LAST

418 16 16
                                    

"Bu kadar telaşlanmana gerek yok, sadece bir yemek."

"Öyle deme, ailenin gözünde iyi bir izlenim bırakıp çok puan toplamam lazım." Söylediğine sadece gülmüştüm.

"İşler biraz da olsa ciddiye biniyor, farkındasın değil mi küçük kurabiye?" Tae Jungkook'la dalga geçerken Kook bu dalgayla sarsılmıştı.

"İki yıl olacak, biraz binsin bir zahmet." Sevimli olduğu için mırıltı çıkardım ve dudağına öpücük bıraktım.

"Kıyafetleri uydurmaya uğraşmayıp takım elbise mi giysem?"

"Biraz ciddiye biniyor dedik, tamamen değil." Tae'ye gözlerini devirdi ve odasına gitti. Peşinden giderken şapşal olduğunu düşündüğüm için gülüyordum.

Dolabın önündeyken birden tişörtünü çıkardı. Tepki vermeden onu izledim. Başka bir tişört giyecekken onu durdurdum.

"Çok acıktım,"

"Yemek ye."

"Abur cubur istiyorum, mesela kurabiye." Boynuna öpücük bıraktım. Sadece yaramazlık yapıp onu huylandırmak istiyordum.

"Şu an olmaz Amy, kıyafet seçemiyorum."

"Kıyafete gerek olmayacak zaten." Bu sefer dövmesinin biraz üstüne öpücük bıraktım. Tüyleri ürpermişti, titredi.

"Üzgünüm bebeğim ama mutfaktaki abur cuburlarla yetin." Dudağımdan öptü ve giysi dolabına döndü. Jungkook'un bu teklifi reddedeceğini asla düşünmezdim, ve sinir olmuştum.

"Umarım sonradan bana yanaşmazsın Kook." Asla yüz vermeyecektim. Odasından çıktım ve oturma odasına gittim. Playstation oynayan Tae'nin yanına oturdum.

"Dövüş oyunu açsana."

• • • •

"Yemekleri beğendin mi Jungkook." Jungkook tebessümle anneme baktı. Biz oyun oynarken 2 saatin sonunda kıyafetlerini seçmişti, benim giyinmemden bile uzun sürmüştü. Bundan sonra onu beklettiğim için laf yapmasına izin vermeyecektim.

"Çok güzeller, elinize sağlık efendim."

"Afiyet olsun." Jungkook'a göz kırpıp gülümsedi.

Ağlama sesi odayı doldurduğunda annem bana döndü.

"Seo Min'e bakar mısın hayatım?" Kafamı sallayıp bebeğin odasına gittim. Evet, dünyada birkaç aydır olan birinin odası vardı, bense birkaç yıl iki gerizekalıyla ve yıllarca bir gerizekalıyla odamı paylaşmıştım.
Seo Min'i kucağıma alıp sallamaya başladım. Gözleri o kadar küçüktü ki, beni görebildiğini sanmıyordum. Bu küçük kahverengi gözler, anneme çekeceğinin göstergesiydi.

Seo Min tekrar uyuyana kadar pışpışladım onu. Uyuduğunda yatağına yatırıp odadan çıktım.

Jungkook yemekte öncekine göre daha rahattı ve sanırım havada baba şakaları dahil birçok espri uçmuştu.

Sonuç olarak herkesle iyi anlaşabilmişti, bu yüzden mutlu görünüyordu akşam boyunca.

Onu yolcu edeceğim sırada elimi ceketinin cebine attım ve telefonunu aldım. Kilit ekranında birlikte olduğumuz gün, beni kucağına oturttuğunda Hwamin'in çektiği fotoğraf vardı. Telefonu açtığımda ana ekranla kocaman gülümsemiştim, yanağımda ketçap vardı ve birine bakarak kahkaha atıyordum. Gizlice çekmişti ki haberim yoktu bu fotoğraftan.

we all fall in love sometimes | jeon jungkookWhere stories live. Discover now