"Kurtulmaya gelmedik dünyaya, daha da saplanmak için buradayız. Dibine kadar. Onun için çürüyor bedenlerimiz ölünce."
***
Tamam, işte bu garipti.
Bir yarım saat öncesine kadar felaket endişeliydim. Damarlarımda heyecan kol geziyordu ve biraz da belirsizlik korkusu. Ama çok da endişe. Dün karargaha geldiğimde beni esir alan bu duygu, şimdi yerini şaşkınlığa devretmişti. Tabiki bunun nedeni yine Aras Üsteğmendi.
Dün gece odamda yüzlerce tur atmıştım. Bugün ne olacağını düşünürken yerimde duramamıştım çünkü. Koridora çıkmış, biraz orada turlamış, ardından yemekhaneye giden koridorda gezmiş ve sonunda kıvrana kıvrana eğitim salonuna gelmiştim. Bugün neler olabileceğini hayal etmiştim.
Mesela hayallerimin birinde, Aras Üsteğmen bir tanesinde bana acıyarak bakıyordu, benim adıma utanıyormuş gibiydi adeta. Bu hayalden tiksinmiştim. Bunun olmaması için dualar ederek diğer hayalime geçmiştim. Bunda da Aras Üsteğmen soğuk soğuk bakıyor, güçsüz bir asker istemediğini söylüyordu. Hemen gidip Binbaşı'ya beni eğitmek istemediğini söyleyeceğinden bahsediyordu. Sonra da gidiyordu. Başka birinde ise benim Şafak olamayacak kadar zır deli olduğumu, testlerde bir yanlışlık olduğunu dile getiriyor, bu konuyu Binbaşı'ya şikayet etmeye gidiyordu. Hiçbirinde şu an yaşadığım şey olmuyordu.
Koşmamı emrettiği beş turun üçüncü turunu koşmaya başlarken cebimdeki kağıdın kenarı bacağıma battığında, endişelerim şimdi saçma gözükmeye başlamıştı.
Kâğıtta yazan endişeli kelimeleri gözümün önüne getirdim. Eğer endişelerimi yazılı olarak görürsem, belki onlara bir çözüm bulabilirim diye düşünmüştüm. Aslında sadece kafamdaki düşüncelerin ağırlığını başka bir şeye yüklemek iyi hissettirmişti ama bu kadardı. Çözüm falan yoktu.
Madde halindeki endişelerim gözümün önünde sıralandığında çok saçma geldi. Bu saçmalığın başında ise kağıda "ENDİŞELERİM" diye başlık atmak vardı. Kendime içimden güldüm. Duygulara yabancı bir insan olduğumdan, şimdi her şey fazla insani geliyor ve nasıl davranacağımı şaşırıyordum. Bunlar yabaniliğin sonucuydu.
1.)Aras Üsteğmen 3 hafta önceki saçma davranışlarıma karşılık bana nasıl davranacak?
2.)Deli olmama az kaldığını öğrendiğimde verdiği tepkiyi duyduğum ve bu beni tuhaf bir şekilde etkilediği için ben ne yapacağım?
3.)Acaba Binbaşıyı dinleyip eğitmenimi değiştirtse miydim?Hemen bu maddenin üstünü karaladım. Bu saçmalığın da ötesinde bir düşünceydi. Yazdığım anda iğrenmiştim.
4.)YARIN NE OLACAK?
Son sorumun altını çift çizgiyle bastıra bastıra çizdikten sonra kalemi duvara fırlatmış, sonra sekip yüzüme çarptığında acıyla inlemiştim.
Neden her şey beni buluyordu ki zaten!
Sırf endişelerim yüzünden doğru düzgün uyuyamamıştım bile. Sürekli uyanıp durmuş, rüyamda Aras Üsteğmen'in güçsüzlüğümle ilgili beni yargılamasına ağlamıştım. Hatta bir diğer rüyamda asla benim taşıyamayacağımı düşündüğüm boyutta bir taramalıyla beni kovalıyor, bir yandan da bunun güçsüzlüğümü yenmek için olduğunu söylüyordu. Sonra ateş ediyor ve kurşun kolumu vuruyordu, ben de ona neden çıkık koluma ateş ettiğiyle ilgili bağırıyordum. Sonra da acının etkisiyle bayılıyor ve rüyamda bayıldığım an, gerçeğe gözlerimi açıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ŞAFAK Asker
General Fiction"Komutanım."dedi Üsteğmen alçak perdedeki bir sesle. İstemiyorum, dememişti ama bu seslenişi bu anlama geliyordu. Elini kaldırdı Komutan. İtiraz etmesine izin vermedi. Kaşlarımı kaldırdım. İtiraz edemiyor muyduk yani, bir şeyi istemiyorsak? Buranın...