Final 2 ☆ Kimsem

57.3K 5K 11K
                                    

Multimedya: Tuğkan - Bu Kalp Seni Unutur mu?

Final bölümüzden merhabalar...

Mendiller hazır mı? Değilse hemen tedarik edin 😬

Hayatımda yazdığım en uzun bölüm oldu. Sizin için kelime sayısını ağlattım. 10bin kelimecik kadar 🙈

Sizden ricam buraya kadar hiç yorum yapmamışsanız dahi bugün onlara veda ederken en azından kelimelerinizi esirgememeniz ❤ Bir kelimede olsa hayalet okuyucularımda kendini belli etsin, söz kızmayacağım 😌

Instagram: e.s.mare
Twitter: e_smare

Keyifli Okumalar...

Son kez...


"Kışı hiç sevmedim.
Bugün gel ve bana kışı sevdir Uzay. Bana bu soğuk mevsimi ilkbahar gibi hissettir.
Yine çiçekler açtır yüzümde.
Yağmurlarım mutluluktan yağsın.
Uzay lütfen bugün gel ve bana baharı getir.
Gel ve benim kimsem ol yine."

Sabah kulağıma alan ağlama sesiyle uyandım

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Sabah kulağıma alan ağlama sesiyle uyandım. Gözlerimi ovuşturup doğrulduğumda güneş daha yeni yeni doğuyordu. Yere savurduğum hırkayı hızla kapıp üzerime geçirdim, terliklerim de ayağımda yer aldığında odadan depar atarak çıktım ama Sedef ve Tuna'nın yatak odasının önünde duraksadım. Kapıyı yavaşça aralarken ağlama sesleri de susmuştu. Sedef gayriihtiyari yanındaki beşiği sallarken Tuna fosur fosur uyuyordu. Ayağımdaki terliği kafasına fırlatmamak için kendimi zor tutarak parmak uçlarımla beşiğe doğru ilerledim.

İri kahverengi gözler beni bulduğunda sırıtışım tüm yüzüme yayıldı. İnce ve kısa turuncu saçları elektriklenmiş ve tonton yanakları al al olmuş küçük canavar emdiği başparmağını ağzından çıkarıp garip sesler çıkararak tükürüklerini etrafa saçtı. Kollarını havaya doğru kaldırırken tükürüklerine hiç ara vermedi. "N'aber kız cır cır böceği?" dedim iki parmağımla burnunu sıkarak.

Dudaklarını büzdü, ardından alt dudağını titretti. Onu almadığım için çığlığı basmasının yakın olduğunu anlayınca hem hızlı hem de nazikçe onu kucakladım. "Bağırma sakın minik kaniş güvesi seni?" diye fısıldadım sanki anlayacakmış gibi. Karşılığı parmaklarını doladığı uzun saçlarımı çekmek oldu. Hem battaniyeyi alıp ona dolamaya çalışıp hem de saçlarımı elinden kurtarmaya çalışmak zor olunca odadan Notre Dame'ın kamburu ve onun battaniyeyle kamufile etmeye çalıştığı çocuğu gibi çıktık.

"Çocuklarını çaldım dünyadan haberleri yok," dedim acıyla yüzümü buruşturarak. "Sen de bırak kız saçlarımı!"

Bırakmak mı? Ne bırakması? Üstüne bir de yeni çıkan üst iki dişini koluma geçirdi.

UZAY'LIWhere stories live. Discover now