he's coming

2K 227 109
                                    


Uzun süredir yazmadığım için hikayenin yazımındaki bakış açısını unutmuşum ve yanlışlıkla Elizabeth'in ağzından yazmışım. Sonuna geldiğimde fark ettim ve maalesef böyle atmak zorundayım sjsjs 

Finale yaklaşmak üzereyiz. Artık daha fazla yazacak şey bulamıyorum. 

Sizi seviyorum, iyi okumalar.

Elizabeth;

Kim bilebilirdi ki uzaydan gelecek olan acımasız bir düşmana karşı savaş planları yaparken gerçek aşkı bulacağımı? Kendi adıma konuşmak gerekirse asla tahmin edemezdim. Hayatım boyunca ne sevmeye ne de sevilmeye vaktim olmuştu. Vaktim olsa bile asla sevileceğimi düşünmemiştim. Şimdi ise hayatımda gördüğüm en güzel gözlere sahip olan ve tuhaf bir kostüm giyen adam ile sevgiliydim. Yani, galiba öyleydim çünkü bana bunu açık açık söylememişti. Sadece bana olan hislerini itiraf etmişti ve sonra da onu öpmüştüm. Sevgili olup olmadığımızı bilmiyorum ama umarım öyleyizdir.

"Günaydın Bay orada burada portal yaratabilen herifin sevgilisi olan harika kadın!"

Hayatımda duyduğum en tuhaf cümle olabilirdi. Yatağın üzerine zıplayan Wade'e bakıp gözlerimi devirdim. Sabahın köründe bu enerjiyi nasıl bulabiliyordu?

"Sana da günaydın Bay gidip Elizabeth'in kafasını şişirmeliyim çünkü ben geri zekalının önde gideniyim."

Kahkaha atmaya başladığında istemeden ben de gülmüştüm. "Sana böyle şeyler söyletmeye bayılıyorum. Aslında... buraya sana veda etmeye geldim."

Kaşlarım havaya kalkarken ciddileşen suratına bakakaldım. "Ne vedası?"

"Biliyorsun, sen ve ben... aramızda bir şeyler vardı ama sen tuhaf sakallı büyücüyü tercih ettin. Ben ikinci adam olmayı kaldıramam. Çok seksi bir hatunsun ama kusura bakma, senin metresin olamam. Bu seni son görüşüm ve veda busesi hak ettiğimi düşünüyorum."

Saçmaladığını fark ettiğimde onu dinlemeyi bırakmıştım. Ki bu direkt ağzını açtığı zaman oluyor. "Wade... sen bir geri zekalısın."

"Veda busesi?" Bana doğru eğildiğinde birisi onu kolundan geriye çekti ve turuncu ışıklarla sarılı boşluğa itti. Şaşkınlık içinde bakarken Stephen'a dönüp kahkaha attım. Wade'i portala atmıştı.

"Hay sikeyim ya! Kıçım kırıldı. Şükürler olsun ki kendimi yenileyebiliyordum yoksa ömür boyu yamuk bir kıçla yaşamak zorunda kalacaktım."

"Diline dikkat et Wade!"

"Dilimi sikeyim efendim! Ay pardon bu da yoktu! Dilimi keseyim efendim, keseyim. Tanrı Amerika'yı korusun."

Aşağı kattan gelen seslerle kahkaham şiddetlenmişti. Stephen yatağın kenarına oturup beni izlemeye başladığında ise hala katıla katıla gülüyordum.

"Onu portala attığına inanamıyorum! Bu efsane bir hareketti."

"Beğenmene sevindim. Şimdi günaydın öpücüğümü alabilir miyim?"

"Bu ne be herkes gelmiş öpücük istiyor! "

"Az önceki kırmızı kostümlü bir sapıktı. Şu an bu talepte bulunan erkek arkadaşın."

Son söylediği kelime ile sırıtmaya başlamıştım. "Mantıklı." Bana yaklaşıp dudaklarıma hafif bir öpücük kondurduğunda öleceğimi hissetmiştim. Liseli bir ergen gibi heyecanlanmam normal miydi bilmiyorum ama normal olmasa da bunu durdurabileceğimi sanmıyordum.

Vertigo(Doctor Strange)Where stories live. Discover now