Kaptanın seyir defteri

3.9K 260 518
                                    


Y/N: Hikaye istediğiniz gidişata sahip değilse bile lütfen sonuna kadar okuduğunuzdan emin olun. Bazı sürprizlerle karşılaşabilirsiniz !


Ahşap pencere aralık kaldığı için akşam esen rüzgar Jungkook'un ensesinde geziniyordu. Dışarıda soğuk denilecek bir hava vardı ve Jungkook içinin üşüdüğünü fark etmişti. Pencerenin kenarında bir saksı vardı. Jungkook mor kasımpatıları çok severdi. Rüzgar durulup yerini yağmura bıraktığında Jungkook elinde dinlendirdiği sigarayı saniyelik bıraktı. Bakışları şimdi gökyüzüyle buluşmuştu. Bulutlar birbirine yaklaşıyor, hava kararıyor ve Jungkook'un tüylerini ürpertiyordu. Üşengeç tavırlarla kanepenin altına girmiş ev terliklerini ayaklarına geçirip pencereyi kapattı. Bulunduğu yer kendi evine benziyordu biraz da zaten. İçerisi buz mavi bir  renkte boyanmıştı. Krem rengi bir kanepe vardı ve kanepenin hemen yanı başında bir komodin duruyordu. Jungkook titreyerek komodinin üzerindeki sigaraya yeniden ulaştı. Küllüğü nereye koyduğunu hatırlayamıyordu bir türlü.

Son zamanlarda sakindi Jungkook. Buradaki insanlara inanıyor, buraya ilk yatırıldığındaki kadar sorun çıkartmıyordu. Sigarayı dudaklarına götürdüğünde derin bir dumanı içeriye çekip geriye vermedi. Gözleri aldığı zevk karşısında istemsizce kapanmıştı. Dumanın bütün organlarını zehirlemesine izin verdi ve en sonunda öksürerek dumanı geriye çıkarttı. Nazik bir şekilde tutuyordu ince uzun sigarasını. Sigara ve anılar ikisi de bir insanı öldürebilirdi. Jungkook odanın ücra köşesinde duran saate baktı. Gece 12'ye az kalmıştı. Şimdi doktor gelecek, Jeon ile konuşacak ve ona bir sakinleştirici yapacaklardı. Jungkook yeteri kadar sakindi ve yeni bir sakinleştiriciye ihtiyacı yoktu.

Kanepenin üzerinde küllüğü bulduğunda acı acı gülümsemişti. Küllüğü bulamadığı için küllerini yere atmak zorunda kalmıştı. Şimdi eğilerek küllleri toplamaya çalışıyordu ki kapı açılmıştı.

Bayan Nellson'dan hiç hoşlanmazdı Jungkook. Buradaki hiç kimse onun yaşadıklarına inanmıyordu elbette ama Bayan Nellson Jungkook ile alay ediyor, küçük düşürüyor ve hırpalıyordu.Bu yüzden Jungkook onu görünce vücudunu ele geçiren tiksinti duygusuna engel olamadı.

Bayan Nellson topuklu rugan siyah ayakkabılarıyla bu ıssız odada salınıyordu.Saçları  açık kahverengi tonlarındaydı ve her seferinde iri dalgalar yapardı. Onun siyah kalem eteği ve içine giydiği toprak tonlarındaki gömlekleri hastalar arasında meşhurdu. Jungkook dışında tüm genç erkek hastalar 20'lerinin başında duran Bayan Nellson'u çok seviyordu. Jungkook eğer objektif olarak değerlendirirse gerçekten güzel bir kadındı. Bal rengindeki gözleri, göz kapaklarına vuran kirpikleri ve çıkık elmacık kemiğiyle güzel ve hoş bir kadındı Bayan Nellson fakat yüzündeki kibri hemen hissederdiniz. Jungkook da bu kibri ve hastalara karşı çekilen barikatı anladığı için Nellson'u pek de sevmiyordu.

Nellson belli belirsiz bir gülümsemeyle yerde oturmuş Jungkook'u inceledi. '' İyi geceler Jungkook. Bu gece nasıl hissediyorsun? '' Elindeki dosyaları komodinin üzerine bırakıp cebindeki iğne ve ilaçları hazırlamaya uğraşıyordu Nellson.

'' Her zamanki gibi hissediyorum, doğruları söylüyorum fakat yine kimse bana inanmıyor. Burada ne işim var ve ne zaman yatırıldım bilemiyorum. Belki de baba oldum ama bunu bile bilemiyorum. Bayan Nellson bana çok güçlü ilaçlar veriyorsunuz. Öyle ki duygularımı ve hislerimi kaybediyorum sanırım. İçimde fırtınalar kopuyor, hastahaneyi başınıza yıkmak istiyorum ama kolumu kaldıracak gücü bulamıyorum kendimde. '' Bayan Nellson Jungkook'un iyi bir yalancı olduğuna emin olmuştu artık.  Onu buraya yatıran kişi de bunların gerçekleşeceğini hep söylemişti.

'' Bay Jeon, siz baba olamayacaksınız. Bakın 7 aydır buradasınız ve 7 aydır size Lim Cho Hee diye biri olmadığını anlatmaya çalışıyoruz.  '' Jungkook alayla güldü. Buradaki tek hasta karşısındaki kadındı. Ona inanmıyorlardı fakat... Fakat Jungkook eskisi kadar emin değildi. Cho Hee gerçekten yok muydu? Oysa... Oysa onu anımsıyordu. Öyle biri vardı hayatında. En son pikniğe gitmişler, birlikte çok mutlu bir aile olacaklarının sinyallerini vermişlerdi. Kokusunu hatırlıyordu Jungkook onun. Bazen... Bazen şüpheye düşüyordu o da. Gerçekten, gerçekten yok muydu Cho Hee? Jungkook yorgun olduğu için kadınla daha fazla tartışmak istemedi. Erken uyumak istiyordu ve yarınki grup terapisinde iyi iş çıkartmayı umuyordu.

Mücevher - Jeon Jungkook.  ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin