10

1.4K 72 1
                                    

KaiSoo.

Jongin eve uğramayalı koskoca bir hafta olmuştu. Kyungsoo istese kaçabilirdi ama kalbi buna engel oluyordu. Gecenin geç saatlerine kadar Jongini bekliyordu ama nafileydi. Bazende camın önünde sabahlıyordu Kyungsoo. Gelen giden yoktu. 
Bu gecede herzamanki gibi geçmişti. Gün doğmaya başlarken Kyungsoo neredeyse uykusuna yeniliriyordu ki alt kattan anahtar sesi duyuldu. Kendine gelmeye çalışarak hışımla alt kata indi. Jongin elindeki bavullarla kapıdan çıkmak üzereyken anca yetişebilmişti. 
Cidden gidiyor muydu? Kyungsoo özgür mü olacaktı? Özgür ve onsuz.
Kyungsoo zaten hergün özgür kalabilmek için dua etmiyormuydu? Neden şimdi birden bire gitmek istemiyordu? Neden onun kalmasını istiyordu? Ona yaptıklarını gözardı edecek kadar çok mu seviyordu onu? Kyungsoo yüzsüzleşttiğini hisediyordu ama şu an bu umrunda bile değildi. Jongin, Kyungsoo'nun minik ayaklarının çıkardığı ses ile geriye döndü.
İfadesiz bakıyordu. İfadesiz ve soğuk. 

"Özgürsün." demişti üstü kapalı.

Kyungsoo gözlerinin dolduğunu hisedebiliyordu. Sessizce onların akmasına izin verdi. Jongin tam kapıdan çıkıyordu ki Kyungsoo kapıyı ittirip, kollarını sevdiği adama doladı. Şimdi gözyaşları Jongin'in sırtına damlıyordu. Birkaç kez burnunu çekti ağlamakta olan çocuk. Çenesi tittriyordu. Fakat konuşması gerektiğinin farkındaydı.

"Gitme Jongin. Yanlış birşey mi yaptım? Özür dilerim. Lütfen gitme. Cidden üzgünüm. Bilmeden seni mi kırdım? Yoksa sadece yetersiz miyim? Yada birine mi aşık oldun? Benim yüzümden gitme. Üzgünüm biliyorum seni mutlu edemedim. Ama istersen artık ne yaparsan yap sesimi çıkarmam. İstersen ağlamam. Gözyaş-"

Jongin göğüsündeki elleri sertçe ittirdi ve arkasına dönmeden konuştu.

"Özgürsün dedim ya. Ne yaparsan yap umursamıyorum. İstersen defol git istersen burada yaşamaya devam et. Umrumda değil." Bavullarını kaptığı gibi arabasına yöneldi. Arkasında kalbi kırık birini bırakarak, bulunduğu yerden uzaklaştı. O uzaklaşmaya devam ettikçe, Kyungsoo'nun kalbi dahada ağırlaşıyordu. Artık bu kalbi taşıyabileceğini sanmıyordu. 

................

XiuRis.

Garip geçen gecenin ardından bir hafta boyunca Wufan ve Minseok'un konuştuğu tek şey,
"Merhaba." 
"Merhaba." olmuştu. 
Gecenin sonu hayal kırıklığı ile sonlanmıştı.

-Flashback-

"Neden böylesin?" dedi Minseok kısık bir ses tonuyla.

"Nasılım?"

"Kalbin çok hızlı atıyor. Bana yaklaştığın an bunu bedenimde hisedebilmem zor olmadı. Neden yerinden çıkacak gibi atıyor? Hastalığın mı var?"

"Hayır. Sadece şu an bana çok yakınsın. Kalbimi yavaşlatamıyorum."

"N-ne?"

"Yani dedim ki şu an bana çok yakınsın ve yaz günlerindeyiz. Bana yakın olduğundan, özellikle bedenlerimiz biribirine değdiğinden sıcaklıyorum. Nefes almam zorlaşıyor ve kalbimde ona göre hareket ediyor. Ah çok sıcak. Sanırım yerde yatacağım. Nasıl olsa bütün yatağı kaplıyorsun."
Yastığını aldı ve soğuk zemine kıvrıldı. 
Minseok hayal kırıklığı ile kendini ona zıt olan tarafa çevirdi. O lanet olasıca soruyu sormasaydı belki şu an birlikte hala aynı yatakta yatıyor olabilirlerdi. Ama aslında onun yerde yatması Minseok'un işini kolaylaştırmaz mıydı? 'Unutma Minseok unutma. Onu düşünme. Amacın ondan uzaklaşmak, dahada yakın olmak değil. Bunu sakın unutma.' kendine hatırlatma yaparken uykuya anca sabaha karşı dalabilmişti. Minseok'un aksine Wufan hiç uyumamıştı.

-Flashback end-

Bu gün Okul gezisine gidecek olan öğrenciler yola çıkacaklardı. Yolculuk uzun sürecekti. 
Minseok ve Tao'da bu öğrencilerden ikisiydi. Sehun, Luhan'ı yanlız bırakmak istemediğini söylemişti. Bu nedenle gelemiyordu. Açıkçası bu Minseok'un katılacağı ilk okul gezisiydi. Gergin ve heycanlı hisediyordu. Tao ile şimdiden plan yapmışlardı bile. 
Okul müdürü her yıl yaptığı gibi onlara yazlık mı yoksa kışlık biryere gideceklerini tahmin etmesini istedi. Geziye giden hiçbir öğrenci nereye gideceğini bilmiyordu. 
Ve her öğrenci düşüncesine göre gerekli eşyalarını hazırlamıştı. Her öğrencinin tek bir seçeneği seçme hakkı vardı. Ya tamamen yazlık şeyler alacaklardı yada tamamen kalın, kışlık elbiseler. Tatil yapacakları yere gittiklerinde tahmini doğru çıkan bütün öğrencilere ödül verilecekti. Bu bir tür okul geleneği idi. 
Minseok yazlık, Tao ise kışlık tahminini sunmuştu. 
Uzun süren yolculuk ardından tatil yerine varmışlardı. Minseok yenilgiyle üzülürken, Tao sevinçten çığlık atıyordu. Hiç kalın elbisesi olmadığından, Tao'dan yaraylanacak gibi gözüküyordu. Büyük okul otobüsünden indiklerinde, Minseok rüzgarı tüm soğukluğuyla bedeninde hisettmişti. Üzerinde sadece ince bir kazak bulunuyordu. Haliyle titremeye başladı. Otobüse çokta uzak olmayan otele ulaşabildiklerinde, Müdür geziye gelen 50 kişiyi lobide toplayarak konuşma yaptı.

I Choose To Love YouHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin