-MP-PANZEHİR

893 52 9
                                    

Merhaba değerli okuyucularım çok uzun zamandır yeni bölüm atamadım çünkü... Çünküsü Üniversite sınavım vardı. Arada yeni bölüm atmaya çalışıcam 1 veya 2Haftada yeni bölümler birbirini kovalamaya başlayacak MELEZ PRENSES DEVAM EDİYOR...
——————————————————————

   Bleinna'yı kucağıma aldım ve ciddi anlamda kötü gözüküyordu her tarafı kazık yaraları ile doluydu kapanmıyorlardı. Bleinna'nın kurt yönünü hissetmeyi denedim fakat sanki tekrar insan gibiydi bu olabilir miydi? Kurt yönünü tamamen etkisiz hale getirebilmek bir zehirle mümkünse bizleri öldürmek kolaylaşırdı... Hemen babamın odasının önüne geldim. Kapıyı tıklattım.

" Gir Austin." Babam kaşları çatık düşünceliydi bunu gözlerinden anlayabiliyordum. "Baba Bleinna zehirlendi ve vücudu bir ölü kadar soğuk kurt yönünüde hissedemiyorum. Ona ne oluyor ?"
Bleinna için korkuyordum onu kaybetmekten ölümüne korkuyordum ya o iblislerin kontrolüne felan geçerse ne yapardım ben?
" Asırlardır bu zehirden dolayı kaç yüz tane savaşçı kurdumuzu kaybettim bir fikrin var mı oğlum. Çok tehlikeli bir zehir panzehiri bulmak ise imkansız çünkü ay tohumları artık yetişen bir bitki değil."

Nasıl olur lan hayır hayır...

" Baba sen şimdi ne diyorsun ha? Ölücek mi o kurtaramaz mıyız? Yok mu başka bir yolu?"

"Araştırıcam onu sıcak tut şu an kesinlikle donuyordur çünkü bu vücudunu değil ilk önce kurt yönünü öldürür. Sadece Vampir olur ve bu çok kötü olur onu kontrol edebilirler."

Kafamı sallayıp hemen salona koştum. Odamda ne kadar yorgan polar varsa hepsini aldım. Bleinna koltukta yatıyordu yaraları kanıyordu. Tam dikkatli bakarken kapıyı kırabileceğini düşünen bir hayvanatın geldiğini düşünüyordum o nasıl kapı çalmak lan!
Elimdeki yorgan ve polarları koltuğun köşesine koydum. Kapıya doğru giderken kapı büyük bir şiddetle yere düştü ve onunla beraber John'da tabi.
" Nerede o ? ne oldu lan Bleinna'ya." Diye kükredi.
" Ulan hem kapıyı kırıyorsun hem sevgili mi soruyorsun öldürürüm lan seni." Tam üstüne atlıyordum. Çok güçlü bir el ensemizden tutmuş John'la bizi havlu sirkeler gibi sirkeliyordu.

"Gençler kavganın hiç sırası değil."

Gözlerimi yukarı kaldırdım. Babam John'la beni yere indirdi.

"İkinizede ihtiyacım var Ay tohumlarının yerini buldum."

"Ay tohumu da ne?"

Sinirden yanaklarımı ısırıyordum.
"Sana ne lan. Kapa lanet çeneni ve defol evimden."
John sırıtarak bana yaklaştı.
"Korkuyorsun omu elinden çalıcağının için deli gibi korkuyorsun."
Sinirle yumruğumu sıktım. Kulağına doğru eğildim.
"Asla korkmam. O seni değil beni seviyor rezil herif."
Gülen suratı donuk bir ifadeye bıraktı kendini babam sadece izliyordu bir şey yapmıyordu.

"Alfa benim gitmem lazım bana mesaj olarak tohumları nerede bulabileceğimi yollarsın."

"Sana gerek yok, sen olmasan da o lanet tohumları bulacağız. "

  JOHN

  Sinirden kırdığım kapının üzerinden atlayarak dışarı çıktım. Bleinna kesin bu şerefsiz , bu aşağılık kurt yüzünden ölecek. Hissedebiliyorum bir şey oldu. Bana söylenmiyordu ve bu benim sinirlerimi zıplatmıştı. Ay tohumları nesli tükenen bir bitkiydi ve sanırım yılda bir açardı kardeşimde olması lazımdı ondan acaba ne yapacaklar neyse siktir et dedim içimden. Hala sinirlerime hakim olamıyordum. Üstümdeki tişörtü fırlatıp attım. Daha fazla dayanmak istemedim. 
Koşarken bir kayanın üstünden atlayıp yere kurt formumda indim ölümüne ormanda koşmaya başladım.

Soğuk rüzgar tüm vücudumda keskin bir biçimde vücuduma girip çıkıyordu. Her kurda dönüştüğümde bu hissin tarif edilemeyeceğini daha iyi anlıyordum ve bende bu şekilde tüm sinirimi atıp kurdumu rahatlatıyordum. birden birisinin imdat deyişini duydum. Az ilerde görebildiğim kadarıyla 4vampir kızı oradan oraya top gibi fırlatıyordu.

Biraz şüphelendim çünkü aralarından insan kokusu alamıyordum. Çalıların arkasına saklandım insan formuma dönüştüm. Çalıları yana doğru kaydırdım vampirler ve kız yoktu. Lanet olsun nereye kayboldular. Arkamı dönmek istemiştim fakat bunu gerçekleştiremedim çünkü tam boynumda keskin bir acı hissettim.

Elimi boynuma attım. Gözlerim bir anda kapanmak istedi sanırım kurtboğan yemiştim bir yandan kurdum içimde çığlıklar atıyor kurtulmak istiyordu ama yapamadım. Gözlerim benden habersiz kontrolü eline aldı ve kendini kapattı.

AUSTİN

Yere düşen kapıyı izledim babama döndüm.

" En azından Bleinna için yapabileceğimiz bir şeyler olmalı baba. Mesela mesela yaraları! Onları temizleyebiliriz."

Bana baktı bir şeyler düşündüğünü anladım. Kafasını sallayıp merdivenlerden yukarı doğru çıktı. Çok fazla sürmeden bende Bleinna'nın yanına oturdum. Onu böyle görmeye dayanamıyorum. Ölü gibiydi göz altları çökmüş , vücudu soğuktan morarmaya başlamıştı ve yaraları siyah kan boşaltıyordu. Sırtındaki damarlar çıkmış ve simsiyahtı hepsi tek kıpırdama ile patlayacak gibi duruyordu. Deliricektim olamazdı gidemezdi beni bırakmamalıydı. Ellerimle yanaklarından hafifçe tuttum. Ve öptüm onu öpünce içime bir ürperti geldi cidden çok soğuktu. Koltuktan kalkarken babam elinde bir kavanoz ve pamukla yanımıza geldi.

"Hadi oğlum, şu yaraları temizlemeliyiz."

MELEZ PRENSESHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin