1.5

296 22 21
                                    

On İkinci Gün.



"Alo Tenha?" dedim heyecanla

"Bu gece de aramak istedim seni, Berge. Rahatsız olmadın değil mi? Yani... Böyle arayıp  sık boğaz ediyormuşum gibi hissediyorum seni." 

Yeni_yetme.delikanlı is online.

"Yo-yok c-canım ne rahatsızlığı. Dün de demiştim, sen arayacaksan telefonun başında saatlerce bekleyebilirim."

   Kıkırdadı "Seni böyle duydukça nedense gülesim geliyor Berge. Aşırı utanıyorum şu an ama cidden çok tatlı oluyorsun -yani sesin çok tatlı geliyor –yani... of rezil oldum."

Güldüm, "Bu gece hangi şarkıyı söyleyeyim sana?"

"Oha, gerçekten söyler misin tekrardan?"

   Ayaklarımı tahta masanın üstüne uzattım. Telefonu kulağımla omzumun arasına sıkıştırıp cebimden gök mavisi çakmağımı çıkarıp dudaklarımın arasına sıkıştırdığım sigaramı ateşe verdim.

  "Aslında tam zamanında aradın, şarkı sözü yazıyordum ve nerdeyse her şeyi hazır. İlk sen dinlemek ister misin?"

"İsterim tabii ki." dedi heyecanı sesinden bariz belli olurken.

"İki dakika bekle hemen birkaç yeri düzelteyim. Ama ondan önce senin istediğin bir şarkıyı söyleyeyim, hem belki daha güzel söz gelir aklıma, ne belli."

Düşündü, "O zaman bu gece Çağan Şengül - Uykusuz Geceler söyler misin?"

Onayladım. "Sen çok mu seviyorsun Çağan Şengül'ü?"

  "İçinde yarattığı, yaşattığı duyguyu çok güzel karşısındakine aktarabiliyor. Ve sesi gerçekten çok güzel, bu yüzden çok seviyorum."

Kızar gibi "Çağan Şengül olmak istedim" dedim. Güldü.

Sigarımı küllüğün ucuna koyduktan sonra, boğazımı temizledim ve çalmaya başladım.

"Sen gittiğin zaman

Ah bu ayrılık geriye kalan bir kırmızı tarak

Ah bu ayrılıktan

Ben yok olduğum zaman kokundan odamda

Duvarlar konuşurlar içim yanar ah bu ayrılıktan

Bana kahır bana zulüm bana uykusuz geceler

Bana kahır bana zulüm bana uykusuz geceler

Bıraktığın kitap odamda bak halâ

Seni unutmam

Gidemezsin bilemezsin izin vermeden bitemezsin

Duyamazdın göremezdin şarkımı hiç dinlemezdi.

Kal yanımda..."



Bir süre konuşmadı, sadece düzensiz nefesini dinledim.

"Berge, sen, sen iyi ki varsın. Çok güzeldi. Sana teşekkür etmekten nefret ediyorum, ama, teşekkür ederim."

 Gülümsedim, "Şimdi yeni şarkımı ilk defa annem haricinde sen dinleyeceksin. Bakalım beğenecek misin?"

"Beğenirim beğenirim, adı ne şarkının?"

"On ikiyi bir geçe."

Gitarımı iyice kucağıma yerleştirip, çalmaya başladım. 


"Sevgisizlik sinmiş kalbime

Batıyor yüreğime bir kurşun aheste aheste

Kulağımda kulaklığım, elimde bir beyaz gülle

Sev beni on ikiyi bir geçe.


Tek başımayım ölümsüz gecede

Elimde kül tabağı, yanımda boş sandalye

Çatışır güzelliğin hayalimde bir çiçek bahçesinde tüm çiçeklerle

Sev beni on ikiyi bir geçe.


Sen bir sokağın izbe bir köşesinde

Belki bir balkonun tahta kuru sandalyesinde

Dudaklarında bir mırıldanma, şarkının en güzel yerinde

Sev beni on ikiyi bir geçe."


Hiç bir ses gelmeyince telefonu kulağımdan çekip ekrana baktım. Ardından tekrar kulağıma yerleştirdim "Hey, orada mısın?"

"Sen bana, bana şarkı mı yazdın Berge?"

  Onayladım. "Sen söylemiştin ya, bana kimse şarkı yazmaz, diye... Yazdım işte, bu şarkı senin Tenha. Sen benim hayatıma çok güzel dokundun çünkü. Yani teorik olarak sen aslında ben öldükten sonra dedin ama, ben yaşarken sana bir şarkı armağan etmek istedim. Zaten her gün ölürken biz, mezarda olsak ne farkeder, olmasak ne farkeder?"

Sessiz sessiz ağlamalar telefonun ahizesinden bana yansırken, ister istemez üzülmüştüm. "Ağlama işte, bak, mutlu olman lazım senin."

İç çekişlerinin arasından pürüzlü sesiyle "Mutluluktan ağlıyorum ben, cidden, ben senin yüreğini öpebilir miyim?" dedi.

Ben de ince ruhlu insanların hep ruhundan öpmek istemiştim. 

"Dene, sev beni işte."

 Derin bir nefes doldurdu ciğerlerine, dün geceki gibi, sanki son kez oksijeni soluyormuşçasına. "Berge, zaten seni seviyorum."




ÇOK ŞİP ŞİP ŞİP ŞİP ŞİP ŞİP ŞİP

BOKTAN OLAN ŞARKI SÖZLERİMDEN ÖTÜRÜ ÖZÜR DİLERİM, BİR ÇAĞANAŞKM OLAMAM BEN .(

Bir Beyaz Gül  |TEXTİNG (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now