1

5.2K 177 290
                                    

Hope

Büyük salona girdiğim an gözlerim Tom'u buldu. Gülümseyip adımlarımı hızlandırdım ve sağ tarafına oturdum. Başını kaldırıp bana baktı." Günaydın."dedim gülümseyerek." Günaydın."dedi ve önüne dönüp yemeğine devam etti. Tabağımı doldururken onun tabağına göz gezdirdim. Peynir,omlet,domates,zeytin ve vazgeçilmezi olan çilek reçeli. İstemsizce gülümsedim." Günaydın."diyen neşeli sese döndüm." Günaydın."dedim tebessüm ederek. Ve önüme dönüp bende biraz çilek reçeli aldım. Bende çilek reçelini çok severdim,ama masaya çok sayıda gelmiyordu ve bende Tom yesin diye az yiyordum,bazande hiç.

"Nasılsın?"dedi Jake ikinci defa konuşarak. Cevap vermemek için ağzıma çilek reçeli sürülü kocaman bir ekmeği sıkıştırıp baş parmağımı kaldırıp olumlu bir işaret verdim. Jake iyi hoş çocuksun da Tom var yanımda yanlış anlayacak. Gerçi yanlış anlaşılacak bir şey var,hafiften yürüyor bana.

Ağzımdaki bitince kahvemden bir yudum aldım." Şekersiz mi içiyorsun?"diyen Jake'a kısa bir bakış atıp başımı olumlu anlamda salladım." Bende."dedi ensesini ovarken. Kırmakta istemiyorum. İçten ve küçük bir gülümseme gönderdim. İki üç şey daha yedi ve bana veda edip kalktı. Derin bir nefes alıp sesli şekilde verdim.

Beni iyileştirecek şey çilek reçeliydi. Tam uzanıyordum ki Tom küçük çukur tabağı önüne aldı. Sırıtıp göz kırptığında bende sırıttım." Bu kadar mutlu olacaksan senin olsun Tom."dedim. Gözlerini devirip yemeğine döndü,aynı zamanda Draco ile sohbet ediyordu. Draco da benim ajanım,bizim gruptaki herkes bizi destekliyor tabi de; Tom Marvolo Riddle işte.

Haftasonu gelince bir kavanoz çilek reçeli yiyecektim. Tercihim Tom'u yemek ama o da olur." Tom."diye seslendim."Hmm?"dedi. Ay eridim şuan." K.S.K.S. da seninle oturabilir miyim?"dedim elimi çeneme dayayıp vücudumu tamamen ona döndürdüm." Neden?" "O derste iyisin ya,ondan."dedim. O da, bende,kimsede inanmamıştı ama benden daha saçma bahaneler duydukları için bu normaldi." Sana laf yetiştiremeyeceğim, rahatsız etme yeter."dedi ve kalkıp çıkışa doğru ilerledi. Endamına kurban! Bizimkilere teker teker selam verip ona yetişmek için hızlandım.

Boş koridora çıkınca ona yetişmiştim." Yeni rozetin güzelmiş."dedim sağ göğsünün üzerini göstererek." Öyle."dedi ve koridordan döndü." Parlak ayrıca."dedim. Başını salladı." Senin kadar parlak olmasa da."dedim sırıtırken." Sen ciddi misin?"dedi bezmiş bir şekilde." Oldukça."dedim sırıtmamı büyüterek. Suratıma herzamanki,herkese yaptığı ifadesiz ve buz kesen maskesini taktı. İki saniyeyi geçmeden bakışları ile yürümeye devam etti. Biliyordum,onunda hoşuna gidiyordu. Yani pek emin değilim ama ufakta olsa gidiyor. Gidiyordur. Öyle tahmin ediyorum. Gidiyor gidiyor :)

Sınıfa doğru koşup yanına oturdum. Nefes nefese kalmıştım." Sakin ol biraz."dedi kafasını kitaptan kaldırmadan." Sen iste var ya,vaftiz baban bile olurum ben."dedimde kıkırdadı. Siktir! Lan! Güldü! Güldürdüm!

"Tom sen bana mı güldün?"dedim sesimdeki heyecanı gizlemeden." Söylediğine güldüm."dedi. Bana güldü işte! Ya bu nasıl bir his? Altında ezilirken bu kadar mutlu olamam, akıl kârı değil.

Bütün gün havalara uçarken akşam yemektede biraz uğraşayım dedim. O yüzden heyecanlı adımlarla planımı kafamda tartarken büyük salona gitmiştik. Pansy'nin koluma yapışması ile ona döndüm. Bir yere şaşkınlık ve korkarak bakıyordu. Başımı çevirdiğimde,beynim patladı sandım. Kafam böyle uçtu sandım. Hücrelerim teker teker yandı, hissettim. Tom'un yanında bir kız vardı,ve bir şeyler anlatıyordu. Tom ise onu dinliyordu. Ne oluyor lan burada? Başlarım bu işin çarkına! Önüme gelen saçı itip hızlıca Slytherin masasına ilerledim. Şuan bütün salonun gözünün bizim üstünde olduğunu biliyordum. E kaç yıldır yani...

I Want You ( Tom Marvolo Riddle ) Where stories live. Discover now