11.7K 681 380
                                    





her şey, yoongi'nin söylediği bir haberle başlamıştı.

jungkook, üniversitenin kafeteryasında alalâde şekilde bacaklarını masaya uzatmıştı. ayağının ucunda duran soğumaya yüz tutmuş kahvenin üzerindeki saçma şekillere gözleri takılmış, hayatında bir anlam arar gibi inceliyordu onu.

"kanlı bebek açık artırmaya çıkmış."
yoongi'nin dudaklarından çıkıp, kafeteryanın gürültüsü arasında eriyerek jungkook'un kulaklarına varan bu haber, gözlerini tereddüt etmeden yoongi'ye çevirmesine sebep olmuştu. tek kaşı kalkmış hâlde konuşmaları dinlemeye devam etti. jimin titreyen sesi ile sordu.

"kanlı bebek mi? yine mi o?"
"insanlara saldırıp kanlarını içtiği söyleniyor."
"evet, adı oradan geliyor. oldukça güzel bir bebek. bu sebeple her zaman alan çıkar. ama her alan tekrar satar."
yoongi devam etti. jungkook'un gözleri büyümüş, olayla ciddi şekilde ilgileniyor gibi dirseklerini masaya yaslamıştı bu kez. söylenilenler oldukça ilgi çekici ve ürkütücüydü.

"döngü böyle devam ediyor. yani, ürpertici bir şey olduğunu inkâr edemezsiniz."

jungkook dudaklarını aralayıp sanki hipnoz olmuş gibi mırıldandı.
"mm, nasıl göründüğünü merak ettim."

jimin şaşkınlıkla gözlerini büyütüp söyledi.
"tanrım, jungkook. bu bebekle ilgilendin mi? belki de sadece kıyafetlerini yapmak yerine onlardan bir tane edinmelisin."
"giysi yapmak beni mutlu ediyor. fakat senin modellerin bana yetiyor."
jimin onaylamazca başını iki yana salladı.
"ama, dizayn etmek ve giydirmek için kendi bebeğin olması daha çok hoşuna gidebilir."

jungkook'un kafası karışmıştı. derslerine çalışmak dışında, oyuncaklara küçük kıyafetler dikmeyi severdi. onları giydirip zihninde canlandıklarını düşünürdü. ve aslında yoongi'nin bahsettiği bu bebek, bu konuda onun için bir dönüm noktası olabilirdi.

masada sessizliği koruyan tek kişi de konuşmaya katılmıştı. namjoon derin bir nefes verip söyledi.
"tanrım. üniversitedesiniz. artık bebeklerden bahsetmeyi keser misiniz?"
jungkook ve jimin'e dönüp devam etti.
"siz ikiniz, bu herifi ciddiye almak zorunda değilsiniz."

jungkook söylenenleri göz ardı ederek mırıldandı.
"oyuncak bebek kıyafetleri yapmak hoş. dikiş yapmayı da seviyorum. jimin de onun oyuncaklarına diktiğim kıyafetleri seviyor. aslında... şu, kanlı bebek, pahalı mı?

namjoon iç çekip göz devirerek masadan kalktı ve derse gitmek için oradan ayrıldı. muhabbetten de oldukça sıkılmıştı. o daha çok spor muhabbetleri yapmayı severdi. bu hanım evlâdı muhabbetler ona göre değildi.

yoongi onu görmezden gelerek heyecanla ellerini çırptı ve gizli bir şey söylüyor gibi jungkook'a eğilip fısıldadı.
"göz atmak ister misin?"
"evet, lütfen."

jungkook'un kafasında tehlikeli bir bebek olmasından çok, onun ilhâmını artıracak bir unsur olduğu dönüyordu.

yoongi cebinden çıkardığı telefonda internetten açtığı fotoğrafı jungkook'a çevirdi.
"işte, bu."

w//kanli.bebek.jpg

jungkook gözlerine inanamıyordu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

jungkook gözlerine inanamıyordu. bu nasıl bir güzellikti. şaşırmıştı. teni, pürüzsüz bir porselendendi. gözünün üzerindeki çizik sanki özenle oraya yerleştirilmişti. dili dolanmıştı sanki.
"herkesin ürkütücü bulduğu kanlı bebek, bu mu? hah, sikeyim. şaka mı yapıyorsunuz siz? nesi ürkütücü bunun?

"ne..."
jimin'in düşünceleri bir anda değişmişti. bebeğin gözlerinde gördüğü o iç titreten his, bunu sağlamıştı.
"kookie. bu bebeğe bulaşmamalısın. sahiden."

jungkook yamuk bir gülümseme takındı ve mırıldandı.
"işte bu... bunu istiyorum."

çok güzel diyordu içinden. o, çok güzel. dudaklarını yanaklarında gezdirmek, ona birbirinden asil kıyafetler iliştirmek istiyordu. içi titrerken söyledi.

"onu, istiyorum."

lover's doll ん taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin