Kaisoo mercimeği fırına verdi mi?

240 31 23
                                    

Bu bölüm için canımın ciğeri lilykadililis e teşekkür ederim.
Yişisin KAİSOO

~~~

"Köfte dudaklarına köfte dudaklarımı yapıştırdığım."

"Ne istiyorsun Jongin?"

Kyungsoo kucağına başını koymuş kendisine alttan köpek yavrusu bakışları atarak konuşan sevgilisinin aslında ne istediğini pek tabii biliyordu fakat işin eğlencesi de tam olarak buradaydı onu süründürmeyi çok seviyordu.

"Ah aaaah..."

"Ne içli ahladın öyle. Ne oldu söyle diyorum."

Jongin kendisini fiziksel ve zihinsel olarak hazırlama sürecindeydi. Lilian'dan aldığı taktikler de artık işe yaramazsa kendisini camdan aşağı sallandırmayı düşünüyordu.

"Ağzını bal kaymakla yaladığım?"

Kyungsoo, Jongin'in yüzündeki elini yanaklarında gezdirirken hafifçe tokat attı ve Jongin'in kucağından sıçrayıp tekrar geri yatmasına sebep oldu.

Bu biraz annesi dövdüğü halde anne diye ağlayan çocuğun olayı gibiydi. Kyungsoo ne yaparsa yapsın Jongin sürekli Kyungsoo'ya yol alıyordu ve evet Kyungsoo'nun vermemesi de buna dahildi.

"Ağzını sürekli yalamak istediğim geçen bir belgesel izledim çok üzücüydü, o geldi aklıma."

Kyungsoo şaşırdı, Jongin ne zamandan beri belgesel izler olmuştu? Jongin ve belgesel izlemek Kyungsoo ve Jongin'in mercimeği fırına vermesi demekti yani imkansıza yakın. Ama unutmamak lazım ki imkansız diye bir şey yoktur, yani kısmen...

"Sen belgesel izler miydin?"

Jongin aa teessüf ederim diyerek yattığı rahat bacaklardan başını kaldırdı ve Kyungsoo'nun bal kaymak boynundan ıslak bir öpücük alarak yerine yattı.

"Oh çok güzeldi, keşke seni sürekli öpmeme izin versen, ömrüm uzar."

Kyungsoo bıyık altından güldü ve konuştu.

"Belki de uzun yaşamanı istemiyorumdur, belki senden sonra zengin ve yakışıklı birini bulacağımdır."

Jongin bu sefer gerçekten yattığı koltukta doğruldu ve korku dolu bakışlarını Kyungsoo'ya dikerek işaret parmağıyla kendini işaret ederek konuştu.

"Ne demek uzun yaşamanı istemiyorum, senden sonra zengin ve yakışıklı birini bulurum. Zengin kısmına bir şey diyemem ama benden yakışıklısını bulabileceğini düşünebiliyor musun cidden?"

Kyungsoo kollarını bağlayarak sert bakışlarını Jongin'e dikti ama kahkaha atmamak için o kadar zor tutuyordu ki kendini. Jongin şu an kendine gerçekten yavru köpek bakışlarıyla bakıyordu ve neredeyse dokunsa ağlayacak gibi gözleri dolmuştu.

"Evet ama..."

Jongin, Kyungsoo'nun boynuna yüzünü gizledi ve boğuk sesle konuştu.

"Ben de biliyorum ama sakın beni bırakma. Neden biliyor musun? Ben hayatımda ilk defa birini bu kadar çok seviyorum, sana bakarken içimde sürekli bir şeyler oluyor ve nefes almayı bile unutuyorum ben. Beni bırakma çünkü seni tavuk yemekten bile daha çok seviyorum."

Kyungsoo arada boynunu öperek konuşan çocuğun saçlarını gülümseyerek karıştırdı.

"Amadan sonrasını dinleseydin keşke önce. Evet senden yakışıklısını bulabilirim ama istemiyorum ki, seni seviyorum ben salak."

Jongin duyduklarıyla daha da çok sıkıştırdı Kyungsoo'yu ve kocaman sarılarak dudaklarının denk geldiği her yeri öptü. Kyungsoo böyle devam ederlerse bir şeylerin devam edeceğini bildiği için Jongin'in yüzünü göğsünden uzaklaştırdı ve avuç içine aldığı yanakları sıkıştırarak yüz yüze bakmalarını sağladı. Jongin'in dikkatini dağıtmaya ihtiyacı vardı.

"Hadi bana izlediğin belgeselden bahset hayatım."

Jongin hayatımı duyduğu an bülbül gibi şakımaya başladı.

"İnsanlar hakkında bir belgeseldi, çok zorluklar çekiyorlardı. Tarım, sulama, ekinler falan insanlar ne kadar çok uğraşıyorlar biliyor musun dünyanın en güzel sevgilisi. Yazık değil mi ama insanlara?"

Kyungsoo şaşırdığını kabul ediyordu.

"Gerçekten mi? Neymiş onları bu kadar zorlayan, pirinç tarlalarında çalışan insanların belgeselini falan mı izledin?"

"Şeeeyyy..."

"Neeeyyy?"

"Söylerim ama kızmak yok, tamam mı?"

"Jongin bu şekilde daha çok kızıyorum ama..."

Jongin birden hızlıca söyledi.

"Mercimekbelgeseliydi."

Kyungsoo bir anlığına Jongin'in ne dediğini düşündü ve aklında uyuşanlarla gözlerini büyüterek yanından aldığı yastığı Jongin'in başına geçirdi.

"İzlediğin şey pornoydu ve sen de bana bunu mercimek belgeseli diye mi anlattın?"

"Hayatım bir dinle bak açıklayabilirim."

"Neyini açıklayacaksın ya? Ben de seni ciddiye alıp dinliyorum, salaklık bende."

"Bebeğim bak mercimek fiyatları çok yükselmiş, millet aç aç. Elimizde olanı değerlendirmeyelim mi şimdi? Ne olur fırına versek söz veriyorum yemem."

"Beni yersin ama."

"Hem de bal kaymakla ama konumuz bu mu şimdi?"

Kyungsoo üstündeki geniş yakalı tişörtün yakasını tutarak omzundan aşağı indirdi ve Jongin'in öpmeye bayıldığı güzel omzunu açığa çıkardı ve parmak ucunu çıplak omzunda gezdirdi ve işveli sesle sordu.

"Değil mi?"

Jongin olduğu yerde zıpladı.

"NAPIYOSUN VE NEDEN YAPIYOSUN? BAK KENDİMİ DURDURAMAM. PANTER GİBİYİM ŞU AN ATLARSAM ATLARIM."

Kyungsoo bugün başından beri her şeyin farkındaydı. Jongin'in istediği şeyin de ailesinin evde olmadığı akşam kalmaya kendisini neden çağırdığını da. Ee o da boşuna gelmemişti buraya. Arkasını dönüp Jongin'in şok olmuş yüzüne bakarak dudaklarını ısırdı ve konuştu.

"Odandaki fırın sıcakmış..."

...ve merdivenlere giderken üstündeki tişörtü başından çekip çıkardı ve Jongin'in yüzüne fırlattı.

Jongin ise yüzündeki siyah tişörtü önünden çekmeyi akıl edemeden oraya buraya çarparak Kyungsoo'yu takip etti.

Tabii ki bu sırada birkaç kez ayağı bir yerlere takıldı, annesinin en sevdiği vazosu artık en sevdiği vazosu değildi, merdivenlerden düştü, odasının kapısına çarptı fakat Kyungsoo tişörtü yüzünden çekene kadar onu oradan almadı aklı kalmadığından. Kanayan burnunu silerek Lilian'a teşekkürlerini bağırarak iletti ve Kyungsoo'yu kucağına alarak yatağına atladı, sonra ne mi oldu? İşte mercimek üreticileri mutlu oldu, tabii bir Jongin kadar değil.

~~~

Ve sonunda mercimek fırına verildi Kim Jongin hayallerine kavuştu. Bence siz de kavuştunuz?😈

Hadi bu yazar size öpücükler bırakır💜💜💜

Tarokota Kazanı/chenminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin