Bölüm 20

2.8K 334 25
                                    


İYİ OKUMALAR ARKADAŞLAR... LÜTFEN YORUM VE BEĞENİLERİNİZİ ESİRGEMEYİN... YENİ BÖLÜMLER SİZLERİN YORUM VE BEĞENİLERİNE GÖRE GELİYOR...

Sora'nın bulunduğu odanın içinde Ankna'ya ulaşmak imkânsızdı. Kadın iyiden iyiye kendini kaybetmiş gibi görünüyordu. Muhtemelen Sora onu her geçen gün daha da delirtiyordu. Beyaz İblis Kral'ın varlığı kalenin içinde kendisini çok belli ediyordu. Genellikle kâbuslarla geliyordu. İnsanların en korkunç kâbuslarıyla onları uykularından ediyordu.

Bazı hizmetçiler kalenin lanetlendiğini söylüyorlardı. Kalenin içinde onları karanlığa çekmeye çalıştıklarını söylüyorlardı. Tanrıların, kalenin içindeki insanlık dışı yaratıklardan nefret ettiklerini düşünüyorlardı.

Cadı Kraliçelerine ve Şeytan Krallarına yüz çevirmeye başlıyorlardı. Kalenin içindeki hiçbir şey içeride uzun süre kalmıyordu. Dışarı sızıyor ve halkı etkiliyordu. İnsanlar güç aşkıyla doğmuşlardı ve o güce kavuşmak için her türlü onursuzluğu yapmaktan çekinmiyorlardı.

Cameron yatağında yarı oturur yarı uzanır bir şekilde duruyordu. Bir elinde şarap dolu bir kadeh tutuyordu. Hemen yanında içi meyve dolu gümüş bir tabak vardı. Sessiz bir şekilde karşısındaki iki kadını izliyordu.

Galatea, onun çalışma masasında durmuş önündeki kitaplardan bir dağı kontrol ediyordu. Kaşları çatık bir halde masaya eğilmişti. Önünde üç tane açık kitap vardı ve yan tarafındaysa üst üste konulmuş birkaç kitap daha duruyordu.

Deli Bilge hemen pencerenin önünde duran bir sandalyeye oturtulmuş ve ellerinden ve ayaklarından bağlanmıştı. Her zaman olduğu gibi gözlerini boşluğa dikmiş bir şeyler mırıldanıyordu.

Kadının üzerinde bir zamanlar beyaz olduğu belli olan bir pelerin vardı. Altındaki kıyafetler gibi o da kararmış ve yer yer parçalanmıştı. Pelerinin üzerinde duran madalyonsa hala ilk günkü gibi parlıyordu. Bir kılıca dolanmış sarmaşık...

"Demek ustaların amblemi buydu" dedi erkek sakin bir şekilde. "Biraz vahşi bir ambleme benziyor. Kılıç ve sarmaşık yani. Öğretmenlerin daha bilgece bir şey kullanması gerektiğini düşünüyorum"

"Şeytanlarla savaşmak için eğitim görüyorduk" dedi Galatea başını kitaplardan kaldırmadan. "Ayrıca sarmaşık pek çok anlama gelir. Zehirli olduğu kadar doğru kullanımda hayat da kurtarabilir"

Güzel bir düşünce inancıydı doğrusu. Erkek başını iki yana eğdi. Ardından keyifli bir şekilde birkaç üzüm koparıp ağzına attı. "İki gün oldu" dedi neşeli bir şekilde. "Hala bir yol bulamadın sanırım"

Genç kadın bıkkın bir halde başını kaldırıp ona baktı. "Evlilik görüşmenizin zamanı gelmedi mi?" diye sordu. Ardından başını eğdi ve tekrar kitaplara gömüldü.

Genç adam yataktan çıkıp ayağa kalktı ve yavaş adımlarla odanın içinde gezinmeye başladı. "Sanırım bir saat sonra burada olurlar" dedi neşeli bir şekilde. "Beni yalnız bırakmayacağını umut ediyorum" dedi. "Görüşmemde yanımda olup yeni bir savaş başlatırken bana destek verirsin"

Genç kadın başını kaldırmadan gözlerini dikip ona baktı. "Neden sizin nişanlınızla sevgi dolu kucaklaşmanızı izlemek zorundayım, Lordum" diye sordu sakince. "Burada kalıp işimize yarayacak bir şeyler aramamın daha yararlı olacağına eminim"

Cameron bir süre sessizce durup Ankna'ya baktı. Ardından arkasını döndü ve çalışma masasının önüne geldi. Kollarını masaya dayayarak onun önünde durdu. "İkimizde bir hafta içinde bu kadının zihnini açacak bir şey bulamayacağını biliyoruz" dedi onun gözlerinin içine bakarak. "Neden zorluyorsun ki? Bir haftalık süre bittiğinde sonsuza kadar beraber olacağız."

CAMELOT SERİSİ 3. KİTAP- CAMELOT CADISIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin