XIII

411 35 1
                                    

akashi seijuro, önündeki bembeyaz odadaki ortalama boyutta olan yatakta yatan kişiye baktı.

sol elmacı kemiğini kaplayan derisi morarmıştı, boğazında kızarıklık vardı. dudağı ve kaşı patlamış. dağıtılmıştı resmen.

"anlat." diye fısıldadı. yatan kişinin kendisini duyduğunu gayet iyi biliyordu.

"n-ne istiyorsun ... aka-shi?" seijuro, birkaç adım atarak yatağın sol tarafına yöneldi. göz göze geldiler.

"anlatmanı istiyorum shougo." siyah saçlı oğlan, başını kaldırmak istedi ama yapamadı. yüzüne bakmaktan vazgeçti.

"o mükemmeliğin başkasına ait olması haksızlık." seijuro kaşlarını çattı.

"bunu ona zarar vererek mi belli ediyorsun?" haizaki gülmeye çalıştı, patlamış bir dudakla pek mümkün değildi gerçi.

"bazen bir şey istersin, başta sadece ister hiçbir çaba göstermezsin. devam eder, birkaç şey denersin. yine olmaz. çâresiz hissedersin, içindeki istek kabarır. durdurulamaz hâle gelir. kafayı takarsın, illâ da olsun istersin."

seijuro yüzünde hiçbir mimik hareket etmezken dinliyordu. haizaki devam edecekken elini kaldırıp onu durdurdu.

ortamdaki baskı farklılaştı, aldığı nefes yetmiyormuş gibi hissetti. yanında dikilip ona tepeden bakan delici gözlere bakmaya korktu. ürktü. midesi ağrımaya başladı, bedenini endişe kapladı.

altın gözlü imparatorun, emirlerine karşı gelemezdi.

"bir daha asla." diye fısıldadı seijuro. haizaki sinir sisteminin çalışmadığını hissine kapıldı.

kapıya yürüyen tok sesleri duydu. adımlar yavaşça uzaklaştı. kapı kolunun indirilmesi ile çıkan metalik ses, ardından kapatılması. oldukça sakince.

imparatorun artık bir kardeşi var.

*

kise ryouta, evde daha fazla kalırsa delirmeye başlayacağı endişesiyle çıkıp yürümeye başladığında kendisini ortaokulunun önünde buldu.

oldukça büyük binaya, spor salonlarına ve bahçesine bakarak teker teker inceledi. hiçbir şey değişmemiş.. saat oldukça geç idi. güvenlik kulübesindeki adamın elinde turuncu ışığı yanan küçük bir dal ile, sigara oluyordu bu, yürüyüp tur atmaya başladığını fark etti.

çevik bir hareketle kapıya tırmandı ve sağ bileğinin üzerine düşmemeye özen göstererek yere sağ salim indi.

karanlık olduğu için yalnızca binaların heybetini görebiliyordu. kulübenin oraya bir bakış daha attı.

daha gelmemişti.

sırıttı ve spor salonlarına doğru yürüdü. önündeki koridora benzeyen yolu gördü, açıktı gerçi. kapalı bir alan değildi.

ilk gördüğüm yer.

elini alnına koydu, hatıraların kurbanı olacaktı. gayet belliydi. yine de burada olmak onu mutlu etti. spor salonunun önünde durup elini kola yönlendirdi. kendine doğru çektiğinde kapalı olduğunu fark etti, metalik bir ses ile ve pes edip kapıyı bıraktı. yürümeye devam etti.

ana binaya geldiğinde açık olduğunu fark ettiği bir camdan içeri girdi. içerisi fazlasıyla karanlıktı, ürktü bir an. koridorda yankılanan kendi ayakkabısının sesi daha fazla ürpermesine sebep oldu.

ne yapıyordu ki burada? bu tarz aksiyonlar pek ona göre değildi. üst kata çıktı. solda gördüğü sınıfı hemen tanıdı.

benim sınıfım.

daha sonra sağ tarafındaki sınıfa baktı.

senin sınıfın, aominecchi.

neredeyse her derste başını sağına çevirip kendisi gibi arkalarda oturan, dersi umursamayan esmer çocuğu izlediğini hatırladı. eliyle çenesini desteklerken dalıp gidişini, zil çaldığında önünde aniden beliren kuroko ile korkmasını ve kafasını sıraya vurmasını...

kıkırdadı.

ilerlemeye devam etti. sıra sıra akashi, kuroko ve diğerlerinin sınıflarını geçti. etrafa bakarken nereye gittiğini fark etmedi.

önüne döndüğünde gördüğü silüet çığlık atmasına sebep oldu. bedeninin geriye savrulmasıyla kendini tutmadı ve yere düştü.

birden silüetin de gitmesiyle kaşları havaya kalktı.

kendi gölgemden korktum.

elini yüzüne götürüp kapattı, derin nefesler aldı. başını kaldırıp önündeki kapıya baktı. göz bebekleri ışık olmadığı için oldukça büyümüştü ama hatırladıklarıyla küçüldüğünü hissetti.

"y-yapma.. lütfen."

yalvarışlarına râğmen bedeninin ağırlıkla ezilmesini hatırladı. bedenindeki hem fiziksel hem de ruhsal acının, bütün benliğini yaralamasını hissetti.

"bı-rak!" çığlık atamamasını, ağzını kapatan baskının çığlıklarını yutmasına sebep oluşunu..

bedeni titredi, ellerini sıkmaya başladığında gözlerinden damlayan yaşların zemine düşüp küçük bir ses çıkarttığını duydu.

farkında bile olmadan, transa geçmişti. kendi kendine mırıldanıyordu. yaklaşılmamasını, uzak durulmasını, bırakılmasını, dokunulmamasını, istemeyişini.

hissettiği çâresizlik ile fısıldadığı ismi.

"ao-mi..nechhi"

sanki onu bu lanet rüyadan çıkartabilecekmiş gibi, onu duyup da yardım edebilecekmiş gibi. bedeninin her seferinde savrulmasını, o acıyı hayatı boyunca unutmayacağını bilmesine râğmen sanki onu kurtarabilecekmiş gibi ona seslendiğini... bütün ayrıntıları, her şeyi hatırlıyordu.

hâlbuki hiçbir şeyden haberi yoktu, mezuniyet günü aomine, ayrılmış olmalarına sarışının uzak kalmasına dayanamayıp tekrardan birlikte olmak istediğini söyleyecekken..

sadece adını, âşık olduğu esmer adamın ses tonuyla harmanlanmasını duyduğu an, kendini ihanet etmiş gibi hissetmişti.

hiçbir suçu yoktu, ama kirli hissediyordu. ona lâyık olamayacağını biliyordu.

sadece adının âşık olduğu esmer adamın ses tonuyla harmanlandığını duyduğu an, kaçıp gitmişti.

"kise?" ve şimdi.

sadece âşık olduğu adamın dudaklarından kopan kendi adı, şaşkınlığı ve korkusuyla...

başını arkasına çevirip aşina olduğu bedene ruhsuz bakışlarla karşılık verdi, esmerin hızla koşup, birkaç adımda yanına yetişmesini unutmak istemiyordu.

kendini güvende hissettiren bu sıcaklığı bırakmak istemiyordu, ellerini beline sarıp yardım dilenircesine sıkarken, esmerin yere eğilmiş bedenine gömerken kendini...

kulağına fısıldayan o kalın, erkeksi ses tonunu duymaktan âciz kalmak istemedi.

"geçti.." güvende olacağı güvencesini veren ses tonuna kendini teslim edip, başını göğsüne gömdü.

bana yardım et aominecchi...

ve yine. kulağına fısıldanan cümleler, beyninde tek bir şeyi işâret ediyordu.

"yaralarını sarmak, sana yardım etmek istiyorum sarışın."

sana olan âşkımı yaşamama izin ver aominecchi.

let me heal you  ✿  aokise ✓Where stories live. Discover now