1. Bölüm: Dokunuş.

3.7K 203 184
                                    

Farazi 1. Bölüm: Dokunuş.

İstanbul, Topkapı Sarayı (Günümüz)

Elimde sıkı sıkı tuttuğum gümüş paralarla tarihin muhteşem zenginliğini ortaya koyan arkeolojik buluntuları incelerken bulunduğum pozisyonun gerektirdiğini düşündüğüm edayla duruşumu dikleştirdim.

Sandığınız üzere yalnız değildim, araştırmalara ara vermeksizin devam ettiğim camekan bölmenin hemen karşısında neredeyse haftalarca yapacağımız araştırmalara yardımcı olacak arkeoloji bilimcileri bulunuyordu. Ve, bu projenin isimlerinden olmamı sağlayan üniversite profesörü Kerem Sayer de buradaydı. Topkapı Sarayı Müzesi'nin bünyesinde çeşitli araştırmalar yapmak, televizyonlara ismini duyurmak bütün tarih öğrencilerinin hayaliydi lakin burada olmayı başaran yalnızca bendim.

Ben, Mehir Hancızede.

Dönemsel çalışmaları başarıyla tamamlamıştım, kabarık bir araştırma dosyası hazırlamıştım, sınavlardan alabileceğim en yüksek puanları almıştım ve arkeolojik araştırmalara dahil olmaya hak kazanmıştım.

Şimdi buradaydım, Topkapı Sarayı'nda.

Bir devrin doğduğu, kalbinin yüzyıllarca attığı yerde.

Sessizce gülümsedim. Osmanlı zamanından gümüş paraları bulaştığı çamurlu topraktan temizlerken kulaklarım tur rehberinin müzeyi gezmeye gelen turistlere anlattığı detaylardaydı. Şeritlerin arkasında sakladıkları gümüş mücevherleri gösterdi. "Topkapı Sarayı Müzesi'nde bulunan bu gümüş eserler, zenginliğin sahip olunan gümüşle ölçüldüğü Osmanlı İmparatorluğu'nun hazinesinin önemli bir bölümünü oluşturmaktadır."

Dakikalar sonra parmağını hareketlendirdi, sergilenen gümüş ibrikleri gururla gösterdi. "Yaklaşık 2000 civarında gümüş eserden oluşan Saray koleksiyonu, Osmanlı Saray hazinesinden intikal eden gümüşler, padişahların cülûs yıldönümlerinde aldıkları hediyeler ve Avrupalı diplomatların ziyaretlerinde padişahlara getirdikleri gümüşlerin yanı sıra bağışlanan ve satın alınan eserlerle oluşturulmuştur."

Arkeoloji bilimcinin anlattıklarını dinlemeye devam edecekken omzuma dokunan elle birlikte olduğum yerde sıçramıştım. Omzuma dokunan kişi, araştırmalarıma yardımcı olmak için benimle birlikte gelen arkadaşım Berendi.

Kıvırcık saçlarını savurarak, neşeyle gülümsedi. Dişleri, kusursuz görünüyordu. "Ah Mehir, sakin ol. Seni korkutmak istememiştim."

Elimi havada öylece salladım, önemsiz dermişcesine. "Anlatılanları dinliyordum, dalmışım birden."

"Anlıyorum ama sence de çok çalışmıyor musun?" dedi, ince parmaklarının arasında tuttuğu kek kabını bana uzatırken. "Yalnızca tarih yapıyorsunuz, tarihi yeniden yazmayacağınıza göre ara verebilirsin değil mi?"

FARAZİ Where stories live. Discover now