9.?Çözüm yolunu bulamamak.

2.1K 198 59
                                    



*

Elimde dondurma kabına sinirle geçiriyorum kaşığı.Kendimi delirmişim gibi hissediyorum.Bir yandan dondurma yiyip,bir yandan da ona saydırmayı nasıl başardığımı kendim bile bilmiyorum.

"Neymiş?!Gidecekmişim!Aptal!Salak!Gerizekalı!Gergedan!Böcek."

Oturduğum bank ayaklarımın gazabından kurtulamıyor.Hızlı hızlı sallayıp durduğum için ayak kısımlarına sürekli değiyor.

Bir kız yanıma oturduğunda bir şeyler sorup duruyor.Anlamadığım için yüzüne bön bön bakıyorum.Sonunda onunla ingilizcemin yettiği yere kadar konuşuyorum.

"Üzgünüm,sizi anlamıyorum."

"Ah!Asıl ben üzgünüm.Rusça konuşmam benim hatam.Sahile inmem gerekiyor.Nereden gitmem gerek?"

Yüzüm sahil sözünü duymasıyla düşüyor.Ne güzel tatlı tatlı anlatacaktım.Ama!Aklıma yine o geldi.Pislik olan herif!

"Bir sorununuz var sanırım."diyor gülümseyerek.

Kafamı sallıyorum.İçimdekileri dondurmaya döktüğüm için sinirlerim yatışmıyor."Anlatmak istermisiniz?"

Gözlerim şaşkınlıkla kırpışıyor."Neden?"

Yine gülümsüyor."Kocam bir türk.Her ne kadar üç yıldır evli olsak bile ne ben türkçe bilirim,ne de o rusça bilir.Anlaşa bildiğimiz dil ingilizce."bakışları çantasına kayıyor."Buna rağmen o türkçe konuştuğunda onu anlıyormuş gibi hissederim.O da öyle.Ve o hep bana şöyle der; bir birimizi tanımayan iki yabancı gibiyiz.Sanki başka dillerde konuşsak bile bir birimizi anlıyoruz."

İmreniyorum ilişkilerine.Bir an gözümün önüne annemle babam geliyor.Onlar türkçe bile anlaşmadığını söylesem yeriydi.

"Bir arkadaşım var,"diye başlıyorum anlatmaya,hiç adını bile bilmediğim bir yabancıya.Üstelik hikayesinden etkilendiğimi söylemeden geçemeyeceğim.

Kelimlerim bittiğinde ona bakıyorum.Bana,"Geçmeyecek,"diyor.Anlamıyorum."Onun için iki yıl boyunca bitmeyen bir şey,hiç geçmeyecek."

Sonrada ona yarım yamalak tarif ettiğim sahil tarafa yürümeye başlıyor.Arkasından uzun uzun bakıyorum."Garip kadın."diye mırıldanıyorum.

Eriyen dondurmamı yandaki çöp kutusuna basket atmaya çalışıyorum.Yere düşmesiyle omuzlarım yine düşüyor.Neyseki yüz üstü düşüp daha da sinirlenmeme izin vermiyor.Ayağa kalkıp düzgün bir şekilde çöp kutusuna atıyorum.

Yürümeye başladığım da ağaçların bir uzayıp bir kısalmasını kaçırmamaya çalışıyorum.Bu yaptığım birer delilik.Ama umrumda değil.

Evimizin sitesine girdiğimde babamın arabasıyla karşılaşıyorum.Yanımdan keçip gitmek istediğinde beni görüp duruyor."Bebeğim,iyi misin?"diye soruyor penceresini sonun kadar açıp çatılan kaşlarıyla beni izleyerek.

"İyiyim."dedim omuzlarımı dikleştirmeye çalışarak."Sen nerden geliyorsun?En son evden çıktığımda evdeydin."

"Sen çıktıktan sonra,arkadaşlar aradı.Yanlarına uğradım."

Kafamı sallayıp anladığımı belirtiyorum."Baba,"seslenmemle,"Efendim kızım?"diye soruyor.

Aklımdaki sorular bir anda dağılıyor.Saçma olduklarını düşündüğüm için kendimle çelişkiye giriyorum."Burada böylece dikilecek miyiz?Eve geçelim."diyorum en sonunda.

Koca Yaşlı Şişko Dünya.Where stories live. Discover now