1.6

499 45 11
                                    

Minseok oturduğu arka sıradan gözlerinin sınıfın kapısına dikmiş içeri girecek Yixing ve tayfanı bekliyordu korkuyla. Bugün ya ölecekti ya ölecekti, resmen mosmor bir göz hediye etmişti çocuğa. En çokta Jongdae'nin vereceği tepkiden korkuyordu. Sonuçta grubun lideri sayılan kişi oydu değil mi? Tamam bu bir yalandı, belki de ona mesaj atıp duran yabancı haklıydı. Yönelimini bile bilmediği birinden hoşlanıyordu.

"Ama Minseok bir dinler misin?"

"Birazdan canıma okuyacaklar Jun, sen hala açıklama yapmaya çalışıyorsun."

Sehun yarınlar yokmuşçasına sırıtırken Minseok delici bakışlarını ona çevirerek sıra arkadaşının kafasına bir tane patlattı.

"Gülmesene sen de kurtlu elma. Ne meraklısıymışsın benim ölümümün. Bir de gel göbek at leşimin üzerinde."

"Bana ne kızıyorsun be? Her şey şu çürük cevizin suçu. Olay komik tabi gülcem."

Sehun işaret parmağını ön sıralarından ikiliye Junmyeon'a uzattığında kendisini işaret eden parmağı ısırıp kendisini savunmaya geçti Sehun'un acıyla sızlanmaları arasında.

"Ya beni iki saniye dinlemedi ki hayvan herif, gördüğün gibi çocuğun üzerine atladın Minseok, bir dinlesen ben sana onun kim olduğunu anladığımı söyleyecektim. Yixing'in suçu da gizli ajan gibi siyahlar içinde saklanarak gezmesiydi."

"Ahhhhhğğ parmağım ahhhğ, canım parmağım. SEN BENİM SOYLU MÜKEMMEL ÖTESİ PARMAĞIMI NASIL ISIRIRSIN!!!"

Sehun sızlanmaya devam edip parmağını öperken Minseok'da kafasını sırasına vuruyordu. Bence burası okul değil tımarhaneydi ve en psikopat delilerde kendi arkadaşlarıydı. Sanki bütün okul TARO'nun haberinden sonra kendisini dikizlemiyormuş gibi, Sehun yarması da bağırtısıyla kalan dikkatleri üzerine çekiyordu.

"Tanrım benim arkadaşlarım neden özürlü? Özellikle sıra arkadaşım?"

"O tonla güzel arasından ağıza acı tadı veren çirkin fındık seni, benim soylu parmağıma karşılık sizin o sefil parmaklarınızı kopartırdım ama kopartacak yerlerim ağrıyor."

Minseok gözlerini kapatıp sakinleşmeye çalışırken Junmyeon yüksek sesli bir kahkaha attı.

"Ulan ettiğin hakaretin uzunluğu kadar üşenmeyip derslere katılsan okul birincisi olurdun."

"İşte o yüzden katılmıyorum ya, buğulu dikiz aynası."

Minseok arkadaşlıklarını sorgularken sınıftan içeri giren dörtlüyle derince yutkundu. Jongdae ve Seulgi önde Chanyeol ve Yixing ikilisi arkalarında gözleri duvar kenarında oturan üçlünün üzerinde sıralarına geçiyorlardı. İlginç bir şekilde Yixing moraran gözünü saklama girişiminde bulunmamıştı, açıkça tüm okula beyan ediyordu dayak yediğini ama gözlerini bir saniye olsun duvar kenarındaki üçlüden ayırmıyordu aralarında fısır fısır konuşurlarken. Jongdae ise sırıtma sayılabilecek bir ifadeyle Minseok'a bakıyordu.

"Hepsi sana bakıyor Min."

Sehun eğilip sesizce kulağına söylediğinde Minseok bakışlarını karşısında onu izleyen Jongdae'den çekip arkadaşına çevirdi.

"Gerçekten mi salak herif?"

"San bir şey yapmazlar değil mi?"

"Bilmiyorum Jun."

Bütün gözler hala Minseok'un üzerindeyken dörtlü çantalarını sıralarına bırakıp sınıftan çıkmak için kapıya yöneldiklerinde Seulgi yönünü değiştirip Junmyeon'un yanındaki boş sıraya ilişti.

"Mor Yixing'e yakıştı he?"

Sorusuyla beraber oldukça sevimli bir şekilde gülümsüyordu Seulgi ve Minseok'un daha çok şaşırmasına sebep olmuştu.

"Anlamadım?"

"Mor diyorum Minseok, bizim gamzeliye yakıştı. Beyaz teninde bir renge ihtiyacı vardı hep, sonunda lafıma geldi."

Üçlü şaşkın şaşkın Seulgi'yi süzerken Minseok bir an dalga geçtiğini sandı.

"O mor göz yüzünden hayatım son bulacak. Ayrıca sen arkadaşını ne kadar çok seviyorsun?"

"Bir halt olacağı yok, Jongdae o işi halletti şeker çocuk."

Sehun pişkin pişkin sırıtırken Minseok ve Junmyeon iki kat daha şaşırıp Seulgi'nin devam etmesini bekliyorlardı.

"Öyle aval aval bakmasanıza, kimsenin seni öldüreceği yok. Yixing mor göze sahip olmasıyla kaldı sadece. Gereksiz stres yapma bak yakışıklı arkadaşın anlamışki sırıtıyor. Aranızdaki en zeki Sehun galiba?"

"Hah övünmek gibi olmasın ama bu kurtlu elmalardan daha zekiyim doğru bildin."

Minseok belirgin bir göz devirmenin ardından tam Jongdae'nin olayla alakasını soracaktı ki Junmyeon araya girdi.

"Yixing neden beni takip ediyordu?"

"Gerçekten anlamadın mı?"

"Neyi anlamam gerekiyor?"

"Evet neyi anlaması gerekiyor?"

Seulgi kafasını sıraya gömüp derşn bir of çektiğinde Sehun boş boş baktığı arkadaşlarını yanıtladı.

"Siz ikiniz gerçekten kafasızsızsınız beyler, bu kızın sarfettiği kelimeler yazık yemin ediyorum. Siz ikiniz kesin kaza kurşunu falansınız, Bay ve Bayan Kim'ler sizi yanlışlıkla yapmış belli."

Seulgi başını sıradan kaldırıp Sehun'un elini sıktı.

"Haklı bir isyan, neyse ben bizimkilerin yanına gidiyorum. Bu dahi çocuk size ne anladıysa açıklasın."

Sıradan hızla kalkıp üçlüyü baş başa bırakarak sınıftan çıktı Seulgi. Daha fazla kendini yormayacaktı, etrafındaki üçlü yeterince kafasız değilmiş gibi bir de bunlar çıkmıştı başına. En iyisi Sehun'u aralarından sıyırıp sonsuza kadar onunla takılmaktı.

"Gerçekten anlamadınız mı?"

"Hayır."

"Hayır."

"Tanrımm NEDEN BENN?"

Sehun sırasından kalkıp ellerini cebine soktu ve iki arkadaşına baktı.

"Siz iki kafasız sonsuza kadar yalnız kalmaya mahkumsunuz galiba, of ben gidiyorum."

Junmyeon son anda anladığı şeyle Sehun'u tersledi.

"Götüme bak sanki senin var?"

"Var tabi oğlum sizin haberiniz yok daha kesin olmadığı için. Neyse ben eniştenize gidiyorum, ders başlayınca gelirim."

"Enişte mi?"

"Kadınlardan hayır görmedim be Mini, bir de böyle deneyelim."

Sehun arkasına bile bakmadan sırıtarak sınıftan çıktığında hala olanları algılanaya çalışan ikiliyi baş başa bıraktı. Junmyeon biraz olsa çaksada Minseok anladığı şeyin yanlış olduğundan fazlaca emindi.

~~~

Merhabaaaaa🙋🏽‍♀️🙋🏽‍♀️🙋🏽‍♀️
Şey öncelikle SEULGİ VE SEHUN MÜKEMMEL BİRER KARAKTER DEĞİL Mİ? İkisinin de yanaklarını ısırmama son bir. YAŞASIN SESE KARDEŞLİĞİ💃🏽💃🏽💃🏽💃🏽

Tarokota Kazanı/chenminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin