Israrla gözlerimi açmamı isteyen güneş ışığına karşı direnmeyi bırakıp gözlerimi araladım. Tam karşımda uykudan dolayı şişip pembeleşmiş kalın dudakları gördüğümde kısık gözlerimi kocaman açtım. Burnumun dibindeki dudakların sahibinin hala uyuyan Hyungwon olduğunu fark ettiğimde nefes alış verişlerimi ve kalp atışlarımı kontrol altına aldım. Sessizce kolunu ve bacağını bana dolayarak uyuyan Hyungwon'a baktım. Oysaki, dün gece aramıza koyduğum yastığın böyle bir pozisyon yaratacağını düşünmemiştim. Ne olmuştu böyle?
Gözlerimi Hyungwon'dan ayırmadan sanki lunaparktaki en korkutucu alete binmişim gibi karnımdan vücuduma yayılan atlama hissini görmezden gelerek iki yana kıvrılıp duran dudaklarımı dişledim. Hyungwon'un nefes alışverişi kulaklarımı doldururken onu izlemeye devam ettim.
Ne kadar süredir onu izlediğimi bilmiyorum ama telefonumun bildirim sesini duyduğumda işe geç kaldığımı anladım. Hyungwon'un kolunu ve bacağını üzerimden çekip ayağa kalkmaya çalıştığımda tekrar kolunu ve bacağını üzerime atarak sıkı bir şekilde beni kendine çekti.
İnan bana ben de sonsuza kadar böyle kalmak istiyorum Uyuyan Hyungwon...
"Hyungwon, işe geç kalacağım. Lütfen bırakır mısın?" diye fısıldadığımda şikayet eden bir homurtu çıkararak kolunu ve bacağını üzerimden çekti.
Ayağa kalkıp gardroptan aldığım etek ve gömlekle banyoya koştum. Günlük işlerimi ve kıyafetleri giyme işini sürekli geç kaldığımı kendime hatırlatarak tamamladıktan sonra banyodan çıktım. Şifoniyerin önündeki sandalyeye oturup saçlarımı taramaya başladım. Saçlarımı normal bir insan saçı haline döndürdükten sonra çantamı aldım.
Telefonumu da alıp kapıya ilerlediğimde "Ah, Hyungwon'u unuttum!" diye bağırıp tekrar yatak odama geri döndüm.
"Hyungwon, Hyungwon..." diye kulağına fısıldarken altındaki kemerli ve sert kumaşlı pantolonun uyurken onu rahatsız edip etmediğini düşündüm.
"Uyan artık~," diye fısıldayıp onu dürttüğümde gözlerini sonunda açtı.
"Ne var?" dedi ellerini yumru yapıp gözlerini ovarken. O kadar sevimliydi ki...
"Ne mi var?! İşe geç kalacağım, o koca kıçını yatağımdan kaldır ve evimden çık!" Üzgünüm sevimli ve uyku sersemi Kalın Dudak...
Ayağa kalktığında etrafına bakmaya başladı. "Senin evin mi burası?"
"Evet! Hadi çabuk ol!"
Hyungwon'u kapıya sürükledikten sonra bir çırpıda ayakkabılarımı giydim. Hyungwon da sorgusuz sualsiz ayakkabılarını giydiğinde evden çıkıp kapıyı kilitledim.Hızlıca merdivenlerden inip sokağa çıktığımda Hyungwon yalpalayarak arkamdan geliyordu.
Çantamdan taksi çağırmak için telefonumu aldığımdan Jooheon'dan gelen mesajlara baktım.JooHoney~
Hei, ne olduğuna inanamayacaksın
Sanırım aşık oldum!
08.30Hey, hala uyuyor musun?
Uyan, Hei!08.40
Çoktan iş yerindeyim, neredesin?
08.50
Bak Hei tüm sabah getir-götürlerini bana yıkmaya çalışıyorsan seni öldürürüm!
09.10