Bölüm:5 "Barın Işıkları"

130 27 0
                                    


BÖLÜM:5 "BARIN IŞIKLARI"

Bazı şeyler istemsiz olurdu. Hapşırmak,esnemek,öksürmek,göz kırpmak, duygulu bir anda gözleriniz istemsiz dolması ve ne bileyim,özlemek gibi...

Bütün bu istemsizler aklımdan uçmuştu. Ne ara aklıma geldiyse?

Konuşsam dudaklarımız birbirine değecekti.

Barın ışıkları kesildiğin de herkes 'aaa' diye bağırdı.

Ural geri adım attı. Rahatça derin bir nefes alıp elimi kalbime götürdüm. Ural şu an ne yaptığımı göremezdi. Kalbim değişik atıyordu?

Kolundan tutup "Ural?" diye fısıldadım. Belimden tuttu "Sakin ol Maviş," diye fısıldadı. Ellerimi gömleğini üstüne götürdüm ve sertçe sıktım. "Sakin ol," dedi. Görmediği halde başımı salladım. İçimde ki ses barın ışıklarına sövüyordu.

Alnını alnıma yaslayıp "Birazdan gelir," dedi. Bazıları telefonun flashını yakmıştı. Yağmur ve Yıldıray ne hâldeydi bilmiyordum. Gözlerimi kapatıp "Korkmuyorum saten," diye fısıldadım. Güler gibi ses çıkardı.

Işıkların geldiğin de müzikte devam etmeye başladı. Gözlerimi açtığım da göz göze geldik. Öksürüp "Boğazıma bira kaçtı," diye geveledim. Ellerimi çektim ve duvarla arasından ayrıldım. Koray'a baktığım da bana 'vay be' bakışı attı. İçimde ki ses 'başka bakış atsan anamı ağlatacağım' diyordu.

Bar taburesinden kot ceketimi aldım. Giydiğim de telefonum titremişti. Alıp baktım.

Gizli Numara: Ayıp! Öpüşülür mü? Barın ışıkları da güzel yanıyordu ama değil mi ateşlim?

Buradaydı. "Allah kahretsin!" diye bağırdım. Etrafa iyice inceledim. Siyah kapüşonlu biri gördüğüm de oraya koştum. Başını kaldırmadan adımlarını hızlandırıp yürüdü. "Orusbu çocuğu!" diye bağırdım. Yanına koşacağım da bedenlere çarpıp duruyordum. "Çekilin lan!" diye bağırdım. Siyah kapüşonluya baktığım da sırıtarak uzaklaştı. Beynime darbe yemiş gibi afalladım. Bu oydu! Dizlerimin üstüne düştüm. Sinirden tırnaklarımı bacağıma batırdım. Bir kaç damla bacağıma aktı. Sinirden ağladığım da hiç sevmiyordum.

Biri benim önümde dizlerinin üstün de çöktü. İki parmağımı çeneme koyup bakışlarımı kara gözlere çevirdi. Ağladığımı görünce şaşırdı. Bozuntuya vermeden geri eski hâline döndü. "Neden ağlıyorsun?" diye sordu.

Çenemde ki ellere vurup hızlıca çıkışa koştum. Arka çıkışa geldiğim de kimse yoktu. "Seni bulacağım!" diye bağırdım. Boş sokakta sesim yankılandı. Sinirden ağlamaya devam ederken başımı duvara yasladım.

"Orusbu çocuğu!" tekrardan bağırdım. Biri bana dokununca o siyahlıdır diye sertçe yakasından tutup duvara yasladım. Ural'ı görünce ellerim gevşedi. "Mesaj mı attı o pezevenk?" diye sordu.

Ellerimi yüzüme kapattıktan sonra başımı göğsüne koydum. Ağlamaya devam ettim. Bir elini sırtına koyup "Şşt ağlama. Onu bulayım görecek o," dedi. Diğer elini de belime koyup beni kendine çekti. "Götür beni Ural," diye fısıldadım. Beni kolunun altına çekip arabaya doğru gittik. Bizim arabayı Yıldıray gile vermişti. Ön kapıyı açıp bindim.

Ural yol boyunca konuştu ama ben onu dinlemedim. Gözlerim yavaş yavaş kapanıyordu ama uyumak istemiyordum. Arabanın durduğunu Ural'ın kucağın da eve taşınırken anlamıştım.

Asansöre geldiğimiz de ritim tutup ıslık çalmaya başladı. Islık çalarak bana baktığını hissediyordum. Asansör durduğun da Ural bir koluna ağırlık vererek beni tuttu. Kalan eliyle "Şşt," dedikten sonra kot cebimden anahtarımı çıkardı. İçimde ki azgın ses 'arka cebine koyaydın' diyordu.

Mürekkebin Siyah KelepçesiWhere stories live. Discover now