Bölüm 10

442 12 0
                                    

Bölüm 10

Saat yaklaşık 15.05'te kütüphaneye geldiğimde Calum'u çoktan bir masada otururken buldum. Sözünü tutup burada olduğunu görünce gülümsedim. Nedensizce gergin hissederek ona doğru yürüdüm. Ona ne diyeceğim? Ne hakkında konuşacağız? Bu 3 gün bayağı tuhaf geçecek. 'Gergin olmaya gerek yok.' diye hatırlattım kendime, önceliğimiz proje.

"Sana erken geleceğimi söylemiştim." Calum gülümsedi ben karşısına otururken. Hafifçe kıkırdadım ki bu ortamı daha da tuhafalaştırdı çünkü her zaman yaptığı gibi elini ensesine götürdü ve gözü başka objelere odaklandı. Bunu yapması çok rahatsız edici ama yine de o kadar tatlı ki onla her konuştuğumuzda bunu yapmasını bekliyor oluyorum. "Hikayeyi ne hakkında yazmak istersin?" diye sordu dikkatini tekrar bana çevirirken. "Ben komik bir hikaye yazabiliriz diye düşündüm çünkü bilirsin, herkes gülmeyi sever." Fikrini paylaştıktan sonra kıkırdadı. 

"Peki." dedim ben de kıkırdayarak. Gülüşü o kadar tatlı ki çok kötü bir mizah anlayışım olsa da önerisine katılmak zorundaydım. Bu benim için imkansız olacak.

"Hikayeyi rastgele bir çocuğun okul günü hakkında yapabiliriz diye düşünüyordum. Hikaye öğrencinin bakış açısından anlatılır ve kendini pek göstermeyen, utangaç bir çocuk olur. Okulda olanları kendi görüşleriyle paylaşırlar. Aslında çok komik, özgün, gerçekçi bir kişilikleri vardır ama bunu göstermeye korkuyorlardım." dedi Calum bana bakarken. Benim buraya hiçbir şey düşünmedene gelişimin aksine onun böyle iyi bir fikri olmasına şaşırmıştım. Sadece sporu ve arkadaşlarını önemsiyor derken yanılmışım, bu okul işini gerçekten önemsiyordu. "Nasıl fikir?" diye sordu cevaplamadığımda. "Dün gece aklıma geldi."

"Çok beğendim." dedim dürüstçe, gülümseyerek.

"Ve ana karaktere vereceğimiz ismi de biliyorum." dedi.

"Ne?"

"Victor."

Vee mahvetti.

Rahatsızca güldüm. Sanırım insanların bana böyle seslenmesinden hoşlanmadığımı anlamıyor, özellikle onun seslenmesinden.

"Tamam, hadi başlayalım." Defterini çıkardı ve yazmaya başladı. Ama sadece o yazmıyordu ve sadece ona fikirlerimi söyleyip yazdırmıyordum; ikimiz de fikirlerimizi paylaşıyor ve birlikte yazıyorduk. Dürüst olmak gerekirse birlikte çok iyi çalıştık ve projeyi daha eğlenceli bir hale getirmeyi de başardı. Sayfanın yarısına geldiğimizde buradan benim devam etmemi önerdi çünkü benim el yazımın daha güzel olduğu konusunda ısrarcıydı. İki saat boyunca durmadan çalıştık ve gerçekten de verimli geçti. İşbirliği yapıyordu ve şu ana kadarki en iyi proje partneri olacağını söylerken de yalan söylemiyordu.

*****

Ertesi gün kütüphaneye Calum'dan önce gitmeye çalıştım. Neden bir anda bunu yarışa çevirmek istediğimi bilmiyordum, bugün biraz oyunbaz hissediyordum. Köşeyi döndüm ve kütüphaneye ilerledim. Gözlerim koridorun diğer tarafındaki Calum'un gözleriyle buluştu. Hemen adımlarımı hızlandırdım. Yüzüne bir gülümseme yerleşti ve o da beni taklit edip hızını arttırdı. İkimiz de aynı anda kütüphanenin kapısına ulaştık. Benden sadece santimlerce uzak olan yüzüne baktım, heyecanlanıyordum. Bana bakarken suratındaki gülümseme büyüdü.

"Buraya benden önce geleceğini söylediğini sanıyordum." dedim yavaşça yutkunurken, yüzü benimkine hiç bu kadar yakın olmamıştı. 

"Geldim de." dedi kütüphaneye adım atarken, arkasına dönüp bana dilini çıkardı. Gülerek onu dün oturduğumuz masaya doğru takip ettim. Defterini çıkardı ve bana uzattı. Gözlerim mavi kalemle yazılmış başlığa gitti: Cal ve Val'ın hikayesi. Gülümsemem büyüdü, şu an kızardığıma emindim. Ama bu uzun sürmedi çünkü 'Val'ın'ın altına parantez içinde 'Victor' yazdığını fark ettim. İki haftadan fazla olmuştu, neden hala bana böyle diyordu? Sorma isteğini görmezden geldim ve yazmaya başladım. Bugün de en az dünkü kadar verimli çalıştık ve saat 5 olmadan birkaç dakika önce hikayeyi bitirdik. 

aşkın peşinden koşmak ;; cth {Türkçe Çeviri}Onde histórias criam vida. Descubra agora