Dokunursan acırım.

3.2K 258 330
                                    

13. Dokunursan acırım.

Anne figürü  görüyorum sanki yanımda. Saçları omuzlarına kadar dökülüyor, gözleri sevgiyle bana bakıyor  ve  saçlarımı okşuyor yumuşakça. Yüzündeki her zaman asılı olan ifadesizliği eritmiş, saf sevgiyi görüyorum simasında. '' Kızım, seni seviyorum. Sen sevilmeye en layık insansın. '' Diye fısıldıyor kulaklarıma doğru. Sıcacık nefesini hissediyorum, anne kokusunu duyumsuyorum yıllar sonra. Fakat anne kokusu ne kadar bağımlılık yapıyor. Senelerce nasıl ayrı kalmışım diye düşünüyorum... Biraz sonra babamı görüyorum. Üzerinde takım elbisesi var. Seneler sonra onu ilk kez takım elbisesiyle görüyorum. Her zaman giydiği kirli, pis ve eskimiş pantolonu yoktu bacaklarında. Tıraş da olmuştu, temizlik vardı babamın suratında. Annemin yanına adımlamış, belini tutmuştu sıkıca. Seneler sonra yeniden babamı görmüştüm annemin yanında. Sahiplenici bir şekilde tutmuştu belini annemin. Birbirlerine sevgiyle ve aşkla bakıyorlardı. Titremiştim. Babam ve annemi birbirlerine sevgiyle bakarken görmeyeli çok olmuştu.

Eun Sang'ı gördüm sonra sanki yanımda. Ufak, titrek bir siluet. Özür dileyerek elimi tutuyor sıkıca. '' Seni seviyorum, seni çok seviyorum arkadaşım. Sana sahip olduğum  için çok şanslıyım. Benim yüreğimi ısıtan canım arkadaşım. '' İlk kez Eun Sang'ın sevgisini hissediyorum. Bana sevgisini derinden hissettiriyor, yumuşakça saçlarımı okşuyordu. Keyifle dudaklarımı aralıyorum, konuşmak istiyorum ama bu an bozulmasın diye susuyorum. Üzerimde bembeyaz bir elbise varmış, şimdi fark ediyorum. Biraz sonra odanın içerisinde Seulgi ve Yoongi'yi görüyorum. İkisi el ele tutuşmuş, ellerinde tuttuğu çiçek buketini yanımdaki krem rengi sehpaya bırakıyorlar. Seulgi'nin   heyecanla titreyen dudaklarına bakıyorum. Sevgiyle aralanıyor, aşkla Yoongi'ye baktığını görüyorum. '' Birbirimize olan aşkımızı itiraf ettik en sonunda.'' diyor.

Yoongi geldi yanıma, saçlarımı karıştırdı '' Seni sevdim ufaklık. Var sende bir şeyler, iyileşince... Anlatacaksın. '' Neden iyileşecektim? Başım zonklamaya başladı. Ellerim titriyordu, kulaklarım uğulduyordu. Jungkook'u gördüm sonra sanki. Kapının arasından bakıyordu, hareleri kararmıştı. Boyun damarları belirginleşmişti. Dudakları düz bir çizgi halini almıştı. Saf nefretini görüyordum, boğulacak gibi hissediyordum. '' Nefes...'' devamını getiremedim. Nefes alamıyordum. Myung Soo'yu gördüm onun arkasında. Jeon'a saf nefretle bakıyordu. Odanın rengi değişti, etraf karanlığa döndü. Bir şeyler oluyordu, başım... Başım daha fazla zonkluyordu ve sanki odanın rengi kapkaranlık oldu. Nefes... Nefes almaya ihtiyacım vardı. Siluetler silindi. Bir ses duyuyordum derinlerden, sanki her şey bir hayaldi ve birden silindi.

'' Hastanın durumu kritik. Hayati fonksiyonları tehlikede. ''

-

Gözlerimi bembeyaz odaya aralamıştım. Odanın ışığına alışabilmek için gözlerimi kırpmak durumunda kalmıştım. İçerisi bembeyazdı. Yan tarafımda bir konsol vardı ve üzerinde su bardağı ile sürahi vardı. Boğazımın kuruduğunu hissetmiştim, suya ulaşmak için hareketlendiğimde sırtımda derin bir acı hissetmiştim. Evet, ölmeyi de becerememiştim bir türlü. Başıma giren keskin ağrıdan dolayı pes etmiş, yatağıma geri yatmıştım. Nefes almak benim için çok zordu. Haksız sayılmazdım, ölümden dönmüştüm ama yatağımda yine yapayalnızdım. Hayalimde yanımda insanlar görmüştüm değil mi? Beni sevdiklerini söylüyorlardı... Ne garip bir yanılgıydı bu. Yine de rüyamda kısa süreliğine de olsa annem ve babam vardı. Beni sevdiklerini söyleyen insanlar vardı. Gözlerimi yeniden kırpmak için hareketlendiğimde odanın kapısı açılmıştı.

'' Hastamız gözlerini açmış. Kendinizi nasıl hissediyorsunuz? '' Doktor dinç ve enerjik bir şekilde yanıma gelmişti. Yaşı genç görünüyordu, saçlarının ön tarafı biraz seyrekleşmişti. Sivri çenesi, kemerli burnu ve yapılı vücuduyla hoş bir beyefendiydi. Gülümsemesine ben de sıcak bir gülümsemeyle karşılık vermiştim.

Mücevher - Jeon Jungkook.  ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin