KR.1 Hades

3.1K 303 33
                                    

Öfkeli olmadığı zamanlarda gün batımını anımsatan kızıllıkta olan gözleri merakla baktı karşısındaki ölümlüye. O yeraltındaki nefes alan ikinci canlıydı. İlki ona her daim sadık kalacak üç başlı köpeği Cerberus'tu. Cerberus'u anmasıyla aklına ona sahip olmasını sağlayan büyücü geldi, Rumplestiltskin. Rumpelstiltskin öyle hırslı ve zeki bir büyücüydü ki onun yok olduğuna inanmak fazla zordu.

"Boşuna kendini yorma büyücü, benim sadık hizmetkarımı yok edenin sen olduğuna inanmam imkansız. O öyle bir karanlığa sahipti ki, o karanlık iz bırakmadan yok olamaz."

Yeraltının hükümdarının sözlerini duyan büyücü büyük bir endişeye kapıldı.

"Sare! Yani Rumplestiltskin'i yok eden asıl kişi, bu karanlık sonsuza dek onunla mı kalacak?"

İşte! İstediği cevabı almıştı büyücüden. Sare? Demek başka ölümlüler de gelmişti yeraltına. Peki şimdi neredeydiler? Hala yeraltında olmadıklarına göre çıkmış olmalıydılar ama nasıl? Hades için bu iş giderek daha ilgi cekici hal alıyordu.

" Önce ruhunu ele geçirir bulaştığı kişinin, sonra kanına karışır yavaş yavaş. Damarlarında karanlık, ki benim karanlığımdan bahsediyoruz burada, dolaşan kişi ilk aklını yitirir, bilincini. Sonra yavaş yavaş karekteri, değerleri yok olur. Hakkını yiyemem şimdi, Rumplestiltskin bu karanlığı öyle çok istedi öyle çok sevdi ki karanlıkla delirmek yerine daha çok akıllandı sanki. Kaybettiği tek şey değerleriydi."

Önce Sare için endişelendi Merlin, sonra karanlık ruhuna işlerse etrafındakilere neler yapabileceğini düşündü. Nil, Raide(Sarp) , Morgana(Minda) tüm sevdikleri için anlatılmaz bir korku sardı içini.

" O karanlığı engellemek için hiç bir yol yok mu?"

Hades eğlenen bir tavırla cevapladı büyücüyü.

"Var elbette, olmaz mı? Bu karanlıktan kurtulmanın yolu cadılarda. Yapacakları ufak bir ayinle karanlığı asıl ait olduğu yere, yani bana, gönderebilirler."

Hades'in sözleriyle tuttuğu nefesi bırakan Merlin, Nil'in bu karanlığı fark ederek gerekli ayini zamanında yapabilmesini diledi. Onun bu haline gülen Hades devam etti.

"Şimdi anlat bakalım büyücü, Rumplestiltskin'le hikayeniz ne? Sare kim? Buraya nasıl geldiniz, Sare buradan nasıl çıktı? Ve en önemlisi Sare benim canavarımı nasıl yok etti?"

Derin bir nefes aldı büyücü, anlaşılan uzun bir gece olacaktı. Başını kaldırıp gökyüzünün bulunması gereken yere baktı. Toprak tavan ona bir daha asla güneşi göremeyeceği gerçeğini hatırlattı. Onun için günler artık sadece geceden ibaretti.

"Rumplestiltskin eski bir düşmanım. Onun yeraltına gelmesine sebep olan kişi benim. Sare benim torunum. Oğlumun kızı aynı zamanda bir cadı, toutlane cadısı."

Tekrar sesli bir nefes alan büyücü anlatmaya devam etti.

"Rumple, benden intikam almak için Sare'yi kaçırdı ve karanlığına saklayarak onu yeraltına getirdi."

Rahatsızca konuşan Hades duyduklarını hiç sevmemişti.

"Ama bu imkansız onun yeryüzüne çıkmasını yasaklamıştım."

Hades'in öfkeyle maviye dönen alev saçlarına çekinerek bakan büyücü hızla açıkladı.

"Adını kilite dönüştürmüş zamanında, biz de sonradan öğrendik, eski arkadaşı cadı Selisya tam 3 defa adını anınca yer yüzüne çıkabilmiş. Tabi ilk işi de beni aramak olmuş."

Ah o canavar ne kadar da sinsi ve usta bir büyücüydü. Karşısındaki kişiyi nasıl oyuna getireceğini bilen ve her zaman her şeye karşı muhakkak bir planı olan bu canavarın yok olması belki de iyi bile olmuştu diye düşündü Hades.

"Sare'yi çok aradık ama bulamadık. Çeşitli uğraşlardan sonra yeraltında olduğunu anladık. Rumpelstiltskin'in hesabı benimleydi, Sare'nin hiç bir suçu yoktu. Canavarla yüzleşmek ve Sare'yi kurtarmak için buraya geldim ama onu bulduğumda çoktan yok edilmişti hem de Sare tarafından. Bunu nasıl yaptığını çok merak etsem de gitmesi gerekiyordu. Onu hızla yeryüzüne yolladım ve o esnada siz geldiniz efendim."

Hades öfkelenmemek için elinden geleni yaptı. Ona yalan söylenilmesi en sevmediği hareketti.

"Buraya gelmen ve Sare'nin buradan çıkması hakkında yalan söylüyorsun büyücü. Buraya sihir veya büyü ile girmeniz de imkansız çıkmanız da. Ama seni daha fazla zorlamayacağım. Yine de Rumplestiltskin'in nasıl yok edildiğini bilmek isterdim."

O an Merlin, Sare'nin elindeki Excalibur'u hatırladı. Elbette Rumplestiltskin'i yok eden şey o mükemmel kılıç olmalıydı. Hades'e Excalibur'u anlatmaya başladı, kılıcı nasıl yaptıklarını, kılıcın neler başardığını, kimlerin kılıca sahip olduğunu ve Sare'nin elinde kılıcı gördüğünü. Bu kadar şeyi anlatmasının tek sebebi Hades'ten Avcı Orion'u saklamak zorunda olmasıydı. Yeraltına nasıl girdiklerini ve yeraltından nasıl çıktıklarını çok merak eden Hades'ten bu bilgileri saklamak zorunda olması ona karşı suçlu hissettirdiğinden bu kadar çok açıklama yapmıştı.

Excalibur'a hayran kalan Hades ise ikinci defa yeryüzündeki bir şeye sahip olmak istemişti. İlki Cerberus'tu ve sırf onun için Rumplestiltskin'e ikinci bir hayatı, karanlığını, ateşi vermişti. Bu kılıç için ise çok daha fazlasını verebilirdi.

Kılıçla ilgili daldığı hayallerinden gördüğü karanlık ile sıyrıldı.

"Baksana büyücü, bu gördüğün Rumplestiltskin'in karanlığı. Senin cadılar işini biliyormuş."

Merlin duyduklarına sevinerek havada süzülen karanlığı izledi. Bir müddet başıboş bir şekilde havada dolaşan karanlık Hades'in elini havaya kaldırarak onu çağırması üzerine ait olduğu yere, Hades'e, döndü.

O an için ikisinin de, hatta cadıların da bilmediği bir gerçek vardı ki bu çok önemli bir detaydı; Hades'e dönen karanlık eksikti.

Kehanet Serisi / TamamlandıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin