Bölüm 2

3.2K 350 25
                                    


İYİ OKUMALAR ARKADAŞLAR... LÜTFEN YORUM VE BEĞENİLERİNİZİ ESİRGEMEYİN... CAMERON VE GALATEA ÇİFTİ İÇİN DÜŞÜNCELERİNİZİ GERÇEKTEN MERAK EDİYORUM... UMARIM BEĞENİRSİNİZ...

Galatea, kendisi için hazırlanan küvete girdi ve sıcak suyun altında gevşedi. İki gün boyunca Rossmore'dan Camelot'a gelene kadar yolculuk etmişlerdi. Bu süre zarfında yeni efendisi ona hiçbir emir vermemiş ya da yapmak istediklerinden bahsetmemişti.

Genç kadın, bu sefer neyle karşı karşıya olduğunu gerçekten bilmiyordu. Önceki efendileri her zaman bir şekilde ne istediklerini belli etmişlerdi. Ancak Lord Cameron hiçbir şekilde ne amacından bahsetmiş ne de onunla ne yapmak istediğini söylememişti.

Banyonun keyfini çıkarmak istiyordu ama ne yapacağından emin değildi. Kafasında dönüp duran şeyleri bir türlü yerine oturtamıyordu. Lord Cameron ile ilgili pek çok sorusu vardı. Tek sorunu o da değildi. Camelot, Galatriel'in bölgesiydi. Onunla bu kadar dip dibe olmayı istemiyordu.

Lysandra'nın her bir zerresinin sindiği bu ülke onun için kâbus gibiydi...

Küvette çok fazla durmadı. Kafasında bu kadar çok şey varken istediği gibi ne uyuyabilirdi ne de rahat hareket edebilirdi. Cameron'un ona vereceği ilk emri çok merak ediyordu doğrusu. Hızla üzerini giyindi. Galatriel'in üzerine giyindiği ve hizmetçilerin onun için bıraktığı kat kat kıyafetleri bir kenara atıp çantasından iki parça kumaş çıkardı.

Uzun bir kumaşı beline sardı ve iki yandan iple bağladı. Bacakları tamamen açıkta kalmasına rağmen kumaş kalçalarını ve ön kısmını ayaklarına kadar kapatıyordu. Başka bir kumaşı alıp göğüslerinin üzerine sardı ve sıkıca bağladı. Ayaklarına deri sandaletler geçirdi ve iplerini bacağına doladı.

Boynundaki tasmaya dokundu sakince. Bu durumdan hiç memnun değildi. Daha önce hiçbir efendisi ona tasma takmamıştı. Lucan, onu bizzat kendi dengi olarak görmüştü. Ancak belli ki Lord Cameron, onun kendisi için ne olduğunu anlamasını istiyordu.

Genç kadın, kapıdan çıkmadan önce bir an durdu ve arkasına baktı. Arından çıkıp gitti. Lord Cameron'un odasının bilmesine gerek yoktu. Onun varlığını son derece net bir şekilde hissedebiliyordu zaten. Tuhaf bir güç, kararlılık ve güçlü bir koku yayılıyordu.

Galatriel, nasıl onun gibi bir adamın yaydığı enerjiyi hissedememişti anlamıyordu. Yeni efendisinin daha önce hiç kimse de olmayan bir enerjisi vardı. Lucan gibi bir şeytanın yaydığı enerji Orion'dan kaynaklı olarak son derece karanlık ve boğucuydu. Ancak Lord Cameron'un yaydığı enerji insanın tüylerini diken diken edecek cinstendi.

Korkutucuydu...

Yanlarından geçerken hizmetlilerin ona meraklı ve dik bir şekilde baktıklarını fark etti ancak bunu önemsemedi. Saçma protokollerle uğraşacak hali yoktu. Aptal kıyafetleri giyinmeye de niyeti yoktu. O, bir fahişeydi. Bunu gizlemesinin bir anlamı yoktu.

Yavaş yavaş merdivenleri çıkmaya başladı. Efendisinin enerjisine bakarak kalenin güney katına doğru döndü ve iki kat daha çıktı. Ardından hemen kapının önünde durdu.

"Lord Cameron'u rahatsız edersen sana çok kızar"

Genç kadın başını yana çevirdi. Uzun boylu zayıf bir adam ona doğru bakıyordu. Kahverengi gözlerinde aşağılama vardı. Onun Lord Cameron'un özel fahişesi olduğunu düşünüyor olmalıydı. Genç kadın derin bir nefes alıp verdi. Hatalı sayılmazdı. "Eminim bana laf söylemeyecektir" dedi sakince.

CAMELOT SERİSİ 3. KİTAP- CAMELOT CADISIWhere stories live. Discover now