Bölüm:3 "Ev"

223 30 0
                                    


"BÖLÜM:3 EV"

  İnsan, bazen kendi saatini yaratmaya çalışırdı sadece saatin yelkovanında huzurlu kalabilmek için, durdu sanırız aslında... Yaşananlardan sonra ancak bizi bu avutur değil mi?

  Ben de şu an zamanı durdurup kendimi avutmaya çalışmak isterdim ama olmuyordu.

  O sapığı bulup öldürmek istiyordum. Telefonu elim de kırarcasına sıkıyordum. Ben bu kara gözlü oğlanın yanına niye gittiysem?  Hayatta mı bari? Onu bulmayı bir kenera not ettim.

   Birinin boğazına yapışıp 'nerede lan o sapık ha? Getirin lan onu bana öldüreceğim' demek isterdim maalesef hayaldi bunlar. Bununla kendimi avutmaya çalışıp etrafı dikizlemeye başladım.

  Etrafa baka baka barın arkasına doğru yürüdüm. Nerede o it?

  Lambanın tam önün de karartılık gördüm. 'döner bıçağı verin lan!' demek isterdim ama o karartıyla bakışmaya başladım. Telefonum titredin de mesajı açık baktım.

  Gizli Numara: İyice bak.

  Bir de şifreli konuşmaya mı başladık. Allah'ım ben daha neleri göreceğim. Görmez olaydım o sızmışı. Karatıya pür dikkat bakmaya başladım. Ona doğru adım atıcağım da telefonum titredi.

  Gizli Numara: Yaklaşırsan ölürsün. Bu bizim açımızdan iyi olmaz ateşlim.

  Kaşlarım alayla yukarı kalktı. Hadi ya? Gideyim de görsün o it. İçimde ki ses bana hak veriyordu. İlginç.

  Oraya doğru yaklaştığım da bir ses duydum. Telefonum titrediğin de bakmadım. Sakin olmalıyım. Bu karartı neden hareket etmiyor?

  Aramız da on adımlık mesafe kaldığın da 'tik tak' seslerini duyunca kaskatı kesildim. Bir adım daha atıcağım da bir kol beni kendine çektiğin de patlama sesi duydum.

  Kalbim korkudan hızlı atıyordu. Üstümde ki kişiye baktığım da bir şokla daha da sarsıldım.

  "Kara göz?"

  Bunu diyince bana değişik değişik bakmaya başladı. Ağırlığını bana vermemeye çalışıp kollarını iki yanıma koydu.

  "Ne arıyorsun burada?" diye sordum.

  Yüzümü inceleyip "Asıl sen bura da ne arıyorsun Maviş?"

  Maviş? O kadar kelimeden bu sözcüğe takıldım ya. Derin bir nefes aldığım da göğüslerimiz birbirine değdi. Derin bir nefes aldığım da  kara göz kaskatı kesilmişti.

  Bakışlarını patlayan yere çevirdi. Baktıktan sonra bana dönüp "Neden buradaydın?" diye sordu. Kaşlarımı çattım. "Bana mesaj atıldı geldim ben de?" bunu sorar gibi söyledim.

  Kara göz anın da kaşlarını çattı. "Mesaj ha?" bunu kendi kendine konuşuyormuş gibi söylemişti. Ayağa kalkıp elini bana uzattı. Elini uzatınca şaşırdım bozuntuya vermeden ellerini tuttum. Beni kaldırınca ellerimiz ayrıldı.

  "Gel benle," dedi. Bir şey demeden yanın da yürümeye başladım. Arabasının yanın da durunca telefonu çıkarıp oyalandıktan sonra kulağına götürdü. "Yıldıray evime gelip konuşmamız lazım...Kız?...Onunla gel o zaman?" dedikten sonra telefonu kapadı.

  Kız? Acaba kız kimdi?

  "Bin," dedi. Beni eve mi atıcaktı? Orada ölmeye razıydım. Bana bakıp "Bir şey yapmayacağım bin," dedi. İlk başta tereddütte kaldıktan sonra bindim.

Mürekkebin Siyah KelepçesiWhere stories live. Discover now