11🌟Öpücük

58.5K 5.8K 3.6K
                                    

Multimedya: İkiye On Kala - Bütün İstanbul Biliyo

Keyifli Okumalar...

🌟
"Ama öpünce geçer, değil mi?"
🌟

🌟"Ama öpünce geçer, değil mi?"🌟

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

🌟

"Hayır yani ne gerek var ki şimdi buna?"

Tuna telefondan adeta kükredi. "Deli etme beni Asel. Al o herifi de buraya gel hemen. Derya ile bir görüşsün. Hafızası mı kaybetmiş, yoksa oyun mu oynuyor, anlayacağız."

Yaklaşık 10 dakikadır Tuna'nın koca çenesi çektiğimden midir bilmem başım ağrımaya başlamıştı. Tutturmuştu, Uzay'ı psikolog görecek diye. Hayır, benim zeka küpü uzaylımın bir problemi de yoktu ki. Ama gel de bunu Tuna gibi bir kaniş güvesine anlat!

Yavuz mutfağa girince kim o der gibi kaş göz işareti yaptı. Ben de yüzümü maymun gibi büzüştürüp, boştaki elimle de maymun taklidi yaptım. Gülerek dışarı çıktığına göre Habeş Maymunu ağabeyiyle konuştuğumu anlamıştı. Sonuçta bir insanı en iyi kendi kardeşi tanırdı.

"Sesin niye gitti senin?" diye kükredi Tuna. "Yoksa o zibidi yanında mı? Ne yapıyorsunuz lan siz orada?"

"Oynaşıyoruz Tuna," dedim göz devirerek. Bunu dememem gerektiğini de o an anladım.

"Ne? Yıkarım lan o kafeyi! O Yavuz hergelesi nerede? Ulan iyi ki bir kızı ona emanet ettik. O Yavuz'a da söyle, onu da bitireceğim! Bekleyin beni! Birazdan orayı başınıza yıkacağım!"

"Ya şaka yapıyordum be!" diye inledim. Bu adam niye her şeyi ciddiye alıyordu. Benim uzaylım oynaşmak ne onu bile bilmiyordu ki daha.

Uzay o an bir şarkı mırıldanarak elindeki tepsiyle içeri girdi. Girmez olaydı da dedirti.
"Gel gel gel güzelim
Gel gel acımayacak
Gel gel gel güzelim
Gel hiç acımayacak."

Kulağımdaki telefondan gelen gürlemeyle karşımdaki Uzay'a bakarken şaşkınlıktan kalakalmıştım. Muhtemelen şu an uzaylı görmüş bir kertenkeleye benziyordum. Gerçi uzaylı gördüğüm doğrudu ama kertenkele olmadığıma net olarak emindim. Ya ben ne saçma şeyler düşünüyordum Allah aşkına!

Uzay bana gülümseyerek yanımdan geçerken şarkıyı mırıldanmaya devam etti ve elindeki tepsiyi tezgahdaki diğer bulaşıkların yanına bıraktı. Ellerini önündeki önlüğe sildi ve bana bakıp hayatımızı karartacak o şarkıyı daha yüksek sesle söylemeye başladı.

Telefondan bir şeylerin yere devrilme, ardından Tuna'nın inleme sesi geldi. "Ulan bu sehpayı buraya koyanın da, bu halıyı dokuyanın da ben ta..."

Tuna'nın küfürlerine Uzay'ın şarkısı karışırken ben hala şaşkın şaşkın ona bakıyordum ve gerçekten şu an bir kertenkele olmayı diliyordum. Zira Tuna kulağımın dibinde ikimizi öldürme planları yaparken kuyruğumu şuracığa bırakıp her an kaçabilirdim.

UZAY'LIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin