Bir parça arzu.

4.1K 276 401
                                    

9. Bir parça arzu.


Bahçede Myung Soo'nun sesi yankılandı. '' Boşanmak istemiyorum. Ben karımı seviyorum. '' Sanki ruhum bedenimden ayrılmıştı da öyle bir dalgınlıkla izliyordum kayıp giden yaşamımı. Ağır ağır döndürdüm bakışlarımı Myung Soo'ya. Üşüyordum. Bedenim buz kesmişti ve beni örten tek şey üzerimdeki Jeon'un ceketiydi. Konuşmak için her ağzımı araladığımda şekilsiz dumanlar çıkıyordu iki dudağımın arasından. Myung Soo'nun ailesi, Myung Soo, Jeon hepsi bana bakıyordu. Benden bir cevap, bir yaşam belirtisi duymak istiyorlardı sanki. Kahkaha atmaya başlamıştım. Aciz, titrek ve saklayıcı bir kahkaha. Acımı saklasın istedim, beni savunsun istedim. Yerden destek alıp kalktıktan sonra iki adımda kendimi Myung Soo'nun yanında buldum. Bu acı sessizliğin içerisinde sadece yanağına attığım tokat yankılandı. Çektiğim acıların nişanesi olarak göz yaşlarım usul usul akmaya başladığında elimin tersiyle sildim.

''  Beni seviyorsun öyle mi? '' Bir kahkaha.

'' Beni kaç kişiyle aldattın Myung Soo? Kaç kişinin içerisinde senin soyadın Kim değil diye aşağıladın beni? '' Durdum. Nefes aldım zorlukla.

'' Kaç gece eve geri gelmeni bekledim biliyor musun? Kendimi kandırdım. Aşık değilsin, kocanı parası için istiyorsun diyerek gururumu susturdum ben. Çünkü... Çünkü kimse kendisini aldatan bir kocayla birlikte olmaz Myung Soo. Ben bile isteye kötü kadın olmaya zorladım kendimi. Şimdi evliliğimizin sahte olduğunu öğrendiğim zaman bana beni sevdiğini söylüyorsun. Benimle dalga mı geçiyorsun? '' Cümlelerimin sonuna doğru ses tonumu ayarlayamamıştım. Adeta çığlık atarak bağırıyordum. Bir tokat daha  attım yüzüne. Herkes beni izliyordu ve Myung Soo hiçbir şey yapmadan öylece duruyordu. Bir ara Jeon geldi yanıma. Bileğime tutundu. Gözlerine baktım uzunca. 

'' Gidelim buradan. ''  Diye fısıldadım ona. Elimi tuttu ve sessizce patikayı takip ettik. Myung Soo susmuştu. Bir elini yanağına değdirip bana baktı. Gitme demedi, ben seni seviyorum diye yinelemedi. Myung Soo bana aşık değildi. Myung Soo benim bir başkasına aşık olup onu aldatma ihtimalimin korkuç oluşuna aşık olmuştu. Myung Soo ilk kez bir kadına yenildiği için pişmandı. Myung Soo her şeyden önce Jeon'a yenildiğini sandığı için korkmuştu. Jeon elimi bırakmadan beni arabaya götürdüğünde nazikçe belimden tutup beni arabaya doğru yerleştirdi. Düşüncelerim o kadar karmaşıktı ki kendimi anlayamıyordum. Kendime acıyor muydum, kendime hak mı veriyordum bilmiyordum.  Jeon arabayı çalıştırırken ifadesiz bir şekilde yüzüme baktı. Ne ara bu kadar yakın olmuştuk bilmiyorum.

'' Belirsiz. ''  diye bir sözcük kaçırdım ağzımdan. O  kadar hırıltılı çıkmıştı ki sesim kendimi bile tanıyamadım. Jeon kaçamak bir şekilde bana baktıktan sonra gözünü yine yola sabitlemişti.

'' İlk kez kendimi anlamaya başlıyorum. Kendime sen suçlu değildin, hiçbir zaman da öyle değildin  diyorum. Kendimi hür bırakıyorum ama yine bir şeyler doğru gelmiyor. ''  Şakaklarımı ovuşturmuştum bir müddet. Bir şeyler doğru değildi, bir şeyler eksikti ve çözemiyordum.

'' Şimdi de... Kendime acıyormuşum gibi geliyor Jeon. Uzun zamandır kendimi o kadar susturmuştum ki... Konuşmak istiyorum. Kendi benliğimi konuşturmak istiyorum ama tökezliyorum. Beni çıkar artık bu belirsizlikten. '' Ağlarcasına sızlandığımda gelirken kullandığımız yolu değil de üst taraftaki yolu kullanmıştık.

'' Hey Jeon, nereye gidiyoruz? '' Şaşkınca soru sorup duruyordum ama Jeon cevap vermeden hızı artırıyordu.

'' Jungkook. '' dedim sert bir şekilde. Cevap beklediğimi belli eden bir şekilde ona bakıyordum. Sonra pes edip bana döndürdü bakışlarını. Bir şeyler aramıştım ve bulmuştum bu sefer. Bana acıyan, içimdeki benliği kendimle barıştırmak isteyen bir çocuk görmüştüm. Bu beni ilk kez yaralamamıştı. Çünkü o kadar yabancıydım ki kendime ilk kez birinin desteğine mecbur kalmıştım.

Mücevher - Jeon Jungkook.  ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin