III

484 44 8
                                    

sabahın köründe kapısına vurulmasıyla zorlukla açtı gözlerini. kim olduğunu düşünmesine gerek bile yoktu. zaten biliyordu.

bir rahat bırakmıyorsun be senpai.

kendini yataktan atıp üzerinde, yamuk yumuk olmuş şortu ve çıplak üstünü umursamadan kapıya yöneldi.

diken saçlı olan, sabahın bir saatinde böyle bir görüntüye maruz kalmasıyla ne diyeceğini bilemedi. sonra sinirlendi. kafasına bir tane geçirirken sarışının, gidip adam akıllı giyinmesini tembihlemeyi de ihmâl etmedi.

sarışının ona kafa sallamasına rağmen birinci önceliği olmadığını fark etti kelimelerinin ve bağırarak sarışını içeri soktu. küçük bir çocuğa baktığına dair söylenirken sarışını giydirdi. sarışının sesi çıkmıyordu. bileğinden tuttu.

"maça geliyorsun." sarışın ilk defa bir tepki verdi.

"ne? hayır ne işim var orada?" dediği anda yine şiddete uğradı. eliyle kolunu ovuştururken çenesine gelen büyüğüne baktı.

gözlerinden resmen ateş fışkırıyordu.

"gelmek istemiyorum." kasamatsu, onun itirazlarını umursamadan bileğinden çekiştirmeye devam ederken sarışın bir süre sonra kendini tutamadı ve bileğini sertçe kurtardı. büyüğü hızla eliyle uyguladığı baskıdan kurtulunmasıyla dengesini koruyamadı, yere yapıştı.

"ne-" sarışın, büyüğünün lafını bölmeyi umursamadan bağırdı.

"ben kaijo'dan değilim artık! maça gitmemin bir anlamı yok!" diken saçlı olan, bütün öfkenin damarlarında dolaşan kana karıştığını hissetti. sinirle ayaklanıp sarışının yakasına yapıştı ve onu yere yapıştırıp üzerine çıkarken yüzüne bağırmaya başladı.

"ne demek değilsin! sen kaijo'dansın. oynayamaman, bizden olmadığın anlamına gelmiyor aptal! sana değer vermemizin tek sebebi oldukça iyi bir oyuncu olman değil! gözümüzdeki tek değerin bu değil!"

sarışın, gözlerinin açıldığını hissetti. ah hayır, mecâzi anlamda.

"s-senpai." gözleri dolmaya başladı, büyüğü onun üzerinden kalktı. şefkâtle saçlarını okşayıp sarışını da kaldırdı ve ikili beraber evden çıktı.

let me heal you  ✿  aokise ✓Where stories live. Discover now