıştık bile.
-Az ilerde, sağ da iniyim ben. Hemen şurası.
-Tabii.
Kafenin önüne gelmiştik. Arabanın içi sıcak olduğu için,biraz mayışmıştım doğrusu.
-Buyrun Öykü Hanım.
-Şey ben çok teşekkür ederim. İyi niyetiniz için çok sağolun. Bu iyiliğinizi asla unutmayacağım.
-Ne demek,rica ederim.
-Tekrar teşekkürler, iyi günler.
Arabanın kapısını açıp indim. Kapıyı kapatıp, arkamı döndüm ve kafeye yöneldim. Adım atmama fırsat vermeden:
-Şey Öykü Hanım, bir saniye bakar mısınız?
Acaba ne diyecekti ki? Meraklanmıştım açıkçası. Olduğum yerde arkamı döndüm.
-Efendim.. Şey Bey,beyefendi?
Sürekli yaptığı utanma belası olan gülüşünü atarak
-İsmim Sinan. Maruz görürseniz sizinle daha yakından tanışmak isterim. Bugün sizi kuşkulandırdıysam kusura bakmayın. Daha başka türde,dosthane bir biçimde tanışmak..
İlk adımlar, her zaman doğru yola götürür.
Beklemediğim bir konuşma olmuştu,şaşırmıştım. Farkında olmadan kekelemiştim sanırım.
-N-nasıl yani? Tanışmak?
-Evet, iki medeni insan gibi bir yerlerde oturup, görüşmek. Gülümseyerek Hiç yapamadınız mı yoksa?
-A yok anladım..
-Düşünmek isterseniz eğer buyrun kartım. Bana iletirsiniz.
Kartını arabanın alt tarafında bulunan küçük bölümden çıkarıp, bana uzattı. Kartı almak için elimi uzattım. Tam kartı alacakken, elini geri çekti. Sinir olmuştum,dişlerimi sıkıp,gözümü devirerek:
-Yine noldu?
-Tamam tamam, sakin ol. Çok asisin ama sen.
Kafamı yana çevirerek gülüşümü gizledim.
-Mutlaka bana dön. Lütfen.
-Denerim, görüşürüz.
Bu sefer arkamı dönüp kafeye yönelebilmiştim. Kapıyı ittirdim ve içeri girdim. Bizimkiler ordaydı. Masaya doğru ilerlemeye başladığım da Zafer zevzek zevzek gülüyordu. Diğerleri de ona katılıyordu.
Alaylı, tatlı bir gülüş ile
-Noluyor ya, ne bu hâl? Kıkır kıkır. Zafer? Gamze? Ve diğerleri..
Gamze gülmeyi kesti.
-Kim şu yakışıklı adam Öykü?
Zafer söze katıldı.
-Aaa Gamzeciğim,insanların özel hayatına karışmamalıyız dimi arkadaşım?
Tekrar aralarında gülüşmeye başladılar. Arkamı dönüp arada ki camdan dışarı baktığım da hâlâ oradaydı. Muhtemelen içeri girmemi bekledi. Her zaman ki gibi gülümseyerek el salladı. Bende el salladım. Görüşürüz mânâsın da.
Zafer: Anlaşıldı neden geç kaldığın Öyk Hanım. Sen şimdiden bizi ekmeye başladıysan ohoo. Daha çok bekleriz biz.
-Ne ekmesi Zafer ya. Ne özeli ne hayatı? Bir arkadaşım sadece. Anlatırım sonra, hava çok soğuk,geç olmadan bir şeyler yiyip içip kalkalım.
Garsonu elimi havaya kaldırıp, işaret ederek yanıma çağırdım. İçimi ısıtacak bir şeyler sipariş etmek istedim.
-Ben bir sıcak çikolata alabilir miyim?
-Tabii efendim. Sizin başka bir isteğiniz var mı?
Zafer'ler ben gelmeden önce bir kaç şey atıştırdıkları için gerek duymadı.
-Hayır,sağolun. Unutur mu hiç. Zehir gibi çocuk. Sinan için ağzımdan kelime almaya çalışıyordu.
-Ee anlat bakalım kimmiş bu adam?

Ağla Karadeniz Where stories live. Discover now