29⭐Korku

41.9K 4.8K 2.5K
                                    

Multimedya: Fleurie - Breathe

Keyifli Okumalar...


"Canın yanacak,
öncekinden çok daha fazla.
Bunun için üzgünüm Laehesis."

"⭐

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Yumuşacık yatağımda gerinerek uyandım ve doğrulup gözlerimi ovuşturmaya başladım. Hayatımdaki en saçma rüyayı görmüş olmanın getirisiyle başımı iki yana sallayarak güldüm. Artık atanamamış öğretmen olmak nasıl içimde yara olmuşsa rüyamda kendimi mesleğe yeni başlamış çiçeği burnunda bir öğretmen olarak görmüştüm. Nedenini hala anlayamamış olsam da Emre Altuğ da benim okuluma atanmış bir çiçeği burnunda öğretmendi. Hatta ikimiz ortak derse bile giriyorduk ve ayda yılda bir kere kuaföre giden ben, ona kuaför randevum olduğu için derslere onun girmesi ve beni idare etmesi için yalvarıyordum.

Emre kabul edince de mutlulukla kuaförüme doğru yürümeye başlıyordum. Hayır, Milli Eğitim Bakanlığı rüyama gelse rezillik diz boyu ama nasıl umurumda değil? Yolda keyifli keyifli yürürken önümden geçen Hintlilerin her bir yerden sarktığı trene hayranlıkla bakmak için durmuş ve tabiri caizse öküzün trene baktığı gibi trenin gidişini izlemiştim. Tam kuaföre girecektim ki o da ne? Birileri karşıma çıkıp "Seni seçimlerde sandık başkanı yaptık," demesin mi? Kuaföre gitmek hayal oluyor ve kendimi sandık başında buluyordum.

"Uyumadan önce ne içmişsem artık?" dedim kendi kendime gülerken. Sonra aniden gülüşüm kesildi. Ellerimi ovuşturduğum gözlerimden indirdim ve kaşlarımı çattım. "Burası benim odam değil be!"

Yataktan hızla kalkıp aceleyle etrafıma bakındım. Odada sadece az önce üzerinde uyuduğum siyah bir yatak vardı. Onun haricinde oda boştu. Yerden yukarı yayılan hafif beyaz ışıklar koyu gümüşi odayı loşça aydınlatıyordu, burası tam anlamıyla bir kutuya benziyordu. Dehşet içinde olduğum yerde taş kesildim.

"Ey Milli Eğitim Bakanlığı! Kuaförü eğitime tercih ettiğim için beni seçmen sandığına mı kapattınız be?"

Hala rüyada mıyım diye kendime bir çimdik attım ama şu an içinde bulunduğum durum bizzat gerçekliğini minik bir acıyla belli etti. Demek ki eğitim camiası tarafından cezalandırılmamıştım. O zaman neden bu garip yerdeydim ki ben? En son evimde Sedef ve Tuna'ya sürpriz romantik akşam yemeği hazırlıyordum. Sonra... Sonra Uzay gelmişti. O zaman şimdi neredeydi? Dahası ben neredeydim?

Kendi etrafımda dönüp fark etmediğim bir ayrıntı görmeye çalışırken, "Civciv!" diye seslendim. "Civciv neredesin ya? Of burası da çok ürkütücü be!"

Neredeyse 50 metre karelik odanın içinde bir kapı görebilmek için ileri geri adımlamaya başladım ama bırak kapıyı metalik duvarlarda en ufak bir çizik bile yoktu. "Öldüm mü ben acaba ya? Burası ne ki şimdi? Sırat köprüsü bekleme alanı mı?"

UZAY'LIWhere stories live. Discover now